(Ay dostlar, "En son ne yaşandı onu bile unuttuk bölüm nerede?" Gibisinden şeyler söyleyenler vardı. Geç gelen bölüm için özür ve ufacık bir hatırlatma olaraktan da en son Arya'nın işlediği cinayetin kanıtı olan video, tanımadıkları birinin eline geçti. Arya bunu öğrendi. Bu arada Cihangir güzel ad da Arya'ya neden Arya dedim ben ya? Şu anki aklım olsa farklı bir şey derdim. Neys çok konuşmayayım iyi okumalarr)
Tek yapmak istediğim annemi aramaktı yahut teyzemi. Güçlü sandığım birkaç insandan birini. Dizlerimi karnıma çekip "Şimdi ne yapmam gerek?" diye sormak istiyordum. Kontrolümü gitgide kaybediyordum, farkındaydım. Ve sebebini de biliyordum: Miraç bana böyle uzak durdukça ve onda yol açtığım hasarın boyutunu bilemeyince odaklanamıyordum. Miraç benden nefret ediyorsa yaşamamın bir anlamı kalmıyordu ki. Plana sadık kalıyordum, Miraç için. Kendimi hayatta tutuyordum, Miraç için. İpleri elimden bırakmamaya çabalıyordum, düşünüyordum, nefes alıyordum, yaşıyordum; hepsi Miraç için.
Devam etmek için yapılması gerekeni biliyordum, tüm riskleri göze alacaktım da. Beklemeden Cansu'yu aradım. Bana kızgındı hatta nefret ediyordu belki benden. Beni en çok seven insanlardan birini daha kaybetmiştim, sanki onlardan çok varmış gibi.
Telefonu açtığında konuşması için fırsat tanımadım, yoksa tek söyleyeceği bir kulağımdan girip öbüründen çıkan öğütler ve anlamsız sitemler olacaktı.
"Bana kızgınsın biliyorum, peki öyle de ol ama yapman gereken şeyler var. Benden çok Miraç için. Bizi buluşturacaksın, onunla bir şekilde konuşmam gerek. Yüzyüze. Kimin göreceği bile umrumda değil. Değil Cihangir, tüm dünya duyabilir. İlgilenmiyorum. Annemlere gidiyorum. Siz de oraya geliyorsunuz." İtiraz cümleleriyle vakit kaybetmeden telefonu kapatıp üzerimi giyinmeye başladım. Geldiğimden beri ilk kez annemlere dönecektim. Normalde gururumdan yapmaktan kaçınacağım bu davranış araya Miraç karıştığında gayet yapılası oluyordu. Sonra bir an durumu farkına vardım, sırf Miraç için bir yabancıyla evliydim ben.
Kafama bir sis bulutu yayılırken kulağımda dönmeye başladı Miraç'ın bana söylediği her güzel şey. Böylece daha da güç kazanıyordum.
Dışarı çıkabilecek hale gelip gereken her şeyi aldığımda kendimi Cihangir'in itirazlarına karşı koymaya hazırlayarak odadan çıktım.
"Annemlere gidiyorum." Diye bağırdım kapıdan içeri doğru.
Her şeyin çok normal ilerlediği şu küçük çaplı ailelerde basit bir kavgadan sonra triplenerek evden ayrılıp annesine giden bir kadın gibiydim. Bu beni güldürdü.
"Cansu da orada olacak. Bu evden çıkmak istiyorum, o görüntüler de kafamdan çıksın istiyorum." Başka bir açıklama yapmadım. Cihangir karşımda dikilip gözlerime birkaç saniye baktı. O video konusunda ne kadar hassas olduğumu bilirdi. Öyleydim gerçekten de. Ve şu an Miraç'a doğru koşuyor olmasam kafayı yiyecek halde olurdum. Beni şaşırtarak bir şey demedi, fazla ısrarcı bir karşı çıkışı olacağını düşünmemiştim ama hiçbir şey demeden kabullenmesi de garip gelmişti.
"Seninle görüşmek istediklerinden emin misin?" diye sordu tam arkamı dönüp gitmeye hazırlanıyorken. Karnıma bir bıçak yemiş gibi oldum. İçimdeki Arya duyduğu acıyla ellerini karnına bastırıp iki büklüm olmuştu. Ben zar zor yutkunurken toparlanmamı beklemeden devam etti.
"Bunca zamandır konuşmuyorsunuz değil mi? Bir iki dakikalık kısa aramalar bile yok. Neyi anlattığımı gayet iyi biliyorsun Arya. Sen aptal değilsin. Evliliğimize verdikleri tepkiyi biliyorsun, katil kızlarını başlarından sessiz sedasız atabileceklerine ve aynı zamanda onu kontrol altına alacak birinin olmasına, en kibar haliyle, sevindiler diyebiliriz." Ve karnıma saplanan bıçak acımasızca döndürüldü içimde.
Neden adı gibi bildiği gerçekleri bile, başkasından duyunca yıkılırdı insan? Neden kendi kendine durmaksızın söyleyip durduğu tüm o iğrenç şeyler, bir başkasının sesinden çıkıp kulağına gelince bu denli yaralayıcı olurdu? Sanki bunca yıldır o gerçekle yaşayan kendi değilmiş gibi, başkasının tepsisinde sunulunca neden böylesine yabancı gelirdi tüm her şey?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günah Tohumu (+18)
ChickLit"Çünkü," elimi pantolonundan içeri doğru kaydırıp onu yavaşça okşadım. "Senin yaptığın, benim birazdan yapacağımın yanında çocuk oyuncağı olacak." Belki. O hırıltılı bir şekilde inlerken ellerimi aşağı yukarı kaydırmaya devam ettim. Bir elini beni...