Kar Kırıkları: 15. Bölüm

18 2 0
                                    

Kar Kırıkları:

15. Bölüm:

Who You Are -  Jessie J

I Keep On Falling – Gabriella Whited

Soon We'll Be Found - Sia

Kar tanelerinin ördüğü bir duvarın arkasına gizlenmişti en büyük korkularım. Orada yaşıyorlardı. Belki dışarıdan saklanıyorlardı, belki kendilerinden... Kim bilebilirdi belki de benden saklanıyorlardı. Onları kullanarak kendimi yok edeceğimi düşünüyorlardı belki de.

Sahi, neydi benim o büyük korkularım?

Karanlık mı? Sanmam, babamla yenmiştim o korkumu. Küçükken babamla karanlık bir depoda kilitli kalmıştık. Orada öğretmişti bana karanlıktan korkmamayı. Artık ben karanlıktan korkmuyordum.

Yalnızlık mı? Ailem hep yanımda olsa da kendime yetecek kadar bir iki arkadaşım olsa da yalnızdım. Yalnızlığa alışan birinin yalnızlık korkusu olamazdı. Yalnızlığım ne miydi? Düşüncelerim, hayallerim, umutlarım... Anlatmamıştım kimseye, çünkü anlatmayı denediğimde, her söze başladığımda dinlememişlerdi. Yarım bırakmışlardı.

Benim en büyük korkum, birini kaybetmekti. Benim en büyük korkum, sevdiğim birini kaybetmekti; ailemden birisini mesela ya da, hani dedim ya kendime yetecek birkaç arkadaş, arkadaşlarımdan birini. Hayatıma aldığım insanları öylesine almazdım. Sırf orada dursun diye almazdım. Bana kendini sevdiren insanları alırdım hayatıma. Hayır, onlar uğraşmazdı bunun için. Ben onları kendim severdim, kabullenirdim, benimserdim.

Sıcak bir şeyin üzerindeydim ya da sıcak bir şey hemen yanımdaydı. Ayırt edemiyordum. Bir el saçlarımda gezerek bana şarkı söylüyordu. Gözlerimi açmayı denedim. Olmadı. Yattığım yere homurdanarak biraz daha yayıldım. Üzerimde bir huzursuzluk vardı, ama iyi hissediyordum.

" İyice dinlen, Meleğim." diye fısıldadı kulağıma. Ardından saçlarımı öptü. Sesini duyduğum için rahatlamıştım. Etraftaki seslere kulak kesildim. Ateş yanıyordu. " Biliyor musun? Bugün seni kaybetmekten korktum; tam bulmuşken tekrar kaybetmekten. Eğer birkaç saniye önce girseydin o depoya seni tekrar kaybedecektim." Kendi kendine mırıldandığı cümleleri tam algılayamasam da kalbime dolmuşlardı. Kalbimde kendi krallıklarını kurmuşlardı. Şimdi kalbimde ruhuma hükmediyorlar, kendimi daha huzurlu hissetmemi sağlıyorlardı.

Yanağımın altındaki ellerimden birini oradan çektim ve gözlerimi ovuşturdum. Yavaşça gözlerimi açtım. Karşımda şömine vardı. Başım kocaman bir yastığın üzerindeydi. Bakışlarımı etrafta gezdirip onu aradım. Hemen yanımda oturuyordu ve eğilmiş bana bakıyordu. Gözlerinde gördüklerim yaşananları hatırlattı bana. Aklıma gelen görüntülerle yattığım yerden kalktım.

" Annem?" diye sordum pürüzlü çıkan sesimle. Ardından abimin de oralarda olduğunu hatırladım. '' Abim! İyi mi?'' Telaşımı görünce omuzlarımı tuttu ve beni geri yatırdı.

" Merak etmen gereken bir şey yok. Güvendeler." Gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Nasıl yani? Anlatmasını bekledim. " Depo patlamadan önce anneni oradan çıkardım. Abin de orada değildi. Çoktan onu oradan uzaklaştırdık."

" Ama ben onun sesini duydum. Oradaydı."

Başını iki yana salladı. Kaskatı olmuştu. " Seni oraya çekebilmek için öyle düşünmeni sağladı. Annenin sesi değildi." İçimdeki rahatlama ve huzurla keyfim yerine gelse de uzun sürmedi. Gözlerimi ondan ayırıp ateşe çevirdim.

" İpek?" diye sordum, kısık çıkan sesimle.

" Babasının bedeni patlamada yok oldu, İpek'in bedeni hala onda. Onu bulup yok etmemiz gerek." Acımasızca söylediği sözlere kızmak istedim, ama yapamadım. Çünkü haklıydı. O kadın, İpek'in bedenini kullanacaktı. Bize karşı, bana karşı. Hemen bulup onu almamız gerekiyordu.

Kar KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin