🌹...Sekizinci bölüm...🌹

104 20 28
                                    

     Söylediklerimden sonra birbirimize bakıp sadece gülümsedik. Sonra birbirimize sarıldık. Arkadaşça değil sanki dostça hatta kardeşçe sarıldık birbirimize. Yarın ilk dersimiz başlıyordu. Okul hayatına startı veriyor ve Türkçe dersiyle başlıyorduk eğitimimize.
Caddeye çıkıp ilk gelen taksiye bindik ve yurda doğru yola koyulduk. Ateş yurtta arkadaşlarıyla beraber kalacak ve evi tadilat olana kadar gitmeyecekti. Takside ikimiz de tek kelime dahi etmedik. Ben sağ camdan dışarıyı izliyordum Ateş sol camdan.
Yaklaşık on beş dakikanın ardından üniversiteden içeriye girdik ve Ateş erkekler yurduna ben kızların yurduna doğru yola koyuldum. Yolda dalgın dalgın giderken birinin bana seslenmesiyle irkildim ve etrafıma baktım. Kimse görünmüyordu.

     "Rüya."

     Bağıran kişiyi gözlerim aradığında sesin sahibinin tanıdık olduğunu fark ettim. Ardından çalıların arasında hareketlilik oldu ve kim olduğunu gördüğümde ise şaşırmadım.

     "Ne işin var senin burada?" diye sorduğumda bana omuz silkerek karşılık verdi.

     "Asıl senin ne işin var bu saatte dışarıda?" diye sorduğunda ona onay verdim. 

    Oğuz'un bu saatte dışarıda olması çok normal bir şey sayılabilirdi ama benim dışarıda olmam biraz garipti. Sonuçta bu şehre geleli az bir vakit oluyordu. Ama olayları bilmemesi beni oldukça şaşırttı. 

     "Senin hiçbir şeyden haberin yok mu?" diye sorduğumda ise kaşlarını çattı ve neyden haberinin olması gerektiğini sorgulayan bakışlarını bana gönderdi. "Ateş'in evinde yangın çıktı," dedim usanmış bir halde. 

     "Harbi mi?" diye sorduğunda başımı salladım. Maalesef ki öyle olmuştu.

     "Neyse bunu yarın konuşuruz," dediğimde yanından ayrıldım ve yürümeye devam ettim. Yurdun önüne geldiğimde direkt odama çıkarak kapının kilidini açtım. İçeriye girdiğimde Masal'ı pufların birinde uyuyakalmış bir halde buldum. Canım ya. Beni bu saate kadar beklemiş ve uyuyakalmıştı.

     Omuzlarından tutarak onu kendi yatağına yatırdığımda bende üzerimi değiştirip yatağıma yattım. Cumartesi yaşadıklarım, Ateş ile arkadaş olmam, Ateş'in beni elimden tutup hayatımı kurtarması... Her şey bir anda gerçekleşmiş ve bitmişti. Bugün ise mavi ile yeşilin kesişim noktasında yanağıma kondurduğu buse aklımı aşımdan almıştı. Bunları düşünürken gözlerimi kapattım ve tüm yorgunluğumu üzerimden atma adına uykuya daldım.

🌹🌹🌹

     Sabah kalktığımızda hemen giyinip kahvaltımızı yaptık ve fakülteye doğru yola koyulduk. İlk dersin Türkçe olması ne kadar iyiydi bilmiyorum ama muhtemelen tanışma faslı vs. olaylar olacaktı.

     Fakülteye girdikten sonra içeride oldukça fazla öğrencinin olduğunu fark ettim. Gözlerim Ateş'i aradığında onun üst taraflarda oturduğunu gördüm. Masal'la beraber ortalarda bir yere oturup hoca gelene kadar telefonla oynadık. İçeriye hoca girdiğinde ise tüm sınıf ayağa kalktı ve bende telefonumu kapatarak ayağa kalktım.

     "Oturun çocuklar," dediğinde hoca kendini tanıtmak için elindeki eşyaları masasına bıraktı. "Arkadaşlar ben Özlem. Bundan sonra Türkçe derslerinize ben gireceğim. Bugün fazla sizi sıkmayacağım ve sadece güncel bir konudan sohbet edeceğiz," dediğinde sınıfta bir uğultu başladı. Ne gibi bir güncel konu olacaktı?

     "Çocuklar size tek bir soru sorup o sorudan sonra birkaç tane daha soru soracağım," dediğinde Özlem Hoca sınıftaki uğultu kesildi. Sözlerine devam etmek için ise sandalyesinden kalktı ve masanın önüne geldi. "Aşk sizce nedir?" diye sorduğunda birkaç kişi el kaldırmış ve cevap hakkı istemişlerdi. Özlem Hoca bir çocuğu kaldırdığında çocuk ayağa kalkarak"Bence aşk; insana bağlı olan tek gizemli duygudur hocam," dedi.

BEDEL (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin