12. Bölüm

253 49 0
                                    





Ve bilmiyordu kimse
yüreklerimizden uçan üzgün güvercinin
inanç olduğunu...

FURUĞ FERRUHZAD



Hareket eden arabanın arka koltuğunda kızımla birlikte otururken,  doğum günü partisinin merkeze yakın bir kafede olacağını öğrenmiştim.
Deniz'im elinde tuttuğu poşetin içine doğum günü hediyesini koymuştu, heyecandan sımsıkı tuttuğu poşet can simidi görevini almıştı sanki.
Ne yapsamda ilk kalp çarpıntısına ortak olamazdım, umarım ilerde bu duyguları hep güzel bir anı olarak hatırlardı.

Arabanın camlarını açıp başımı dışarı çevirdiğimde mis gibi bir bahar havası vardı, doğa bile üstündeki fazlalıkları atmıştı sanki, üzerine rengarenk uçuşan bir elbise giymiş gibiydi.

Yeni yeni çiçeklenmeye başlayan ağaçlar, güneşin tatlı sıcaklığı, senide davet ediyordu dünyasına. İçimdeki kız çocuğuna 'gel çimlerde yuvarlanalım' dediğini duyar gibiydim.

Arabayı kullanan korumanın bana seslenmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
"Efendim gittiğiniz kafede sizi kapının önünde bekliyor olacağım."
"Tamam, içerde çok kalmayacağız zaten."

Son sözlerimi kızıma bakarak söylemiştim, aldığımız kararı unutmamasını umuyordum.

"Tamam efendim."

Beni onaylayan sözlerini duyunca, tekrar önde arabayı kullanan korumaya döndü.
"Teşekkür ederim."

İsmini sormak istesemde bundan vazgeçmiştim, nasıl olsa bir kaç gün sonra hayatımızdan temelli çıkıp gidecekti.

İki metreye yakın boyu iri bedeniyle, ürkütücü bir havası vardı. Bu meslek için yaratılmıştı sanki, yaşının otuzların başında olduğunu tahmin etmek zor değildi. Yüzünde her hangi bir duygunun ifadesini anlamak mümkün değildi. Soğuk ses tonu ve mesafeli hareketleriyle işinin ehli olduğu anlaşılıyordu.

....

Araba sert bir firen yaparak aniden yolun ortasında neredeyse yan dönerek durmuştu. Ben önümdeki koltuğa çarpmıştım, refleks olarak kolumu kızım Deniz'e siper edebilmiştim. Neler olduğunu anlamak için hemen korumaya dönmüştüm, bu nasıl bir dikkatsizlik neredeyse kaza yapmak üzereydik.

"Neler oluyor, dikkat etsenize...."

sözlerimi tamamlamadan arabanın ön camından neden aniden durduğumuzu anlayabilmiştim. Siyah bir cip tam önümüzde durmuş yolumuzu kesmişti. Sebebini algılayamadan içinden siyahlar giymiş bir adam çıkmış hızla aradaki mesafeyi kapatıp arabadaki korumanın olduğu tarafa çoktan gelmişti.
Aynı hızla hiç tereddüt etmeden belinden uzun namlulu bir silah çıkarıp korumanın başına doğru ateş etmesi bir oldu.
Deniz'in çığlıklarıyla hemen arkama saklamış kızıma siper olmaya çalışıyordum. Aman Allah'ım neler oluyordu böyle.

Korumanın bedeni anında yan koltuğa düşmüştü, ön koltuk ve camlar kanlar içinde kalmıştı.
Her şey saniyeler içinde gerşekleşiyordu. Bu hıza beyin algılarım yetişemiyordu.
Korumanın vurulduğunu algılayamadan, aynı adamın silahını bize doğrultarak arabaya girdiğini farkettim, korku tüm bedenimi bir anda sarmıştı. Ben ne olduğunu anlayamadan konuşmaya başladı.

"İkinci kurşunun kızının bedenine girmesini istemiyorsan. Bağırmayı kesin ve sessizce arabadan inip, öndeki arabaya geçin."

ÖMÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin