Episode 5

1.1K 104 62
                                    

🌸



Yaklaşık üç gün sonra yine aynı şeyleri yaşamıştım, aynı ritimde ilerleyen hayatım beni şaşırtıyordu aslında. Ne Jungkook çok ileri gitmişti ne de Seyeon karşıma çıkmıştı. Bu iyi bir şeydi çünkü onları tehlike olarak görüyordum.

Bir anda bana yapacakları şeyleri gözümün önüne getirdiğimde tüylerim diken diken oluyordu, korkuyordum bir nevi.

"Lalisa hadi gel kantine."
"Pekala geleyim." Diyip ayağa kalktım beraber kantine gidiyorduk. Canım dünden beri çikolatalı süt çekiyordu ve gece yarısı alamadığım için şimdi alabilecektim.
Taehyung da yanımızda geliyordu, çikolatalı sütümün üzerine pipeti geçirip içmeye başladım, bu sütü seviyordum çünkü benim için bir anlamı vardı babamla birlikte ilk tanıştığımızda ağzımda bu vardı, o ben sevdiğim için ban akutu kutu alırdı.
Bu çok güzel bir şeydi aslında ama ben o kutuları bir haftada bitirdiğim için annem bir süre izin vermemişti.
Biraz haklı olabilirdi.

Jennie kahve almıştı, Taehyung da gofret  almıştı.
Beraber sınıfa çıkıyorduk, "Dün biz giderken yanına Baek kyung geliyordu bir şey mi istedi senden?" Dedi Taehyung. Kolunu dürtten Jennie'ye güldüm.
"Hayır sadece selam verdi, zaten babam da gelmedi kendim gitmek zorunda kaldım."
"Niye ki?"
"Trafik varmış ondan dolayı da eve yürüyerek gittim, o zaman bugün bizle gelirsin olur mu?" Dediklerinde başımla onayladım.
Sırama geçip sütümden yudumluyordum, Jungkook arada bana "Göreceksin" dese de bir şey görmemiştim şu ana kadar.
Masama aniden vurulmasıyla şaşkınca vuran kişiye baktım, o Seyeon'du.

"Selam Lalisa." Diyip sırama oturdu, sütümü elimden alıp yere attığında çatık kaşlarla onu izliyordum. Elime bir kağıt verdikten sonra başımı vururcasına okşadı. Nefesim sıklaşırken yutkundum. Sakin olmalıyım, sadece kötü biri ondan uzak durmalıyım. Masadan kalkıp kendi sırasına gittikten sonra, kağıdı elimde sıktım. Gözlerim kapanırken derin bir nefes aldım. Ne yazacaktı şimdi o kağıtta?

Onu açıp okudum. 'Çatı katı, üçüncü ders orda ol.'
Nefsim sıklaşırken Jennie yanıma geldi. "Ne yazıyor?" Dediğinde bakışlarım Seyeon'a gitti, ağzına fermuar çektiğinde anladığım tek şey bunu kimseye söylememeliydim.

"Hiçbir şey, her neyse zaten ders başlayacak, kitaplarımızı çıkartalım değil mi?" Dediğimde çatık kaşlarla bana bakıyordu Jennie. Bana yaklaşıp kulağıma fısıldamaya başladı.
"Eğer seni tehdit ediyorsa söyle onu şikayet edelim."
Başımı iki yana salladım. "Hayır Jennie yok öyle bir şey."diyip gülümsedim.
"Pekala sen bilirsin." Diyip önüne döndüğünde derin bir nefes aldım, onu bu işe karıştırmak istemiyorum eğer o da karışırsa işler daha kötü olabilirdi.

...

Üçüncü ders saati geldiğinde gitmek ile gitmemek arasındaydım. Eğer gidersem kötü şeyler olacaktı gitmezsem de kötü şeyler olacaktı.
Sakin olmalıydım sadece. Kağıdı buruşturup çöpe atmıştım bunu başkasının okumasını istemiyordum.

Çatı katı dediğine göre en üst kattaydı, merdivenlerden çıkmaya başladığımda korku bütün vücudumu sarıyordu gitmemeliydim ama gitmek zorundaydım eğer gitmezsem daha kötüsünü yapabilirdi.

En üste geldiğimde kapıyı itip açtım, etrafa baktığımda çok yukarda olduğumu gördüm gerçekten de yüksekti, rüzgar saçlarımı havalandırırken birkaç adım attım ve gökyüzünü izlemeye başladım.

Sırtımda hissettiğim el ile ittirilmem bir olmuştu, yere düştüğümde ellerim yerle buluşmuştu. Dizlerim de yere sürtmüştü ve canım yanmıştı.
"Vay be!! Sen okulda sevilme okul değiştir yine sevilme, demekki kaderinde varmış! Bir de bunu sakladın! Yalancı!" Ayağı ile karnıma tekme attığında hissettiğim acı ile yüzümü buruşturdum, kalkmalıydım. Yerde daha çok canım yanacaktı, işte böyle oluyordu acı çekmeye alışıyordum ve daha kolay alışmak için acıyı hafifleten yollar buluyordum kendimce.

Sugar Lips  • liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin