Episode 1

2.3K 129 165
                                    

🌸

Lalisa'dan
"Lalisa kızım aç şu kapıyı!! Tekrar aynı şeyleri yaşamak mı istiyorsun?! Lütfen aç şu kapıyı!" Annemin ağlayarak söylediği şeyler beni yapacağım şeyden geri döndürebilir miydi?
Yorgundum bitkindim!
Sürekli hayal kırıklığına uğramak, kim bilecekti bu duyguyu? Beni kim anlayacaktı?
Her yeni bir insana yeni duygularla hiçbir şey yaşamamış gibi onu anlamaya çalışırdım her zaman onu düşünür, acaba beni sever mi demekten bıkmıştım, her zaman aynı saflıkta aptal oluyordum!

İyi olmak bu kadar kötü bir şey miydi?
Neden beni kullanıyorlardı? Neden??
Neden hep ben üzülüyordum?
Küçüklüğümden bu güne kadar hep sonu iyilerin kazandığı hikayelerle, masallarla büyüdüm ben, sırf buna inandığım için herkese iyi davrandım ama ne yazık ki hep ben kaybettim.

Şimdi bileklerim sayısız çiziklerle doluyken, gözlerimin altı ise göz yaşlarımla doluydu. Mutsuzdum, böyle yaşamayı kim isterdi ki? Kim böyle olmak isterdi?
Peki neden yapıyordum bunu kendime? Neden? Bu sorunun cevabını her gece düşünüyorum bu yüzden uykusuzum, geceleri bana yardım eden tek bir şey var o da büyük annemin bana küçükken ördüğü küçük bir anahtarlık.
Onu koklaya koklaya uyumaya çalışıyorum, belki de yanıma gelip beni korurdu? Geceleri çok korkuyorum, karanlıktan, sessizlikten, yalnızlıktan...
Ben geceleri güvende değilim, ölmekten de çok korkuyorum ucu karanlık bir uykuya dalmak bana o kadar  korkutucu geliyor ki pişman oluyorum yaptıklarımdan, ölmek istemiyorum diyorum ama sonrasında aklıma yaşadıklarım geliyor.

Belki de diyorsunuzdur bu kız bunları yapacak kadar ne yaşadı?
Ne yaşamadım ki?
Anlatmak daha çok hatırlamamı sağlıyor ben daha çok ölmek istiyorum.

"Lalisa!!! Aç şu kapıyı!!"
"Anne git!!"
"Kızım nasıl gidelim nasıl seni yalnız bırakalım?" Bu da üvey babamdı. Ne acı değil mi? İnsanın kendi babasından çok  başka birinden babalık görmesi. Ona güvenmek çok zamanımı almıştı ama belki de beni hayal kırıklığına uğratmayan tek kişiydi.

Ellerim maket bıçağı kavramıştı iyice şimdi de yeni bir çizik atacaktım, bu çiziği biraz daha derin atmalıyım hemen bitmeli, çok uzun sürerse pişman olabilirim diğerleri gibi.
Şimdi dönmek yok! Devam edeceğim.
Bu bitmeyecek!
Aniden kırılan kapının sesi ile gözlerim yerlerinden çıkacak gibi oldu üvey babam elimdeki maket bıçağı alıp yere fırlattı.
Yapamamıştım yine yapamamıştım!

Ölmeyi bile beceremiyordum!

Kollarını bana sardığında göz yaşlarım onun omzuna düşüyordu.
"Sakin ol geçti kızım, geçti." Hıçkıra hıçkıra ağladım, ağlamak beni ikinci rahatlatan şeydi.
"Derin derin nefes al." Dediklerini yaparken hıçkırıklarımı durduramıyordum.
Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "İyisin, iyisin tanrıya şükür!"
"Ah tanrım, ben doktoru arıyorum." Dedi annem. Psikoloğumu kastediyordu, bana verdikleri ilaçları içmiyordum. Daha fazla hasta gibi görünmek istemiyordum. Herkes benimle dalga geçiyordu. Hasta olduğumu düşünüyorlardı. Son gittiğim okulumda sırf bu yüzden zorbalığa uğradım, kafamdan aşağı döktükleri sütlerimdi, onları içmek için almıştım.

Irkçı yorumlara tahammül edemiyordum, annem beni Kore'ye getirmişti babamdan boşandıktan sonra. Yeni bir evlilik yapmıştı ve bu sandığımdan daha güzel bir evlilikti.
"Karıcığım dur bir saniye şimdi doktorun sırası değil." Dedi sinirle üvey babam. Ona hayrandım, ondan ilk başlarda nefret ediyordum ve ondan kurtulmak için çok şey denemiştim ve bunlar boşunaydı o hep beni anladı hep alttan aldı. Ona bu yüzden çok hayrandım, o çok iyi bir babaydı.

Sugar Lips  • liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin