Kar Kırıkları: 11. Bölüm

27 3 0
                                    

Kar Kırıkları:

11. Bölüm:

i love you - Billie Eilish

forgive - gnash

Dikiş tutmayan bir yaramız vardır hepimizin. Bu yara, ruhumuzun derinlerinde gömülü olan bilinçaltımızdır. Oraya ulaşmak zordur. Ulaşmak zor olduğu gibi oradaki yaraları onarmak da zordur, fakat bazılarımız tedavi alarak bunu onarmayı başarıyoruz. Bu yaraları onarmak için herkesin farklı yöntemi var, herkesin ilacı farklı. Benim ruhumun oluşmaya başlayan derin bir yarası vardı. Ne kadar derin olduğunu bilmesem de ilacının ne olduğunu çok iyi biliyordum. Gerçekler!

Hava kararmak üzereydi ve yatağımdan çıkmamıştım. Bomboş ve sadece duvarı izlediğim bir gün geçirmiştim. O gittikten sonra geri yatmıştım ve okula gitmemiştim. Annemler ise yazlığı düzeltmek için oraya gitmişlerdi. Abimi de sürüklemişlerdi yanlarında. Ben son anda bundan kurtulmuştum.

Öğlene doğru Yamaç ve Afra sırayla nerede olduğumu öğrenmek için mesaj atmışlardı, cevap vermemiştim. Düşündüğüm tek şey Roman ve olanlardı. İpek bile aklımdan çıkmıştı neredeyse. Roman onun iyi olduğunu söylemişti. Ona bu konuda güvenmem gerektiğini hissediyordum.

Hemen arkamda hissettiğim bir nefes ile kaskatı kesildim. Benim uydurmam olabileceğini düşünüyordum. Hareket etmeden yatmaya devam ettim. Bir süre sonra bir adım sesi duydum ve üzerime doğru eğildi birisi. Belime kadar indirdiğim örtüyü alıp omuzlarıma çıkardı. Annemler gelmeyecekti. Bu gece eve gelmeyeceklerdi. Onlardan birisi olabilir miydi?

" Uyumadığını biliyordum." Sesini duyduğumda ufak bir rahatlama hissettim. Yanıma oturdu. Gözlerimi açtım ve duvarı izlemeye devam ettim. Ona cevap vermedim. Elini saçlarıma götürdü ve parmak uçlarını saçlarımda gezdirmeye başladı. Yatakta kayarak ondan uzaklaştım. Eli havada asılı kaldı. Buraya gelmesini nasıl doğal karşılardım? Bazen, sanki yüzyıllardır yanımdaymış gibi hissediyordum. Hep buradaymış, ama ben bilmiyormuşum gibi.

" Okula gitmemişsin." Yine cevap vermedim. Ya anlatmasını ya da gitmesini istiyordum. Artık bunları düşünmek fazla geliyordu. Nedenini bilmediğim bir sürü deli saçması olay olmuştu. Öğrenmek istiyordum. İnsan bilmeden nasıl yaşar ki? İnsan bir şeyleri görüp nedenini öğrenemeden nasıl sakin kalabilirdi? Nasıl yitirmezdim akıl sağlığımı? Nasıl kaybetmezdim mantığımı, gördüklerimin karşısında?

Uzun bir süre sessiz kaldık. En sonunda sessizliği bozdu. " Sorun ne?" dediğinde güldüm. Bu gülüş neşeden yoksun ve alay doluydu. Bakışlarımı ona çevirmeyi ısrarla reddediyordum.

" Bana söyleyeceğini söyledin ve sonra..." Duraksadım. Ne yapmıştı? Beni bayıltmış mıydı? Bunu söylemekten vazgeçtim. " İki seçeneğin var. Ya konuşmaya başla ya da git."

Yataktan kalktığını hissettim. Sonra bir fermuar sesi duydum. Ona döndüğümde ceketini çıkarttığını gördüm. Sandalyenin üzerine attı ve yatağa geri oturup sırtını yatağın başlığına dayadı. Gözlerini bana çevirdi.

" Eğer benden uzaklaşacak olursan zihnindeki bana ait her şeyi sileceğim."

'' Bana böyle saçma şeyler söyleyip benim aklımı daha fazla bulandırmaktan vazgeç!'' diye diklendim. Gözlerindeki anlayışlı ifade kaşlarımı çatmama neden olurken gözlerimi kapattım ve sabır dilendim. Bu arada o, başımı tekrar duvara doğru çevirmemi sağladı. Parmak uçlarını tekrar saçlarıma götürdü ve anlatmaya başladı.

Ocak 1821

Genç, dikkatli bakan gözlerini kıstı. Kırmızı gözleri oyundan ayrılmıyordu. Giydiği takım elbise rahatsız hissetmesini sağlıyordu. Bir elinde tuttuğu puroyu dudaklarına götürdü. Diğer elindeki viski bardağını döndürmeye başladı.

Kar KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin