Mehmet amca usta bir dinleyici edasıyla kalktı, çaylarımızı tazeleyip ,kuzineye iki odun daha attı ve yeniden karşıma oturdu. " Anlat kızım ! dedi. Dediğin gibi her şeyi en başından anlat."
Daha adımı bile bilmeyen , beni sadece içimde biriktirdiğim günbegün beni zehirleyen dertlerimden bir nebze olsun kurtarmak için dinlemek isteyen bu iyi kalpli ,yaşlı adama minnetle anlatmaya başladım.
***
Her şeyin başladığı yıl 2012 yılıydı .
2012 yılı kendi içinde bolca tezatlıklar barındıran bir yıldı . Aslında bu yönüyle benim o yıl ki yaşadıklarımla da birebir ötüşüyordu.Bir yanda tüm dünyaya yayılan kıyamet söylentisi diğer yanda yaşamın her zamankinden daha coşkulu akıp gidişi .Kıyamet söylentisi bile insanların yaşam akışını engelleyemiyordu.Ama bu söylentide epey popülerdi.Okulda ,sokakta , mahallede herkes yılın sonunda kopacağı söylenilen kıyameti konuşuyordu.
Dedim ya kıyamet söylentisi epey popülerdi, özellikle de sınıfımda . Sınıfımda ki kızlar kendi aralarında Hollywood Filmlerini aratmayacak kıyamet senaryoları konuşuyorlar, erkeklerse her zaman ki gibi bu olayı da kendi lehlerine çevirmeyi başaran çapkınca söylemleriyle kızları tavlamaya çalışıyorlardı.Bense her zaman ki gibi kendi köşeme çekilmiş sessizce sınıf arkadaşlarımın bu anlamsız curcunalarını izleyerek okulda ki mesaimi doldurmaya çalışıyordum. On altı yıl boyunca her gün olduğu gibi yine sessizdim .Tıpkı annem ve babamın kalabalıklar içinde var oluşu ama aslında yokluğuna herkesi alıştırdıkları gibi sessizce.
Sessizce ! Sessizlik ! Bu kelimeler bizim aileyi anlatan en iyi kelimeler olabilirdi.Öyle ki yaşadığımız mahallede herkes bizi bilir ama varlığımızdan bir haber yaşarlardı.Annem bütün gün boyunca gerekmediği sürece evden çıkmaz ,evden çıksa da öyle pek kimse ile konuşmaz , kimseye gülmez yada sinir olmazdı.Yüzünde hiç çıkarmadığı bir maskesi varmış gibi hep aynı donuk ifadeyi takınır ve insanları ustalıkla kendinden uzaklaştırmayı başarırdı.Babamınsa bu konuda annemden geri kalır yanı olduğu söylenemezdi.O da yüzüne yerleştirdiği anlamsız donuk ifadesiyle işe gider gelir, hiç kimseye selam sabah vermeden yaşayıp giderdi.
Annem ve babamın kişilikleri kadar ev hayatları da diğer insanlardan farklıydı.Çevremizde ki evlerden, her daim hayatın akışını belli eden çeşit çeşit sesler yükselirdi : Gülüşler , kahkahalar , bağırışlar , kavga sesleri ,çocuk sesleri... Bizim evde ise bu seslerin hiçbirisi duyulmazdı.Sanki birisi gelmiş de bizim evde ki hayat enerjisini almış ve bir daha geri vermemişçesine sessizlik hüküm sürerdi bizim evde.Annem ve babam birbirleriyle gülüşmek , bağrışmak, kavga etmek şöyle dursun ,gerekmediği sürece birbirleriyle konuşmazlardı bile.Birbirlerine bir kez olsun sevgiyle ya da onun benzeri bir duyguyla baktıklarını hiç görmedim. Hatta bir keresinde babamın ayağına iş yerinde asitli su dökülmüştü de ayakkabısı paramparça, ayakları yara içinde eve gelmişti. O zaman bile annemin yüzünde en ufak bir acıma yada üzüntü hissi görmedim.
Anlayacağın Mehmet amca ben birbirini hiç sevmemiş ,birbirlerine karşı ufacık güzel duygular beslememiş ,aynı evde yaşayan , hiç anlaşamayan ve bu anlaşmazlıklarını sessizlikle kapatmaya çalışan iki zıtlığın içinde büyümüş bir çocuktum.Yani sınıfımın içinde sessiz olmam ,kendimi bir köşeye çekip arkadaşlarımdan izole olarak yaşamam o zamanlar bunu pek anlayamıyordum belki. Ama şimdi buradan bakınca çok normal geliyor.
*
Hani kıyametten bahsediyorlardı ya , yılın sonunda kopacağı söylenilen kıyamet.Üzerinde her türlü senaryonun yazıldığı hatta sonradan üzerine onlarca filmin çekildiği kıyamet. İşte o kıyamet insanların zannettiği gibi kocaman dalgalarla , püsküren ateşlerle ,yarılan topraklarla yada kocaman girdaplarla gelmiyormuş insana .Eğer kıyamet bir insana gelmek isterse hiç de öyle dalgalara ,ateşlere gerek duymuyormuş. Ama tüm bu felaketlerin acısını aynı anda insana yaşatabiliyormuş. Kıyametimin koptuğu o gün anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZLEM ÇİÇEĞİ
ChickLitAnne ve babasının intiharları ile hayatı kökünden sarsılan Çağla'nın daha önce varlığından bile haberdar olmadığı teyzesinin yanına taşınmasıyla hayatı bambaşka bir şekil alır. * Hiç tanımadığı bu şehirde hiç tanımadığı bu insanların arasında kendis...