Kar Kırıkları:
19. Bölüm:
Dancing With A Stranger - Sam Smith & Normani
Başımı yukarı kaldırdım. Gözlerimi kocaman açtım. Bu sefer olacaktı. Ben başaracaktım ve bittiğinde yanımda olacaktı.
Gelecekti, değil mi?
Beni yalnız mı bırakacaksın? Gelmeyecek misin bir daha?
Yıldızları bir kere daha saymayı denedim. Bunu denediğim son altı kez uyuyakalmıştım. Bu sefer olacaktı. İnanıyordum. Bu sefer yedi olacaktı, ama ben bu sefer bitirince uyuyacaktım, o geldiğinde. Yedi koskoca gece! Yedi koskoca gün! Bu, bir hafta demekti. Bir hafta, yedi gün, yüz altmış sekiz saat.
Yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. Onlar artık yoktu. Ailem artık yoktu. Küçük bir ayrıntı daha, Amarion da yoktu. Yanımda kalacaktı. O, gitmeyecekti. Beni, yalnız bırakmayacaktı. Şimdi neredeydi? Çünkü ben yalnızdım. O kadar yalnız kalmıştım ki avuç içlerimde hiçbir şey hissetmiyordum. Ne sıcaktı ve soğuk. Sadece boşluk vardı.
Bu süre içinde onu bir kez görmüştüm. Buraya geldiğimiz günün ertesi sabahı gitmesi gerektiğini söyleyip kaçmıştı. Bunu söylerken yüzüme bakmaması küçük bir ayrıntıydı. Yüzüme bakmadan geçen başka anlarımız da olmuştu; buraya geldiğimizde arabadan inerken, bana odamı gösterirken, dinlenmemi söylerken, yemeğin hazır olduğunu söylerken, iyi geceler dilemesini beklediğim ama bir şey söylemeden televizyon izlemeye devam ettiği anlarda... Vazgeçtim, büyük bir ayrıntıydı.
" Amelia, üşüteceksin." Trenton yine onun yapması gereken şeyi yapıyordu ve yanıma gelmiş benimle ilgileniyordu. Bana o demişti, Amarion yanımda kalacak tek kişi. Herkes gittiğinde onun olacağına inanmıştım. Yoktu. Gülümsedim.
" Sana inanmalı mıyım gerçekten?" diye sordum.
Yavaşça yanıma geldi ve oturdu. " Amelia," Bir de şu kabullendiğim isim vardı. " Senin için bir yerlerde çabalıyor. Ailen için. Geri gelecek. Seni asla bırakmaz."
Yattığım yerde doğruldum ve oturdum. " Gitmeden önce yüzüme bakmadı."
" Kafası karışık. Eminim bunun farkında bile değildir. Sen ona normal davrandın mı, peki?" Düşündüm. Hayır, aramıza karlardan buz gibi bir duvar örmesine izin vermiş bir de üstüne onu kalınlaştırmasına yardım etmiştim. " Eğer ona normal davranırsan onun da öyle davrandığını görürsün; ama kafası karışıkken fazla bir şey bekleme. Bunu aşmasına yardım et. Senin için en iyisini yapmaya çalışırken bazen çuvalladığı olabiliyor."
Geri yattım ve kollarımı karnımın üzerinde birleştirip denizi dinledim. Bir süre sonra tekrar konuştum. " Onu aramadım. O da beni aramadı."
Güldü. " Liseli aşıklar." Derin bir nefes aldı. " Didem'i hatırlıyor musun?" Başımı salladım, ama görüp görmediğini bilmiyordum. Onu üç kez falan görmüştüm. Sohbetimiz veya ciddi bir diyaloğumuz olmamıştı. Bu yüzden bu soruyu sorduğunu düşündüm. Didem uzun bir süre ortalıkta yoktu. Kimse nerede olduğunu bilmiyordu. Benimle ilgilenirken aynı zamanda bununla da ilgileniyorlardı. " Zamanımızın çoğunu kavga ederek geçirirdik. Genelde onun çıkardığı kavgalar olurdu. Onu suçlamıyorum. Başka birinden hoşlandığını bildiğim halde onunlaydım." Ne? Gözlerimi şokla açarken tekrar kalktım ve yanına oturdum. İlginçleşiyordu. " Unutamıyordu, kendine zarar veriyordu. Onu seviyordum ve kurtaramasam da aklını oyalamak istemiştim." Ona söyleyecek hiçbir şeyim yoktu. Bunu neden anlattığını da anlamamıştım. " Neyi özledim biliyor musun? Eskiden çok yakın arkadaştık ve ne zaman sana bir şeyler anlatsam beni dinler yanımda olurdun." Bana bakıp gülümsedi. Özlem dolu bir gülümsemeydi. Didem geri gelmeyecek gibi konuşuyordu. Belki de söylediği kişinin yanına gitmişti. Tam ağzımı açıp ona cevap verecekken arkamızdan bir ses işittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Kırıkları
FantasyGenç, gözlerini küçüğe açmış. Kulaklarını kızın sesine açmış. Kalbini ise, küçüğün avuçlarına emanet ederek, küçüğün yaşamı için açmış.