Yeni Bir Ortak

7K 177 73
                                    

Koridorun ortasında üçüncü derin nefesimi alırken buldum kendimi. Uygar bahçeye geri dönmüştü fakat ben hala kendime gelememiştim. Oyunumda bir yabancı istemiyordum, planlarımı danışacağım birini istemiyordum, başkasının işlerini yapmak istemiyordum. İçimi basan sıkıntı keskinleşirken bir çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Bunun yerine bir kez daha nefes aldım. Sanki her nefesimde biraz daha soluksuz kalıyordum.

"Arya!?" Cihangir'in sesi kulağıma dolduğunda olduğum yerden çıkıp yerimi belli etmek istedim ama yapamıyordum. Sırtımı duvara verip biraz daha soluklandım.

"Arya nerdesin?" Cihangir'in sesi daha da yakınlaşmıştı. Sonunda salonun kapısındaki koridora başını uzattı.

"Arya??" Kocaman adımlarıyla yanıma geldi.

"Neyin var? Ne oldu?" Ellerini yanaklarıma getirince ben de bileklerine tutundum.

"Bembeyazsın. Bir şey söyle!"

"Bilmiyorum. Bilmiyorum. Yoruldum galiba."

"Eve dönüyoruz o zaman. Ama önce gel otur. Hemen yürüyebilecek misin?"

"Hayır hayır Cihangir saçmalama. İnsanlar boşuna telaşlanır, önemli bir şey var sanarlar. Onlarla uğraşmaya değmez hiç. İyiyim ben. Yanına dönebilirim."

"Emin misin?"

"Eminim, gidelim hadi."

Elini tutup onu bahçeye yönlendirdim. Herhalde biraz sonra biterdi. Evde düşünmek için zamanım olurdu.
Bahçede her şey olduğu gibiydi. Uygar, her kimse artık bizim hemen arkamızda oturuyordu. Yanaklarımın içini ısırdım. Kel kafasında bir cam şişe kırmak, ne de güzel geliyor kulağa. Söylemesi bile güzel. Cihangir'le yerimize oturduğumu zaman kolunu sandalyesinin sırtına yaslayarak hafifçe bize doğru döndü.

"Bir sorun yok ya? İçerde fazla kaldınız, endişelendim." 

"Sağ ol Uygar, bir sıkıntı yok." Elimden geldiğince gülerek onayladım Cihangir'i. Kendinden yaşça büyük olmasına rağmen ona 'Uygar' diyorsa demek ki sevmiyordu. Ne güzel tam adamına denk gelmiştim.

Yemek bir süre daha aynı tarz konuşmalarla devam etti. Buradaki insanların her biri 'iş' üzerine konuşmaya alışıktı. Gerçi 'iş' ten anladıkları biraz farklıydı ama yine de normal insanlar gibi günlük hayatları üzerine yapmak istedikleri sohbet, ya kaçınılmaz şekilde mallarına, silahlarına, düşmanlarına geliyor ya da beş dakikalık bir konuşmadan sonra hepsi sıkılıyordu.

Birçok kişi davetten ayrıldığı sıra biz de Cihangir'le kalkmaya hazırlanıyorduk. Artık neredeyse annesine komşudan kalkıp eve gitmeleri için mızmızlanan bir çocuk olmak üzereydim.
Fakat bugün olaysız geçirdiğim her kırk beş dakikanın ardından olaylı bir on dakika yaşamaya and içmişim gibi bir gün olduğundan, yaşanan bu fazla sakinlik anlarından sonra Miraç önce masamızın yanından yavaşlatılmış adımlarla geçti, biraz uzakta durdu. Yanında tanımadığım bir adamla konuşuyordu. Sonra da tüm gün yaptığı gibi bize dik dik bakmaya başladı.

"O orospu çocuğu buraya mı bakıyor?" diye sordu Cihangir sıkılı dişlerinin arasından. Neyse ki çevremizde pek insan kalmamıştı. Masanın altından bacağını hızla salladığını görebiliyordum.

"Başka türlüsü olmuyor feriştahını sikeceğim ben bunun." Yine kimseye duyurmadan çok sakince kurdu bu cümleyi. Onun sakinliği bana beş kat fazla telaşla yansıyordu. Sandalyesinden kalkmak için bir hamle yaptığı sırada masanın üzerinde duran elini aniden, sıkıca tuttum.

"Cihangir! Hayır, lütfen, şimdi değil. Bununla uğraşacak halim yok. Kalkıyoruz zaten, hadi." Nefesini burnundan bırakıp bacağını sallamaya devam etti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 20, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Günah Tohumu (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin