9. Bölüm

272 55 11
                                    





Hayatını " vazgeçtiklerin"  belirler.
Bu yüzden bir karar alırken,
neyi seçtiğinden ziyade,
nelerden vazgeçtiğini iyi sorgula...

ANATOLE FRANCE


Yaşadığımız hayatta en zor olan şey neydi, tutunduğun dalın bir gün kırılması mı? yoksa hiç bir dala tutunmadan öylesine savrulup gitmek mi? Hangisi daha az acısızdı, bilemedim.

Hayatım boyunca yanıbaşımdaki sevdiklerim tarafından anlaşılmak istenmiştim, ben söylemden, kırıp dökmeden, kavgasız gürültüsüz anlaşılabilmekti tek umudum.
Oysa ki sessiz çığlıklarımı zamanla bedenime hapsetmeyi öğrenmiştim.
Bugün ise anlaşılamamanın acısı boynuma dolanan ip misali nefesimi kesiyordu.
Oysa en doğal hakkım değil miydi? Emek verdiklerim tarafından görünmek.

.......

Mutfakta elimin altında ki tencereyi ağır ağır karıştırırken, büyük umutlarla tutunduğum ve şimdi elimde kalmış kırılan dalı düşünüyordum.
Akşam olmuştu kızlar içerde sofrayı hazırlamaya yardım ederken bende çorbayı ısıtıyordum.
Tüm gün Zafer defalarca aramış ve sayısız mesaj atmıştı, içimden hiç birine bakmak gelmemişti.

"Annecim sofayı hazırladık,"
"Tamam kızım çorbada hazır, hemen getiriyorum."

Kızlarımın sesleri arasında benim sessizliğim dikkatlerini çekmişti.
"Annecim yarın ki veli toplantısını unutmadın değil mi.?"
Deniz'in sorusuyla ortamdan fazla uzaklaştığımı farkettim.
"Anlamadım kızım dalmışım, bir daha söylermisin, ne toplantısı."

"Anne galiba sen tarihte ilk kez benim veli toplantımı şu anda unutmuş durumdasın, farkında mısın.?"

Ah kesinlikle farkımda değildim. Elini benim hastalanınca onlara yaptığım gibi alnıma koyup, ateşimi kontrol ederek, hasta olup olmadığımı bakıyordu.
"Ateşinde yok ki.."

İkisinin bana bakıp kıkırdamasıyla ne yapmaya çalıştıklarını anlamıştım, hala alnımda duran eline bir tane vurup uzaklaştırdım, onlara göre tam da dalga konusuydu bu. Tutmaya çalıştıkları kıkırtılarını bir anda serbest bırakıp gülmeye başladılar. Dayanamadım bende
kahkahalarına karşılık vermiştim. Alıngan bir ses tonuyla konuşurken, ikisinide bu sesle kaldıracağımı biliyordum.

"Aşk olsun Deniz annenle dalga mı.? geçiyorsun sen. Bu arada size söylemem gereken bir şey var, üç gün okula gidemeyeceksiniz."

" aaaa neden okula gidemiyoruz anne."

Şimdi ben nasıl anlatacaktım.
Gerçekleri kesinlikle söyleyemezdim, zira çok korkacaklarını biliyorum, kızlarımla ilişkimizde şimdiye kadar asla yalana ihtiyaç duymamıştım.
Galiba bu bir ilk olacaktı, dilerim bir daha onlara karşı her hangi bir yalana ihtiyaç duymazdım.

" Üç gün okula gitmenize gerek yokmuş, zaten öğretmenlerin çoğuda okulda olmayacakmış. seminerleri falan mı ne öyle bir şeyler varmış."

Allah'ın bu nasıl saçma bir yalan böyle Nehir, içimden gelen seslere kulak asmadan konuşmaya devam ettim.
"Hem ne güzel işte tatil deyip duruyordunuz, alın size üç koca gün, hem kız kıza pijama partisi bile yaparız, hı güzel olmaz mı.?"

Küçük kızım Irmak duyduğu parti kelimesiyle, çoktan sorgulamayı bırakmış, çoşkuyla el sallayıp sevinçten çıldırmış durumdaydı.

"Yaşasın evde parti yapacağız, anne ya makyajda yapabilir miyim.? Lütfiye.... lütfen..."

Sanırım Irmak pijama kısmını atlayıp direk parti kısmına odaklanmıştı. Ama Deniz her zamanki gibi şüpheyle beni izlemeye devam ediyordu.
"Okuldaki kızlar gurup mesajlarında bundan hiç bahsetmemişlerdi. Yani öyle bir şeyler olsaydı mutlaka haberim olurdu."

Akıllı insanın hali hep başka oluyordu, demek.
Beni anlamasını umarak gözlerimle işaret edip, Irmağ'a bir şey belli etmemesini sağladım.

"Lütfen Deniz şimdilik bir şey sorma bana, sadece bu üç gün evimizde birlikte güzel vakit geçireceğimizi düşün olmaz mı.?"

Hala soru dolu bakışlarla bana bakmaya devam ediyordu. Sanırım uygun bir zamanda, ikimiz yalnızken ona küçük bir parça doğruları anlatmam gerekecekti.

"Tamam anne."

Yemek yedikten sonra, kızlarımla güzel bir film izlemiştik, Zafer hala inatla aramaya devam ediyordu. En son telefonumun kilitli ekranına düşen mesajı, benimle konuşacaklarının özeti gibiydi. Onu da tam okumadan silmiştim.

"....Lütfen Nehir düşündüğün gibi değil......"

Küçük kızımı saran parti heyecanı yüzünden ona iki masal okuyarak ancak uyutabilmiştim. Sessizce odasından çıkarken tam karşısında duran, Deniz'in odasına doğru ilerledim Aralık olan kapısından içeri bakarken elinde telefonuyla uyuya kaldığını gördüm. Kapıyı aynı şekilde bırakarak kendi odama doğru parmak uçlarımdan gitmeye başladım, zira uykusu hafif kızım en ufak seste uyanırdı ve eğer uyanırsa beni soru yağmuruna tutacağı kesindi.

Öncelikle şu lanet yorucu günü atlatmam gerekiyordu. Yarın ona daha sağlıklı cevaplar bulmaya çalışmam gerekecekti.
Ne demişler; 'Yarın ola hayr ola.'

Pijamalarımı giyinip yatmaya hazırlanmadan önce, penceremden dışarıya son kez bahçeyi kontrol ettim. Karanlık geceyi bahçemizin ışıkları yer yer aydınlatıyordu. Zafer'in bıraktığı üç korumanın etrafta dolandığını görebiliyordum. Bu durum sandığımdan daha tehlikeliydi, sabah Nazan'ın söylediklerini tekrar aklımdan geçirip düşünmeye başlamıştım. İki güçlü mafya babalarından birinin avukatı benim kocamdı. Bu nasıl pis bir işti ki çamurları evime kadar sıçrayabilmişti.

Pencerenin camını açıp başımı yıldızsız gökyüzüne kaldırdım, hava akşamları hala serin oluyordu, ürpererek kollarımı bedenime doladım, derin bir nefes aldım, bu temiz havayı içine çekmek gibisi yoktu.
Gözlerimi kapatıp içimden geçen duaları gökyüzüne bıraktım.
"Lütfen Allah'ın kızlarımı yeryüzündeki bütün kötülüklerden sen koru."

Gözlerimi yeniden açtığımda tekrar bahçede dolaşan korumalara baktım. Bahçe duvarımızın bitimindeki ağacın altında bir an bir gölgenin hareketlendiğini farkettim, sanki pencereyi izliyor gibiydi. Eğilip tekrar daha dikkatli bakmaya çalışınca o gölgenin bahçe kapısına doğru gelen bir köpek olduğunu farkettim. Farkında olmadan tuttuğum nefesi vermeye çalıştım. Nerdeyse korumalara seslenip ağaçın altında bir gölge gördüğümü haber verecektim, saldırıdan sonra iyice paranoyaklaştım galiba.

Bahçenin demir kapısına iyice yaklaşan iri siyah köpeği görünce iyice emin oldum az önceki gölgenin sahibi olduğuna. Gecenin bir vakti böyle korkunç bir köpekle karşılaşmayı asla istemezdim.

Pencereyi kapatıp, yatağıma girdim uyumaya çalışmak ve bu günü bitirmek en iyisi olacaktı.

🍀🍀🍀🍀🍀🍀

......

ÖMÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin