Kar Kırıkları:
7. Bölüm:
Birds – Imagine Dragons
Graveyard - Halsey
İşlenen bir günahın son günahkarını öldürmek istercesine gelir bazı kabuslar. Bazı rüyalar ise dünyaya düşen son kar tanesinin masumluğu ve üzüntüsü gibi hissettirir. Ben genellikle kabus görürdüm. Bilinçaltım günahlarımı çıkartmak istercesine psikolojimi öldürür. Ben, günahkar olarak yine kendimi seçerim bilinç altımda ve yine kendimi yok ederim kendi kanlı ellerimin çukurunda.
Onu kabusumda görmüştüm. Kabus olamayacak kadar gerçekti, gerçek olduğunu biliyordum; ama mantığım kabus olduğunu bağırıyordu.
Gözlerimi açtığımda bir hastane odasındaydım. Yanımda babam, annem ve abim vardı. Uzun süreli uykusuzluk ve açlıktan bayıldığımı söylemişlerdi. Geceye kadar hastanede kalmıştım. Gece olunca da yola çıkmıştık. Birkaç saat önce eve yeni varmıştık ve ben o zamandan beridir yatıyordum.
Kapımın açılması ile gözlerimi tavandan ayırıp kapıya çevirdim. Annem elinde tuttuğu yemek tepsisi ile beraber gülümseyerek yanıma geldi. Yanıma oturduğunda gülümsedim. " Bir tanem hiçbir şey yemedin." Olduğum yerde doğruldum ve sırtımı yatak başlığına dayadım.
" Sen bırak, ben biraz sonra yerim." Yemeyecektim.
Bir daha asla Roman'ı ya da Yamaç'ı göremezdim. Bir daha asla onlardan herhangi birini göremezdim ve ne olduğunu soramazdım. Hoş, eğer olanlar benim hayal gücümün ürünüyse rezil olurdum. Lakin, bunun dışında zaten Roman'a sormam gereken ve hayal ürünüm olmayan şeyler olmuştu. Ondan korkmam gerektiğini düşündüm. Bu gerçek ile bir kere daha sarsıldım. İpek ile konuşmak istiyordum. Bana açıklama yapmasını bekliyordum. O, benim arkadaşım değildi. Benim tanıdığım kız değildi. Her şey farklıydı. Biz farklıydık.
" Hayır, yediğini göreceğim. Sonra da uyuyacaksın."
Gözlerimi devirme isteğini bastırdım ve tepsiyi kucağıma aldım. Zorla biraz yedikten sonra anneme baktım. Bakışlarından korkarak tekrar yemeye devam ettim. Tabaktakiler bitince tepsiyi aldı.
" Ben gelene kadar uyumak için hazırlan." Bu, dişlerini fırçala demekti.
Odamdan çıktığında hızlıca lavaboya gittim ve dişlerimi fırçaladım. Annemden önce odaya gitmeliydim. Beni zorla uyutmadan önce İpek'i arayacaktım. Odama girdiğimde telefonumu bulmam uzun sürmemişti. İpek'in numarasını çevirdim. Kapıya bakarak yatağıma girdim. Telefonun çalmasını beklerken duyduğum ses ile donup kaldım. Telesekreter bağlanmıştı ve numara kullanılmamaktadır, demişti. Telefonu kapatıp komodinimin üzerine koydum. Bana haber vermemişti. Son yaptıklarından sonra bana haber vermesini beklemek de salaktı. Ona inanamıyordum. Her seferinde beni daha fazla şaşırtıyordu. Annem ailesi ile konuşmuştu. Dedesinin yanına gittiklerini ve okullar açılacağı zaman geri döneceklerini söylemişlerdi. Bunu bana neden söylememişti ki? Başka bir şey vardı, bundan emindim. Ayrıca Roman neden yanındaydı? Bir de ben elimi kestiğimde Roman'a iyi olup olmadığını sormuştu. Orada da ciddi bir durum yaşanıyordu. Ne olduğunu anlamasam da şakaya vurulmayacak kadar ciddi olduğunu anlamıştım.
" Hala uyumadın!" diye azarladı annem beni. Ne ara odama geldiğini bilmiyordum. Hatta başımda dikiliyordu. Onu, fark etmemiştim.
" Böyle gelip bağırmasan uyumak üzereydim."
Tek kaşını kaldırdı ve baktı. Geliyor... " Gözlerini pörtletip tavanı izleyerek mi?" Ne zaman kaşını kaldırsa ona cevap veremeyeceğim bir şeyler söylemeye başlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Kırıkları
FantastikGenç, gözlerini küçüğe açmış. Kulaklarını kızın sesine açmış. Kalbini ise, küçüğün avuçlarına emanet ederek, küçüğün yaşamı için açmış.