Aramızda ki küçük anlaşmadan sonra Deniz'le bir ay boyuca sahilde , çarşıda , hastanede bir fiil karşılaştık . Ama yine birbirimizi tanımıyormuş gibi yapıp geçip gittik . Anlaşmamız gereği ben hiç kimseye hiçbir şey söylemedim .Deniz ise yine sahilin en yakışıklı ve popüler çocuğu ,arkadaşlarının gözdesi , o eğlenceli çocuk olmaya devam etti. Dışarıdan bakıldığında Deniz için hayat gayet güzel ilerliyordu .Dalgıç Kulübünde ki hocalarının da güvenini de kazanmıştı. Onlarla birlikte araştırma dalışlarına bile katılıyordu.
Ya hastanede görüp karşılaştığım Deniz ! O hayatın tam ortasında ki o popüler çocuktan çok farklıydı . İçine kapanık ,kimseye görünmek istemeyen , kimseyle konuşmak istemeyen apayrı bir insandı . Tanık olduğum bu zıtlık ilk günler epey merakımı cezp etti. Onunla ilgili farklı farklı senaryolar kurdum aklımda . Epey düşündüm fakat sonra nedense bu konuya olan merakımda zamanla sönüp gitti. Sonuçta herkes kendi hayatındaydı .Bende kendi hayatımın içinde yeni ailem , en büyük destekçim teyzemin çabalarıyla kendime yeni bir hayat kurmaktaydım.
Yeni hayatımın , yeni başlangıcın da teyzemle de bir anlaşma yaptık. Ben iyileşene denk ikimiz de geçmişle ilgili hiçbir şey konuşmayacaktık. Zamanı geldiğinde teyzem bana her şeyi olduğu gibi , tüm gerçekliğiyle anlatacaktı. Ama o zamana denk geçmişi hiç ama hiç açmayacak ,tamamen önümüze bakacaktık. Bu anlaşmayı da koşulsuz kabul ettim. Sonuçta teyzem tek ailemdi.
Hayatta ki tek ailem, sevgisine güvendiğim tek insan , teyzemle zaman geçirmek ,onun yanında olmak bana iyi hissettiriyordu. Teyzemde bu durumun farkındaydı. Bu nedenle bazı günler beni ,dedemden kalma, taş işçiliğiyle yapılmış zeytin yağı fabrikasını restore ederek kurduğu oteline götürüyor ve orada ona yardım etmemi istiyordu. O günler de kendimi çok iyi hissettiğimi itiraf etmeliyim. Orada olmak, teyzeme yardım ediyor olmak ,işe yaradığımı hissetmek ruhuma inanılmaz derecede iyi geliyordu. Çalışmak kendimi iyi hissettiriyordu ama hep de çalışmıyorduk elbette. Bazı günler de arabaya atlayıp yol bizi nereye götürürse oraya gidiyorduk rotasızca , teyzem bu gezileri çok seviyordu. Ama ben en çok gün batımında iskeleye oturup ayaklarımızı suda gezdirerek gerçekleştirdiğimiz o sohbetleri seviyordum. Birlikte havadan sudan,otelde ki çalışanlardan konuşup ,geçmişi hiç açmadan sadece günü yaşayarak , önümüzde ki geleceğe bakarak gülüştüğümüz o sohbetleri seviyordum.
Gün batımı sohbetlerimiz , rotasız gezilerimiz , hastane , yoğun çalışma temposu derken bir ay çabucacık geçip gitmişti.Ağustos ayının son günlerine gelmiştik bile. Otelde ki yoğunluk azalmaya ,tatilciler yavaş yavaş kendi şehirlerine dönmeye başlamıştı . Ne yalan söyleyeyim bu duruma sevinmiyor da değildim. Son zamanlar da aşırı yoğunluktan kendimize pek zaman ayıramaz olmuştuk. Ve bu son yoğun geçen hafta sonunun ardından otelde ki kişi sayısı da epey azalmıştı. Otelde ki yoğunluğun azalmasını fırsat bilerek o gün hevesle teyzeme " İskeleye gidip gün batımını izleyelim mi teyze ? " diye sordum .Teyzem gülümseyerek ;
_ "Olur ama bu sefer büyük iskeleye gidelim . Fırat'la konuşmam gerek. Önümüzde ki ay nişanlısının doğum günü varmış. Bizim otelde kutlamak istiyor. Ayrıca partiyle ilgili başka istekleri de olacak galiba . Pek anlayamadım ama özel konuşmak istediğini söyledi. Onlar dalıştan gelene denk otururuz sonra ben Fırat'la konuşup yine yanına gelirim.Olmaz mı? " diye gülümsedi. " Olur tabi teyze neden olmasın ." dedim ve büyük iskeleye doğru yola çıktık. Aslında o günden beri Büyük iskeleye hiç gitmemiştim. Büyük İskeleye gidiyor olmak içimde bir tedirginlik yaratsa da bu durumu teyzeme çaktırmamak için her şey normalmiş gibi davrandım.
İskeleye vardığımız da Güneş batmış ,geriye denizin üzerine serpiştirip gittiği kızıllığı kalmıştı.İnsanlar denizden çekilmiş, iskele ise düşündüğümden çok daha boş ve sakindi. Bu duruma üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Teyzemle rahat rahat sohbet edebileceğim için mutluydum ama bir taraftan da bu iskeledeki yalnızlık bana o günü hatırlatıyordu. Buradan açılarak ölüme doğru gittiğim o günü . O an her şey gözümün önünde yeniden canlanmaya başladı. İçim titredi ,irkildim birden .Ama hayır! Kendimi kontrol etmeliydim. Kendime bu haksızlığı yapamazdım. Sürekli onu günü hatırlatıp o günün etkisinde yaşayamazdım. Yaşamayacaktım da! Korkumu bastırdım ve teyzemle birlikte iskelenin ucuna doğru yürüdüm.İskelenin ucuna vardığımızda yine sandaletlerimizi çıkarıp ayaklarımızı Güneşin kızıla boyadığı suların üzerinde yavaş yavaş gezdirerek yine havadan sudan konuşmaya daldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZLEM ÇİÇEĞİ
Chick-LitAnne ve babasının intiharları ile hayatı kökünden sarsılan Çağla'nın daha önce varlığından bile haberdar olmadığı teyzesinin yanına taşınmasıyla hayatı bambaşka bir şekil alır. * Hiç tanımadığı bu şehirde hiç tanımadığı bu insanların arasında kendis...