Duyduklarım kulağımda tekrar tekrar yankılanırken söylediklerini idrak etmeye çalışıyordum. Doğru mu anlamıştım. Ateş benden özür mü dilemişti? Ateş Kocabey? Şu bana tehditler savuran çocuk? Kendime gelmeye çalışırken yüzümü sağa sola sallayıp yanaklarıma birkaç tokat attım.
"Bir şeyler yemeye ne dersin? Hem tanışmış oluruz, gideli mi?" diye sorduğunda karşımdaki kişinin Ateş olup olmadığını kontrol etmek amacıyla baktım. Kestane rengi gözlerinin derinlerinde yatan hüzün sanki karşısındaki kadını incitmeye kıyamıyormuş gibiydi.
"B-Ben bilemiyorum," diye kekeleyerek konuştuğumda yüzünde bir tebessüm belirdi. İçten bir tebessümdü bu. Gülümsediğinde yanağının kenarında beliren kıvrımlar ve gamzesi beni alıp götürmüştü. Ama ciddi olmam lazımdı. Her ne kadar özür dilese de o benim hala düşmanım olmalıydı. Yoksa Masal'a çok büyük haksızlık ederdim. Bu yüzden yanıtımı değiştirmeliydim.
"Özrün için teşekkürler ama sen benim hala büyük bir düşmanımsın. Senden her zaman nefret edeceğim ve sana asla güvenip yeni bir sayfa açmayacağım," deyip arabadan indim. Söylediklerimde ciddi sayılırdım. Eğer ona ikinci bir şansı verseydim Masal'ın yüzüne asla bakamazdım.
Arabanın camını tekrardan aşağıya indirdi ve dışarıda bedeni soğuktan titreyen bana baktı. "Bunun bedelini ağır ödersin." Ben de tam Ateş nerede diye soruyordum kendime. Özlettiniz kendinizi Ateş Bey.
Kendimi şu an o kadar aptal hissediyordum ki kafama onlarca kez vurmak istiyordum. Arkamı döndüğümde daha demin arabanın içindeki kestane rengi gözlerinde bulunan hüzün duygusuna dair zerre miktarda iz kalmamıştı. Nasıl bir kişiliğe sahipti? Ne yapmaya çalışıyordu? Demin aynı onun dediği gibi olacaktı. Eğer onunla beraber gitseydim onun dediği gibi dizlerine kapanacaktım.
"O kadar şeref yoksunu birisin ki..." dediğimde başını iki yana olumsuz bir şekilde salladı.
"Yanılıyorsun Rüya. Sadece bir sınavdasın. Güven sınavı," deyip penceresini kapattı. Araba hızla uzaklaşırken arkasında meraklı bir ben bıraktı. Sınav ne alakaydı?
Dalgın dalgın yürürken cebimden telefonu çıkarıp Masal'a mesaj yolladım.
Yardımına ihtiyacım var.
Mesajı yolladıktan sonra odaya çıkıp yatağıma yattım. Dalgın dalgın test çözerken odanın kapısı açıldı ve içeriye Masal girdi.
"Ne oldu?" diye merakla sorunca gözümden bir damla yaş aktı. Kendime acıyordum. Böyle saf, hemen güvenen biri olduğum için kendime acıyordum.
Masal sorusunu yinelediğinde ona doğru koşup kocaman sarıldım. Daha sonra onu rahat bırakıp odadaki puflardan birine oturdum.
"Çok salağım ben Masal. Çok salak, saf, mal bir kızım."
"Ne anlatmaya çalışıyorsun bilmiyorum ama şu olayı baştan anlatsan daha iyi olur," dediğinde başımı sallayarak onu onayladım.
"Ben sen gittikten sonra Ateş'le buluştum," dediğimde Masal gözlerini kocaman açıp "Ne?" diye çığlık attı.
"Sonra Ateş benden özür diledi. Sonra gel yeni bir sayfa açalım, dedi. Bende ona teşekkür ettim ama 'Sen benim hala en büyük düşmanımsın,' demeyi de ihmal etmedim," dediğimde bana şok olmuş bir şekilde bakıyordu.
"Ateş senden özür mü diledi?" diye merakla sorduğunda onu başımla onayladım. "Ateş Kocabey bir kızdan özür diledi ve onunla yeni bir sayfa açmak istedi? Yok artık!" diye şaşkınca bağırdığında onu başımla onaylamaya devam ettim. "Sonra sende onu hala düşman olarak gördüğünü söyledin," dediğinde başımı sallamaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL (Tamamlandı)
Teen FictionBir seçim... Bir yolculuk... Ve yarım bir dövme... Rüya İpek üniversite için tercihine İstanbul'u yazmıştır ve oraya gitmiştir. İstanbul'un hareketli yaşamına alışamayan Rüya kendisini ders çalışarak motive eder. Üniversite partilerinden habersizdir...