Episode 7

973 88 37
                                    

🌸

Yanımıza koşarak gelen Jennie ile kaşlarım çatık ona baktım.
"Ne oldu Jennie?" O kadar üzgün görünüyordu ki hiçbir şey anlayamıyordum.
"Taehyung bir kavgaya karışmış, okula da babası göndermemiş şimdi kapının dışında Lalisa görsen g-gözü böyle morarmış, canı çok acımış olmalı."

Sevmek böyle midir? Sevdiğinin canı yanmasın istersin. Böyle bir şey mi?
Şimdi karşımda nasıl acı çekmiştir diyen bir aşık vardı ama farkında bile değildi. Peki ne gösterirdi aşık olduğunu insana?

"T-tamam bir hastaneye gidelim?" Dediğimde başını iki yana salladı.
"Ben gideceğim ama okuldan nasıl çıkacağım bilmiyorum, ona yardım ederim." Baek kyung kafasını kaşırken aklıma dünkü olay geldi belki okuldan kaçmasına yardımcı olursak gidebilirdi.

"A-arka bahçeden okuldan kaçabilirsin." Dediğimde şaşırarak bana baktılar.
"Sen bunu nerden biliyorsun?!" Dedi Baek kyung.
"Şey dün... dün ben ..."
Söylememeliydim.
"Sen ney?"
"Orası kaçmak için uygun bir yer diye düşünmüştüm." Diyip gülümsedim Jennie başını iki yana sallayıp ofladı.
"Pekala kaçacağım."dediğinde Baek kyung'un şaşırmış olduğunu gördüm.
"Ama yakalanırsan-"
"Yakalanmayacağım çünkü bana yardım edeceksiniz." Dediğinde derin bir nefes aldım. Bu cidden tehlikeliydi ve biz asla uslanmıyorduk.

...

Bir süre sonra Jennie'yi okuldan çıkarmış laboratuvara geçmiştik bile. Baek kyung o zamandan beri yanımdan asla ayrılmamıştı. Sürekli sohbet etme çabasını anlayamıyordum, bu biraz garip geliyordu. Irkçılık yapmayan insanlarla konuşmak onların benle konuşma isteklerini görmek beni heyecanlandırıyordu.

Öğretmenin laboratuvara girmesiyle ders başlamıştı, dersi dinlerken not almaya devam ediyordum. Yanımdaki Baek kyung da dersi dinliyordu, gözüm yanlışlıkla aldığı notlara kaydığına yazıklarına baktım, yorumları bile kitap tanımı gibiydi.
"Beğendin mi?" Dediğinde irkilip yüzüne baktım gülümseyip gözleriyle defterini gösteriyordu.

"A-a şey beğendim evet, yorumların çok güzel." Dediğimde ensesini kaşıdı.
"Herkes böyle söylüyor, teşekkür ederim ama sen de fena değilsin ha? Çok güzel yazmışsın." Dediğinde gülümsedim.
"Teşekkür ederim." Diyip önüme döndüm.
Ders bittikten sonra laboratuvardan çıkarken bana çarpan Jungkook ile sarsıldım. "Önüne bak!" Diyip hızla gittiğinde arkasından bakakaldım.

Yanımdan Seyeon geçip giderken içinden söylendiğine şahit olmuştum.
Yüzündeki ağır makyajla birlikte annemin ilk gün cebime koyduğu ruj aklıma geldi. Hala cebimde duruyordu aslında onu akıl edip çıkartmamıştım cebimden, elimi cebime yerleştirdiğimde hissettiğim buruşuk kağıtla birlikte kaşlarımı çattım. Onu çıkartıp açtığımda bir yazıyla karşılaştım.

'Hatırladım seni yeni, akıl hastanesinin bahçesi pembe gülleri koklarken gördüm seni. Şimdi elimdesin.'

Boğazımı saran ağır bir el vardı sanki, nefes alamıyordum. Nasıl görmüştü beni orada? Her psikologla görüşmemden hemen sonra aşağı bahçeye iner güllere bakardım. O kadar güzeldi ki o güller bana bebekleri hatırlatırdı, masum yeni doğmuş bebekleri. Bir bebek olmak isterdim, bu bedene sahip olmak yerine bir bebek olmak.

Ölmek istiyordum bir de, her şeyden kurtulup çekip gitmek, bu dünyanın bana bir faydası yoktu. Ya da bir bebek olmak, zamanda yolculuk yapsam tek gideceğim yer yeni doğduğum bebek zamanlarım olurdu herhalde.

Sugar Lips  • liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin