Çığlık sesleri yükselirken bir yerlerin kırılma sesi gelmişti. Etraf iyice ısınıyordu ve ben terlemeye başlamıştım. Ateş hızlıca camdan dışarıya baktığında dışarıdan bir çığlık sesi daha duyuldu.
"Yangın!"
Duyduklarım kanımı donduruyordu. Ateş birden camdan fırladı ve elimden tutarak beni de alıp kapıdan çıktı. Ama gördüğümüz dehşet verici manzara bizim buraya sıkıştığımızın kanıtıydı. Merdivenlerin olduğu bölge ful yanıyordu ve merdivenler tahtadan olduğu için kırılmıştı. Yangının ateşi daha birkaç odaya sıçramazken biraz şanslı sayılırdık.
"Ne yapacağız?" diye merakla ve korkuyla sorarken benim gözlerime korkuyla baktı. "Tek çaremiz var," dedi korku duygusunu gözünden atmadan. "O da camdan atlamak."
Hızlıca cama gittim ve camın bahçedeki havuza baktığını gördüm. Ateş yanıma geldi ve elimi sıkıca tuttu.
"Şimdi senden son bir şey istiyorum. Beni affeder misin Rüya?" dediğinde onu başımla onayladım ve boynuna sıkıca sarıldım. Neden sarıldığımı bilmiyordum ama sıkıca sarıldım ona. "Seni affettim ben," dedim. Camın önüne geldik. Belki bir umut itfaiye veya ambulans sesi duyarız diye kulak verdik ama hiçbiri gelmedi. Ateş elimi sıkıca tuttu ve diğer eliyle üçten geriye saydı. Sıfıra geldik ve ikimiz de aynı anda su dolu havuzun içine atladık. Havuza düşmenin verdiği acı bir yanımdayken kafamı bir yere vurdum ve gözlerim tamamen kapanırken son gördüğüm şey havuzun içinde kan kırmızısı bir renk görmem olmuştu.
🌹🌹🌹
Gözlerimi açtığımda yabancı bir tavanla karşılaştım. Başımı sağa doğru çevirirken duvar yerine boydan boya camla karşılaştım. Ağrılarım bütün vücudumu sızlatırken sol tarafıma döndüm. Hayatımı kurtaran çocuk oydu. Benim elimden tutmuş ve ikimizin de hayatını kurtarmıştı. Son dediği şey ise onu affetmem olmuştu. Odanın kapısı açılırken içeriye hemşire olarak tahmin ettiğim bir kadın ve doktor olarak tahmin ettiğim adam girdi.
"Merhaba ben Erhan. Acınızı 10 üzerinden değerlendirir misiniz?" diye sordu.
"Yedi," dedim çekinerek. Daha sonra hemşire olarak tahmin ettiğim kadın bir iğne alarak serumuma kattı. Daha sonra Ateş'i kontrol ettiler. Hala uyanmamıştı. Doktorla hemşire aralarında bir şeyler fısıldaşırken doktor birden bana döndü.
"Şimdi doğruları söylemen arkadaşının hayatını kurtaracak. Eğer iyiliğini isteyip yalan söylersen onu kaybedebiliriz," dediğinde sertçe yutkundum. O benim hayatımı kurtarmıştı. Şimdi sıra bendeydi. "Camdan atladıktan sonra ne gördüğünü bize anlatır mısın?" dediğinde olumlu anlamda hızlıca başımı salladım ve sol tarafımda buluna komodin gibi şeyden su alıp içtim.
"Birlikte suya atladık. Suya atladığımızda bir acı geldi ardından ise kafamı bir yere vurdum. Tam gözlerim kapanırken rüya veya başka bir şey değilse kan kırmızısı bir renk gördüm," dediğimde başını olumlu anlamda salladı ve hemşireye dönerek "Buralarda kontrolde kalın. Bir saat içinde uyanması gerek yoksa yeşil sıkıntı," dedi. Yeşil sıkıntı kelimesini benim anlamam için kullanmış olabilirdi ama sıkıntı kötüye gittiğinin göstergesiydi. Doktor odadan çıktıktan sonra hemşire son kontrollerini yapıp çıkıyordu ki arkasından ona seslendim.
"Beni ona yakınlaştırabilir misiniz?" diye umutla sorduğumda başını olumlu anlamda salladı ve aramızdaki masayı başka bir tarafa alıp yatakları birleştirdi ve bana döndü ve "Eğer ani bir şey olursa şuradaki yardım butonuna bas," dedi. Ona teşekkür edip Ateş'e döndüm. Ona bir can mı borçlanmıştım ben. Aslında bakarsak onun deyişiyle benim canımı kurtardığı için ona bedelini ödemem gerekirdi. Bir elimle elini sıkıca tuttum ve diğer elimle onun o kumral dalgalı saçlarıyla oynadım. Çok güzel saçları vardı. Kumraldı... Dalgalıydı... Uzundu... Bir erkeğe ait olabilecek bütün güzel özellikler ondaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL (Tamamlandı)
JugendliteraturBir seçim... Bir yolculuk... Ve yarım bir dövme... Rüya İpek üniversite için tercihine İstanbul'u yazmıştır ve oraya gitmiştir. İstanbul'un hareketli yaşamına alışamayan Rüya kendisini ders çalışarak motive eder. Üniversite partilerinden habersizdir...