Jungkook anlatımıyla...
"Kendini çok zorlama, haftaya fizik tedavin var."konuşan Annemin yüzüne duygusuzca baktım. "Ne bakıyorsun bana öyle?! O sinsi gözlerini çek üzerimden."dediğinde güldüm. Bahçeden içeriye girdim, herkesin gözü bendeydi. Bu bakışlar bir zamandan sonra alışkanlık yapıyordu. "Gördün mü? Kızın kolundan tuttuğu gibi bahçeye götürdü artık öper mi sever mi bilinmez."gülüşen kızları takmadan ilerlerken konuşmalar artıyordu, binaya girmeden herkes toplanmış bir şeyler konuşuyorlardı.
Oraya ilerleyip durdum başımı ne var dercesine salladığımda aralarından bir çocuk çıkıp konuşmaya başladı. "Jungkook, az önce Baek kyung Lalisa'nın kolundan tutup arka bahçeye götürdü. Ne olduğunu anlamadık. Lalisa bağırıyordu."dediğinde onu itip hızla arka bahçeye doğru koştum.
O psikopat kim bilir kıza ne yapacaktı?Arka bahçeyi döndüğümde gördüğüm manzara dizlerimin bağını çözmesine yetmişti bir yumru oturtmuştu boğazıma bu görüntü, Baek kyung'un ensesinden tutup Lalisa'nın üzerinden çektim onu. Onun bakışları beni bulduğunda Lalisa'ya döndü ellerine baktı.
Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim. Gerçekten de donup kaldım öylece."N-ne yaptım ben?"derken ona döndüm. Yakalarından tutup duvara yapıştırdım öyle ki yumruğumun uçlarında hissedemediğim dokunuşlara kadar herifin yüzüne yumruklarla vurdum. Bir ağrı vardı içimde.
Konuşamadım, sustum ve sadece onun ağzından burnundan kan gelmesini izledim. Döverken ne rahatlıyordum ne de içim hafifliyordu olmuyordu.
Dinmiyordu ağrım.Onu o halde görmek, gerçekten de ne yapacağını bilememek. Belirsizlik.
Aklımı kaybedeceğim sandım, onu o halde göreceğime öleyim daha iyi dedim içimden.Herif ellerimin arasında yere yıkılırken Lalisa'nın yanına gittim. Yüzüne nasıl bakardım bu güzelliğin? Nasıl seni koruyamadım derdim? Onu koruyacağıma söz vermişken nasıl yapardım bunu?
Neden daha erken gelmedim ki?
Neden daha erken onu fark etmedim?
Kollarıma aldığımda sarkan saçlarının tek telinin bile zarar görmemesine özen göstererek kollarımdayken ön bahçeye çıkardım.Dayanamıyordum onu böyle görmeye, içim acıyordu kısacası. Kalbimdeki burukluğu her hücremde hissediyordum. İsyan ediyorlardı hepsi birer birer. Çok canım yanıyordu, çok acıyordu sol yanım. Sanki onun yaşadıklarını yaşamış gibi hissediyorum. Kahretsin onu böyle görmek beni çok yoruyor.
Neden daha önce gelmedim?"Ambulansı arayın!"diye bağırdım. Ağzımdan zorla kelimeler çıkıyordu, o boğazıma oturmuştu bir yumru. Konuşturmuyordu beni, nefes aldırmıyordu.
Dizlerim dayanamadı yere yıkıldım ben de. Ama o hala kollarımdaydı. Onu güçlü kollarımla korurum sanmıştım ama şu an sadece kollarımda acıdan baygın haldeydi. Dizlerim yere sürttü ama hiç hissetmedim o acıyı hiç.
Gerçekten de hiç acıtmadı sadece tek bir acıyı hissediyordum sadece onun için atan küçük kalbimin isyanlarını çığlık çığlık bağıran bir acı."Aman tanrım ne olmuş kıza?"
"Aradın mı ambulansı?"
"Evet geliyor."
"Kafası kanıyor, Jungkook mu yapmış acaba?"Sesler birer birer yok oldu hayatımda sadece onun atan minik kalbini dinledim. İki gün önce beraber yan yana uyurken ne kadar da huzur vericiydi o kalp atışı. Uykumu onunla alabilmiştim. Onun sayesinde uykuma rahatça kavuşabilmiştim.
Gözlerimi ondan ayıran bir şey oldu başımı başka eller kendine doğru çevirdi gördüğüm yüz eski arkadaşım Taehyung'a aitti. Bağırıyordu ama ben duyamıyordum, duyamıyordum onu. Kulaklarıma cennetin sesini dinleten o kalp atışı varken onun sesini duyamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sugar Lips • liskook
FanfictionLİSKOOK LİZKOOK Lalisa küçük bir kız ve o herkese güvenebiliyor yaptıklarından pişman olup kendini öldüre de biliyor. Jungkook ise kimseye güvenmemeyi tercih ediyor her yaptığı şeyi yüzüne vuran annesi sayesinde ona destek çıkacak kimseyi bulamıyor...