15. Bölüm

390 42 2
                                    





Asıl marifet buluttaydı,
ama herkes yağmura şiir yazdı...

CAHİT ZARİFOĞLU




"Gelecek!..., insan can bildikleri için ölmeli..."

Son sözlerini söyleyip, demir kapıyı çarparak çıkmıştı, kilit sesi odada yankılanırken sözlerinin sadece bizim için olmadığını yüreğimin çok derinlerinde hissetmiştim.

Kimdi bu adam Zafer'den ne istiyordu. Peki Zafer bile bile buraya, ölüme gelecek miydi.?
Bu soru çok saçmaydı tabi ki gelirdi Zafer, hemde ikinci bir defa daha düşünmeden.

Peki ya sonra,

......

Zafer kaçırıldığımızı çoktan duymuştur, arabamızın yolun ortasında içinde bir cesetle fark edilmesi uzun sürmeyecekti.

En son telefonla konuştuğumuzda davayla ilgili karşı tarafla bir anlaşmaya varabileceklerini, bunun için bu gece buluşacaklarını söylemişti, bizim için her hangi bir tehlike yok demişti, bizde bu sözlerden sonra evden rahatlıkla çıkmıştık.
Kaç saattir bu odadaydık, dışarda çoktan gece olmuştur, belkide bu akşam konuşup bir anlaşmaya varmışlardır.

Ya bizi kaçıran, gözünü bile kırpmadan insan öldüren, bu katil bize ne yapacaktı. Bize zarar vermeyeceğine ne kadar inanabilirdim.
Bu odadan çıkmanın hiç bir yolu da yoktu.
Düşünmekten ve kafamda ki cevapsız sorulardan, başım katlanarak ağrımaya devam ediyordu.

Oturduğum sandalyeden kalkıp, yatakta uyuya kalan kızımın yanına gittim. Yavrum kim bilir başımıza gelen bu felaketlerden nasıl etkileniyordur.
Katilin bizim için getirdiği yemeklerden kızımın zorla bir kaç lokma yemesini sağlamıştım, sırf o da yesin diye, boğazıma dizilen lokmaları zorla yutmaktan canım acımıştı.

Kızımın yanına uzanıp kollarımın arasına aldım. Başımın ağrısından artık göz kapaklarımı açık tutmakta zorlanıyordum.
Bu gece mafya kılıklı adamlar istediklerini Zafer'den alırlarsa, belkide yarın bu katil bizi bırakırdı. Bu iyimser düşüncelere sımsıkı sarılıp gözlerimi ağır ağır kapattım.

Gözlerimi kapatalı ne kadar zaman olmuştu bilmiyorum, ama bir anda irkilerek uyanmıştım. Beni uyandıran şeyin ne olduğunu merak ederken, kollarımın arasında ki kızım hala uyuyordu.
Etraf o kadar sessizdi ki, odada başka bir kişinin nefes alış verişlerini duyabilmiştim. Başımı yataktan hafif kaldırdığımda. Kollarını birbirine dolamış, kapıya yaslı bir şekilde bizi izleyen katili farkettim, korkuyla elimde olmadan ağzımdan küçük bir çığlık çıkmıştı, hızla elimle ağzımı kapattım. O keskin, bakışlarından hiç bir şey anlamak mümkün değildi, ne zamandır orda bizi izliyordu.

Uyandığımı fark eder etmez bize doğru gelmeye başlamıştı. Endişeyle kızımı daha da sıktığımın farkında değildim.

"Ge.. gelme..."

Korkumdan kekelediğimi anlamış olacak ki, ellerini kaldırıp sakinleşmemi istedi, iki eli havadayken elindeki cep telefonunu farketmiştim.

"Sakin ol, bir şey yapmayacağım, sadece bir kaç fotoğraf ve senden bir ses kaydı istiyorum. Kocan sağlıklı ve bizim elimizde olduğuna inanmakta güçlük çekiyormuş."

ÖMÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin