🌹...On üçüncü bölüm...🌹

62 9 1
                                    

     NOT 2...

     Kızım... İlk görevi başarıyla tamamladığınızı umuyorum. İkinci görevde sizden istediğim şey bağış yaptığım yetimhanede bir tablo var. Onun arkasında ise aradığınız şey. Bir ipucu vermek isterim aslında. Anahtarı veren adam size nasıl tablo sevdiğimi söylemiştir. Yine tek şansınız var. İyi şanslar...

     Notta yazan şeyleri okuduğumuzda birkaç saniye hiç konuşmadık. Babam yetimhane diyordu ama hangisinden bahsettiğini bilmiyorduk.

     "Rüya. Eve gidelim ve yemek yiyelim. Sonra da aramaya çıkarız." Ateşin söyledikleriyle arabaya doğru ilerledik. Arabada ise ne yapacağımızı düşünüyorduk. Benim bildiğim babam on sekiz şehirdeki bazı yetimhanelere yardım ediyordu. Hangisinden bahsettiğini nasıl anlayacaktık? İşte bu soruyu gerçekten bilemiyordum.

     "Sence baban hangi yetimhaneden bahsediyordur?" diye sorduğunda Ateş bilmediğimi belli ederek omuz silktim.

     "Bilmiyorum. Babam benim bildiğim on sekiz şehirde bazı yetimhanelere yardım ediyor," dediğimde setçe direksiyona vurdu. O da en az benim kadar bu olayı çözmek istiyordu.

     "Baban neyle yardım ediyordu?" diye merakla sorduğunda Ateş bir an düşündüm. Ankara'da bulunanlara kendisi gidiyordu ama şehir dışına havale yaparak gönderiyordu. Bunları ise şirkette bulunan bir defterine yazıyordu. Evet! Bulmuştum. Babam her yardım yaptığında deftere not düşüyordu ve bu defter şirketteydi.

     "Buldum Ateş. Babam her yardımı yaptığında şirkette bir deftere not ediyordu. O defterden hangi yetimhaneyi söylediğini bulabiliriz fakat bir sorunumuz var," dediğimde yüzü düştü. Sorun vardı çünkü şirket anneme kalmıştı. Annemle aramda buzdan dağlar olduğu için biraz zor girecektik şirkete. "Şirkete annem bakıyor ve aramız biraz soğuk."

     Ateş derin bir nefes alıp verdikten sonra bana baktı. Bakışlarında yalvarma vardı. Yalvarıyordu. Annemle aramı düzeltmeme, sağ salim bir şekilde babamın bana bıraktığı emanete ulaşmamızı yalvarıyordu. Önüne döndü ve arabayı hızla eve doğru sürdü. Kahvaltımızı yapmıştık ama daha bir şey bile ağzımıza sokmamıştık. Eve gidene kadar ikimiz de sustuk. Arabayı evin önüne park ettikten sonra beraber odaya çıktık. Annem salonda oturuyordu ve bizi görmemişti.

     Odaya girdikten sonra camın önünde duran tek kişilik koltuğa oturdum ve Ateş karşımdakine oturdu. "Annemle aranı düzeltmelisin," dediğinde Ateş gözlerimi fal taşı gibi açtım ve Ateş'e bakmaya başladım. "Tamam, biliyorum annenle aran bozuk olabilir ama baban ne demişti? Yanlış yaparsanız bedelini ödersiniz."

     Haklıydı. Annemle barışmam lazımdı ama nasıl aramızda o kadar kötülük geçmişken her şeyi görmezden gelebilirdim ki? "Ateş," diye umutsuzca adını söyledim. Barışacaktım. Karşımda duran bu adam için bunu yapacaktım. Onun kestane rengi gözleri, dağınık olan dalgalı saçları için yapacaktım. Ve en önemlisi bu adamı sevdiğim için yapacaktım. "Annemi buraya çağır."

     Söylediklerimden sonra odadan çıktı ve salona, annemi çağırmaya gitti. Annem bu olayı bilmiyordu ve ben nasıl ona açıklayacağımı bilemiyordum. Birkaç dakika sonra Ateş ve annem içeriye girdi. Ateş'ten çıkmasını rica ettim ve beni kırmadan çıktı. Annem derin bir iç çekti. "Hayırdır kızım. Ne bu kadar önemli olan şey?" diye sorduğunda masumca ellerimle oynamaya başladım. Oturması için demin Ateş'in oturduğu yeri gösterdim ve oturdu.

     "Annem bana babamın şirketteki odasının anahtarı lazım," dediğimde kaşlarını yukarı kaldırarak bana baktı. Daha sonra ise sağ bacağını sol bacağının üzerine attı ve "Neden?" diye sordu. Pekâlâ. Bunu sorması çok normal. "Çünkü o odada bir defter var ve bu defter bana lazım," dediğimde bana anlamsız bakışlarını sürdürdü.

BEDEL (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin