Kar Kırıkları: 17. Bölüm

10 1 0
                                    

Kar Kırıkları:

17. Bölüm:

Angel By The Wings - Sia

Yıldızlar, kalplerini söküyor ve tek tek düşüyorlardı gökyüzünden. Belki insanlığın haline bakıp yapıyorlardı bunu, çünkü insanlığın gittiği yön intihar etmeleri için büyük bir nedendi. Belki geçmiş ağır geliyordu onlara, belki gelecek... Çünkü geçmişte yaşananlar insanın içinde birikir ve şimdiki zamanda toplanırdı ve bu toplananlar intihar etmeleri için büyük bir nedendi. Gelecek belli olurdu geçmişten; yapılan hatalar yön çizerdi, ona. Hatalar, intihar etmeleri için büyük bir nedendi. Belki de yaşanmamış, yarım kalmışlar... Yaşanmayan ve yarım kalan her an intihar etmek için büyük bir nedendi. Kalplerini söküp atmak tek seçenek gibi gözüküyordu, onlara.

Gökyüzünü terk eden her bir yıldız bizim başımıza düşüyordu. Amarion'un ellerinde hayat buluyorlardı, tekrardan. Bir de benim gözyaşlarımla besleniyorlardı. Gözyaşlarımdaki her bir duygu onlara ihtiyaçları olan enerjiyi veriyordu.

Ağlayarak gözlerimi açtığımda biri beni sarsıyordu. Nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Onun kollarındaydım. Bana sarılmıştı ve ellerini saçlarımda gezdiriyordu. Benim odamdaydık. Buraya nasıl gelmişti? En son nerede ne yaptığımızı anımsamaya çalıştım.

" Geçti, meleğim." diye fısıldadı. Sesi, beni her şeyden uzaklaştırdı. İlgisi iyi hissettiriyordu. O, iyi hissettiriyordu. " Sadece kabustu." Saçlarıma öpücükler kondurup orada ellerini gezdirmeye devam ediyordu. Başımın yaslı olduğu omzuna alnımı vurdum. Engel olamadığım bir hıçkırık dudaklarımdan kaçtı. Bir kolunu belime daha sıkı sararken saçlarımdaki eliyle ensemi tuttu ve ovmaya başladı. Boynundaki kollarımı sıkılaştırdım. Rüyamda ona çağırmam ve beni duymaması aklıma geldikçe daha çok ağlamak istiyordum. Kaçmasını engellemek ister gibi kollarımı sıkabildiğim kadar sıktım. " Kar tanem," diye fısıldadı. " Sadece kabustu. Ben buradayım." Gerçekten kabus muydu? Belki de değildi. Ya yaşanmış bir anıyı görmüşsem?

" Gitme." diye fısıldadım, bilinçsiz bir şekilde. Zihnimde dönen sorular, aklımı bulandırsa da onun gitmemesini isteyecek kadar berraktı zihnim. Ona ihtiyacım vardı.

Saçlarımı tekrar öptü. " Gitmem." Başımı geri çekip ona bakmak istedim. Kızıl gözlerini görmek istiyordum. İzin vermedi. " Sana söylediğimi hatırlıyor musun?" diye sordu. Her şey zihnimde tekrardan belirirken gözlerimi sımsıkı kapattım. Başımı hafifçe salladım. Tekrar sinirlenmeye başlamıştım. " Sana yüzümü gösteremem. Bu şey geçene kadar yüzümü göremezsin." O an aklıma gelmişti her şey. En son onun evindeydik. Nasıl geldiğimizi umursamadım. Soru sormadım.

" Benden saklamana gerek yok." diye fısıldadım. Ensemdeki saçlarla oynayan elini taklit edip ben de onun ensesindeki saçlarla oynamak istiyordum. Yapmadım.

" Ben bu haldeyken sen yanımda kaldıkça ya kabus göreceksin ya da rüyalarına kötü anılarımız yansıyacak. Bu dönemde benden uzak durmak zorundasın." Bu iş giderek daha da garipleşiyordu. Her gün yeni bir şeyle geliyordu karşıma. Canım sıkılmaya başlamıştı. Bunu bana daha önceden söyleyip açıklayabilirdi. Kaç gün onu beklemiştim ben, belirsizliğin avuçlarında. Her gün orada başlamış güne ve orada bitirmiştim günü. Bana düzgün bir şekilde söylese anlamayacaktım sanki.

Elimi kaldırdım ve çenesine parmaklarımı sürttüm. Teni pürüzsüzdü. Ona dokunduğumda güvende hissediyordum. Kaskatı kesildiğini hissettim. Şaşırmış gibiydi. Parmaklarımı yavaşça yanağına götürdüm. Orada turlamalarına izin verdim. Elim, gözünün altına geldiğinde gözünün altındaki çukurda gezdirdim, başparmağımı.

Kar KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin