4.BÖLÜM

1.4K 690 280
                                    

Ağladım ! Kendi omuzum da kimseciklere yük olmadan ağladım.

İçimde kabaran öfkemi , kalbime tarifsiz acılar veren acımı birbirine harmanlayıp sessizliğimin içine hapsederek ,yalnızlığıma sarılarak ağladım.Üstümden tüm heybetiyle geçen fırtınaya inat avucuma aldığım kara toprağa baka baka ağladım. Toprağın altında yatanların şanına yakışırcasına hiç sesimi çıkarmadan , sessice ağladım.

Saatler geçti, fırtına dindi . Güneş son bir kez kızıllığını hafif de olsa veda ettiği güne yansıtarak gitti. Ama ben soğuk , ıslak , alacakaranlık mezarlıkta , yağmurun avuçlarımın arasından süzerek götürdü kara toprağın kalıntılarına bakarak öylece ağladım.Keşke dedim içimden keşke, yağmur toprağı yıkayıp arındırdığı gibi ruhumda ki acıları da arındırabilseydi. Yok etseydi içimde yanan ateşi ,söndürebilseydi ama ne mümkün içimde yanan ateş öyle harlıydı , öyle harlıydı ki hayatım boyunca sönmeyi bırak korlanmayacak kadar güçlüydü. Peki ya ben bu acıyla baş çıkabilecek kadar güçlü müydüm? Hayır değildim elbette. Daha çocuk sayılan ruhum için bu kadar acı çok fazlaydı. Ruhumun kaldıramadığı bu acıları daha ne kadar çekecektim ki. Hayır! Çekmeyecektim! Çekmemeliydim!Kararımı vermiştim , katlanamadığım başa çıkmadığım bu açılardan kurtulacaktım . Bende tıpkı annem ve babamın yaptığı gibi bu dünyadan ve bu acılardan kurtulacaktım . Karanlık ve soğuk mezarlıkta onların beni yalnız başıma bırakıp gidişlerine inat ,annem ve babamın daha önce hiç yatmadığım kucaklarına yatıp onların gittiği yere gidene denk hiç kalkmadan uyuyacaktım.Öyle de yaptım. İkisinin arasına girdim .Biraz daha anneme doğru sokuldum ve gecenin karanlığına ,havanın soğukluğuna ,toprağın ıslaklığına aldırmadan annemin kucağında yatıyormuşum hissinin verdiği sıcaklıkla, babamın arkamda ki varlığının verdiği güvenle ,huzur içinde uyudum.

Biraz zaman sonra bir kadının " Çağla! Çağla! " diye bana seslenişiyle uyandım. Hayal görüyorum zannettim. Güzel şık elbiseler içinde annem vardı karşımda. Gülümsedim "Anne! Anne geri mi döndün? " diye sordum büyük bir hevesle. Olduğum yerden kalkmaya çalıştım ama sanki toprağa batmışım gibi kalkamadım. Annemse benim bu perişan halime hıçkırırcasına ağlamaya başladı.Üzerinde ki uzun kabanını bir çırpıda çıkarıp üzerime örttü .Yanı başıma oturdu ,soğuktan buz tutmuş ellerimi ellerinin arasına alarak nefesiyle ısıtmaya çalıştı.Bir yandan da telefonla bir yerleri aradı yine aynı hıçkırarak ağlayan sesiyle.Daha sonra ıssız mezarlığın içinde yankılanan siren sesleri duyuldu. Hemen ardından da karanlığı aydınlatan mavi kırmızı ışıklar göründü gözüme hayal meyal gerisini hatırlamıyorum.

Kendime gelip de ayıldığımda yine annem vardı karşımda. Büyük bir hevesle "Anne !"dedim gülümseyerek . Evet! Evet annem ölmemişti yada ben ölmüştüm diye düşündüm o an . Annem karşımda mizacına ters bir şekilde tüm içtenliğiyle bana bakarak gülümsüyordu. O an evet dedim kendi kendime ölmüş olmalıydım karşımda anneme benzeyen fakat annemden çok çok daha şefkatle bakan ve onun çok daha güzel bir hali vardı.Annemi daha önce hiç böyle görmemiştim: İri simsiyah gözlerinden hayat fışkırırcasına ışıldayarak bakıyordu. Sanki annem gençleşmiş güzelleşmiş ve bambaşka bir insan olmuş gibiydi. Simsiyah saçlarını ilk kez bu kadar canlı ve parlak görüyordum. Her zaman soluk olan tenini ve dudakları ilk kez bu kadar ışıl ışıl ve renkliydi.

Yavaşça üzerime doğru eğildi. Ellerimi tuttu ,saçlarımı okşadı .Şefkat dolu gözlerle bakarak " Nasılsın Çağla ? Kendini nasıl hissediyorsun ?"diyene denk hayatta benden mutlusu yok gibiydi. Ama o an, o sesi duyduğum an, yüzümde ki tatlı tebessüm yok oldu. Bu ses annemin sesi değildi. Karşımdaki de annem değildi. İrkildim . Hem de öyle bir irkildim ki yattığım yatakta aniden doğruldum. Tüm tedirginliğimle hızlıca etrafıma baktım. Burası bizim evimiz değildi ,karşımda ki kadın da annem değildi.Nerdeydim? Burada ne işim vardı? Bu kadın da kimdi? Neden ölmemiştim? Aklımdan hızla bu sorular geçiyordu.

ÖZLEM ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin