Başlıkta da belirttiğim gibi bu bölüm bazılarınız için belki bir parça rahatsız edici kısımlar içerebilir.
Saçlarımı tutan taşlı tokayı duvağımın üstünden çekip aldım. Ancak o kadar çok toka takılmıştı ki duvağımdan kurtulsam bile saçlarımı yalnızca dağıtabilmiştim. Odanın kapısı açıldığında beni tedirgin eden şeyleri bir kenara bırakabilmek için derince soluklandım. Hemen arkamda durup "Mağdem karım güzel tercihler yapıyor." dedi bir kadehi ellerim arasına bırakırken. Kadehten kurtularak boşta kalan elinin tersi, ensemden başlayarak belime dek uzanan dekoltemde bir hat çizdi. Hafif ürpererek kadehi dudaklarıma götürdüm.
"Gel." dedi aceleci sesi yudumun tadına varmama fırsat vermeksizin. Düğün biteli biraz olmuştu ve aynı otelde bir odaya geçmiştik. Elimi tutmasına aldırmadan peşinden ilerledim. Büyük otel odasının balkonuna çıkmıştık.
Şehrin manzarası beni hep büyülerdi. Yapay ışıklarla parıldayan geceye kaçamak bakışlar atsam da aslında aklım Cihangir'deydi. Şimdiye dek hiç yapmadığım bir şey yaparak onu incelemek istiyordum. Derinlemesine incelemek.
"Gece dışarıyı izlemeyi hep seversin değil mi?" Başımı sallayarak onayladım.
"Sence de çok güzel değil mi?"
"Güzel." Aramızda kalan bir iki adımı kapatarak iyice dibime geldi. Parfümünü keşler gibi kokladığım sırada burnu yanağıma sürtünüyordu. İstemsizce bir elimi omzuna çıkartarak tutundum.
"Güzel ve de hepsi senin. Bu şehir senin. İstersen şimdi tüm ışıkları kapatabiliriz, istersen her şeyi yakabiliriz. Çünkü buranın kralı benim ve..." Burnu yanağımda hafifçe sürtünerek gezindi ve boynuma indi.
" Ve benim kraliçem de sensin." Omzuna daha da sıkı tutundum. Elimde ki dövme anlattıklarını yeterince kanıtlıyordu zaten. Nasıl bir kraliçe olduğumu unutuyor muydu?
Tehditlerle başa gelen bir kraliçe... Çok güçsüz görülen bir kraliçe...
Dudakları hafifçe boynumda dolaşırken ben de elimdeki kadehi tıpkı onun gibi balkondaki ufak masaya bıraktım. Ve fazlalıktan kurtulan elimi beklemeden boynuna doladım.
Bana bunu yapmamalıydın. Yapmamalıydın.
Dudaklarının dudaklarıma yaklaştığını hissettiğimde başımı eğerek bu defa ben boynunu öptüm yavaşça.
"Her şey bu kadar yavaş mı olacak?" Yüzünde arsız bir sırıtış belirdi. Büyük elleri kalçamın altında birleşerek havalanmama sebep oldu. "İşte benim karım." dedi arzu dolu bir sesle.
Balkon kapısından geçerek yeniden büyük odaya döndüğümüzde kucağındaydım. Beni tek eliyle de zorlanmadan tutarken gelinliğimin fermuarını indirdi. Ancak gelinlik bedenimi tam olarak terk etmeden sırtım yatağın ince örtüsüyle buluştu. Saten kumaş çıplak omuzlarıma değerken Cihangir gelinliğimin parça parça olan eteğini aşağı doğru çekti hırsla. Kendimi yataktan hafifçe kaldırarak ona yardımcı oldum. Gelinlik bedenimden aşağı kayarak sonunda yere atıldı. Kendi üstündekileri çıkarmasını bekliyordum ama onun yerine elleri başımın iki yanında olacak şekilde üzerime uzanmayı tercih etti. Dudaklar. Hayır.
Uzun tırnaklarım yüzünden zorlansam da gömleğinin düğmelerini çözmeye başladım. Heyecandan buz gibi olan ellerim sımcıcak karnına değdiğinde bedeni kasılmıştı.
Gömleğini arkaya çekerek omuzlarından atmasına yardım ettim. Ve büyük ihtimal o da gelinliğimin orada bir yerlere gitti. Dudakları neyseki dudaklarımı es geçerek göğüslerime indi. İçimde yükselen ateş dalgasını yok saymak mümkün olmuyordu. Ellerimi saçlarının arasına daldırdım. Öptüğü her yerde başka bir ateş yayılıyordu. Göğüs ucumu dişleri ile çekiştirdiği sırada hafifçe inledim. Yataktan ayırdığı eli bir bacağımı kendi bedeninin yanında, havada tutuyordu. Başı daha da aşağı kayarak karnımı öpücüklere boğarken kasılarak karnımı içime çektim. Sonunda elleri külotumu hızlıca sıyırıp attı. Öpücükleri daha da aşağı indi. Bana uzun gelen bir süre boyunca kadınlığımı ve karnımı birleştiren çizgide oyalandı. Ellerimi bu defa başına attım ve hiç çekince duymadan onu kendime bastırdım. Beni daha da kıvrandırmadan sıcacık nefesi benim sıcaklığıma değerken yalnızca daha da yanmama sebep oldu. Gözlerinin karası bir iki saniye benim gözlerime daldı.
Sonra dudakları kadınlığıma değdi. Dilinin dokunuşlarını hissediyordum. Ne yaptığını o kadar iyi biliyordu ki ellerimle çarşafı var gücümle sıkarken hafif ısırığı sonrası sırtım yay gibi gerildi ve kendimi ona doğru ittim. İki elini havada olmamdan yararlanarak kalçalarıma koydu yeniden ve neredeyse benim çarşafı sıktığım kadar kuvvetlice sıktı.
"Cihangir..."
Adı dilimden bir inilti gibi döküldü. Ayak parmaklarımı içe doğru bükerek çarşafın bu defa da ayak parmaklarım arasında sıkışmasını sağladım. Az öncekine oranla daha sert bir ısırık bıraktı. Zevk alman plana dahil miydi? Planı siktir et. Planı zaten sen yaptın. Hormonlara karşı çıkmak, plana dahil değil.
Dili en derimlerimde arsızca dolanmaya devam etti. Kalçamı yüzüne doğru kaldırmıştım ve tam anlamıyla altında kıvranıyordum.
Bir süre sonra içimde bir şeyler kopup giderken bir kez daha inledim, çarşaf ellerimin arasında daha da büzüldü ve kurtuldu sonunda. Derin nefeslerim havaya karışırken beni aniden çekerek pozisyonumuzu değiştirmemizi sağladı. Artık üstte olan bendim.
"Sıra sen de güzelim." Anlamsız bakışlarıma karşılık verdi,
"Yoksa 'Bana yaptıklarının aynısı sana yaparım' dediğini unuttun mu?"Eksik, yanlış veya saçma bulup beğenmediğiniz kısımları belirtin lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günah Tohumu (+18)
ChickLit"Çünkü," elimi pantolonundan içeri doğru kaydırıp onu yavaşça okşadım. "Senin yaptığın, benim birazdan yapacağımın yanında çocuk oyuncağı olacak." Belki. O hırıltılı bir şekilde inlerken ellerimi aşağı yukarı kaydırmaya devam ettim. Bir elini beni...