Deniz yol boyunca o sevimsizden çıkaramadığı ,kalan öfkesiyle onu ve onun yaptıklarını anlattı. Meğer benimle sebepsiz yere uğraşan çirkin , zebellahın adı Canmış ve Can bunu hep yaparmış. Her yıl okulda kendine eğlence olsun diye gözüne birilerini kestirir ve kendince onunla oynarmış Can kendince oyun ama karşısındaki için işkence olan bu zorbalığı yaparken ona hiç kimse karşı çıkamazmış .Çünkü Can 'ın babası bölgenin en zenginlerinden biriymiş.Can da babasının zenginliğinin ve gücün farkında olan psikopatın tekiymiş.
Deniz, gözlerine , sesine yansıyan öfkeyle , öfkesine öfke katarak anlatmaya devam etti. Bense şaşkınlıklar içinde onu dinledim. Deniz'in siniri o kadar büyük , o kadar büyüktü ki bir ara hiç sakinleşmeyecek zannettim ama sakinleşti . İşte o an içimde ki tedirginliğe karışan korkunun verdiği kısık bir sesle "Benim yüzümden ona yumruk attın . Ya şimdi seninle de uğraşmaya başlarsa." Dedim. Deniz söylediklerinin , öfkesinin ve sinirinin beni ne kadar tedirgin ettiğini işte o an fark etti. O an pişmanlığına karışan öfkesini gizlemeye çalışarak gülümsedi ve " Merak etme o bana bir şey yapamaz." Dedi . Deniz'in beni daha fazla tedirgin etmek istemediği her halinden belliydi. Öfkesini bastırmış gibi yapmaya çalışarak sevecen bir tutum takındı , ve konuyu ustalıkla değiştirmeye çalışarak " Başın nasıl hala acıyor mu ?" diye sordu . Deniz'in yapmak istediğinin şeyin farkındaydım ama bu onun için hissettiğim tedirginliği hafifletmiyordu . Fakat bu konuyu uzatmanın da o an için bir yararı yoktu , zaten eve de gelmiştik . Hayır anlamında başımı salladım.
Eve vardığım da okulda yaşananlarla ilgili teyzeme hiçbir şey anlatmadım. Teyzem zaten yoğun ve zorlu bir dönem geçiriyordu. Bana pek belli etmemeye çalışsa da, ekonomik olarak da iş yükü olarak da zorlandığı bir dönemden geçtiği her halinden belliydi. Eve her gün aşırı yorgun ve moralsiz olarak geliyordu . Onun bu yorgun ve bezgin hali ilk kez işime yaradı. Küçük bir çocuk gibi saçımla gizlemeye çalıştığım başımda ki şişliği fark etmedi bile.
Ertesi gün ise istemeye istemeye okula gittim. Başıma gelecekleri az çok tahmin edebiliyordum. Okulun en zengin, sevimsiz çocuğu beni kendine oyuncak etmeye çalışmıştı ve okulun en yakışıklı çocuğu ise buna müsaade etmeyip onu yumruklamıştı. Tabi ki bütün gözlerin hepsi üzerimde olacaktı ama bu kadarını da beklemiyordum.
Okulun bahçesine girer girmez beni gören herkes farlı bir tür canlı görmüş gibi anlam veremediğim o yüz ifadesiyle bana baktılar. Ve sanki rahatsız edici bakışları ve tavırları yetmezmiş gibi birde birbirlerine beni gösterip kendi aralarında fısıldaştılar. O an anladım ki o gün düşündüğümden çok daha zor geçecekti. Bu zorluğun bilinciyle üzerime dikilmiş bir okul dolusu insanın rahatsız edici bakışlarına aldırış etmemeye çalışarak hızla sınıfıma gittim. Sınıfa vardığım da ise sınıf arkadaşlarım için de durum dışarıdakilerden pek farklı değildi. Hatta öyle ki derse giren öğretmen için bile durum farklı değildi. Ne yazık ki üç aydır farkıma bile varmayan öğretmenim o gün varlığımın farkına keşfetmiş gibi gözlerini üzerime dikti ve o da öğrencileri gibi yargılayan bakışlarıyla üzerime yargı dağıtmayı ihmal etmedi.
Rahatsız edici bu bakışların altında ders mi dinledim yoksa dayak mı yedim belli değildi. Hayatımda ki en uzun ders olduğuna yemin edebileceğim kadar uzun gelen bu dersin ardından nihayet teneffüs zili çaldı. Teneffüs zilinin çalışına esaretinden kurtulmuş bir mahkum gibi sevindim. Kendimce herkesin olayın ilk etkisini atlatıp , beni bir daha yargılayıcı bakışlarının esiri yapmayacaklarını düşündüm ama yanılmışım. Teneffüs zili çalmasına rağmen sınıftan birkaç kişi hariç hiç kimse dışarıya çıkmadı. Sanki kaçırılmaması gereken bir gösteri varmış gibi sessizce bakışlarını üzerime dikip beni ve kapıyı izlemeye başladılar. Bu sessizlik , tedirgin edici bakışlar ve sınıfın kapısına doğru kayan gözler... Hepsi oldukça rahatsız ediciydi. O an kendi kendime kesin yine o sevimsiz, zebellah gelip bana bir şeyler yapacak, bunlarda leş kargaları gibi olup biteni izlemek için bekliyorlar diye düşünüyordum ki tam o anda sınıfa tüm güzelliğiyle Tuğçe girdi. Uzun boyu ,düzgün fiziği , iri çekik ela gözleri ve ışıl ışıl parlayan kumral saçlarıyla Tuğçe ve dört arkadaşı, peşlerinden sürükledikleri havayla sınıfa giriş yaptılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZLEM ÇİÇEĞİ
ChickLitAnne ve babasının intiharları ile hayatı kökünden sarsılan Çağla'nın daha önce varlığından bile haberdar olmadığı teyzesinin yanına taşınmasıyla hayatı bambaşka bir şekil alır. * Hiç tanımadığı bu şehirde hiç tanımadığı bu insanların arasında kendis...