14. BÖLÜM

267 140 40
                                    

14.BÖLÜM

Kötü haber gibi iyi haberde çabuk yayılırmış.

Biz daha aşkımızın , bize kattığı duygu yoğunluğuna adapte olamamışken herkes çoktan aşkımızı öğrenmişti bile. Biliyordum burası küçük bir şehirdi ve o ona , o ona derken haberler çabuk yayılıyordu. Ama liseli iki gencin aşkının bu kadar gündem olup kulaktan kulağa yayılması da enteresandı. Ve sonuç olarak aşkımız teyzemin kulağına kadar gitmişti.Aslında teyzeme aşık olduğumu kendim söyleyecektim. Ondan aşkımı gizlemek gibi bir niyetim yoktu, sadece bir süreliğine kendi içimde yaşamak istemiştim hepsi buydu.

Teyzem ,Deniz'e aşık olduğumu duyduğu o gün eve oldukça üzgün geldi.Ekonomik sorunlar yaşadığını biliyordum. Onu o halde görünce kesin kötü bir şeyler oldu diye düşündüm ,telaşla "Teyze kötü bir şey mi oldu ?" diye sordum. Teyzemse soruma karşılık vermeden bitkin bir halde solondaki kanepeye oturdu ve sonra " Gel Çağla yanıma otur, artık her şeyi konuşmamızın vakti geldi."dedi. Affallayarak teyzemin yanına gidip kanepeye oturdum. Yüzü bembeyaz ,ruhu çekilmiş gibiydi. Endişeyle " Noluyor teyze , neden bu haldesin ?" diye yeniden sordum ama o benim sorumu yine karşılıksız bırakarak ." Deniz'e aşık olduğun doğru mu?" diye sordu. Şaşırdım , hem de çok şaşırdım! Teyzemin aşkımı öğrenmesine değil de bana bu soruyu ,bu ruh halinde sormasına şaşırdım. O şaşkınlıkla sadece " Evet !" diyebildim. Teyzem cevabımı duyar duymaz " Peki Deniz , o sana aşık mı?" diye sordu. Yine sadece "Evet!" diyebildim. Çünkü anlamıyordum ,ne olduğunu anlayamıyordum. Teyzemin neden böyle davrandığını anlayamıyordum. Aşık olmama sevinir zannediyordum ama o karşımda üzüntüsünden yıkılmış halde beni sorguluyordu. Daha fazla dayanamayarak oturduğum yerden hızla kalktım ve biraz da sesimi yükselterek " Noluyor teyze anlayamıyorum ? Neden böyle davranıyorsun ? Aşık olmam mı seni bu hale getirdi? Sevinirsin zannediyordum, ama şu haline bak , gerçekten seni anlayamıyorum."diye sitem ettim.Ama sitemim bile teyzemin yüzünde ki ifadede bir değişikliğe sebep olmadı. Üzüntünün esir aldığı donuk ses tonuyla " Otur Çağla ! Seninle hep ertelediğimiz o konuşmayı yapma vaktimiz geldi."dedi. Teyzemin söylediği son cümleyle merakımı , sitemimi içime gömerek koşulsuzca yanına oturdum.

Bu teslimiyetim karşısında teyzem gözlerime acıyla baktı. Gözünden akan yaşlara engel olmayarak , içini titreten acının sesine yansıyan tonuyla " Bu nasıl bir kader anlamıyorum ? Olmaz olsun böyle kader !"diyerek hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. O an ne hissetmem gerektiğini bilemedim. Ağlamalı mıydım, merak mı etmeliydi yoksa duyacaklarımdan korkmalı mıydım? Bilemedim. Öylece tepkisiz kala kaldım. Teyzemin kendi kendine sakinleşmesini bekledim ve teyzem biraz olsun sakinleşti. Sakinleşince de ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözleriyle, gözlerimin içine bakarak " Zamanı geldi Çağla! Annen ve babanın neden intihar ettiklerini öğrenme zamanın geldi."dedi . İşte o an benimde gözümden yaşalar dökülmeye başladı ama hala anlamıyordum. Annem ve babamın intiharı ile Deniz ve benim aşkım arasında nasıl bir bağlantı vardı . Konu bizim aşkımızdan annem ve babamın ölümüne nasıl gelmişti. İçimi acıtan bu soruyu ağlaya ağlaya teyzeme sordum; " Teyze aşık olmamla annem ve babamın intiharının ne alakası var? Nolur anlat artık delireceğim " dedim.Teyzemse acıyan gözlerle bana bakarak "Anlatacağım Çağla ! Bilmen gereken her şeyi sana bir bir anlatacağım "dedi.

Ve Anlatmaya Başladı;

" Babam ile Şükrü amca yani Deniz'in dedesi birlikte büyümüşler. Küçük yaşlarda başlayan bu dostlukları yıllarca sürüp gitmiş. Onlar birbirlerine arkadaştan öte kardeş olmuşlar. Birlikte çalışıp işlerini birlikte büyümüşler. Şu an Deniz'in babası Metin abinin sahip olduğu şirketi zamanında babam ve Şükrü amca kurmuş. Evlendiklerinde de bu dostlukları bitmemiş aksine daha büyük bir aile olup çocuklarını birlikte büyütmeye karar vermişler. Metin abi , Mustafa abi , ablam ve ben bu dostluğun eseri olarak birlikte büyüdük.

En büyüğümüz Metin abi , konuşmayı pek sevmeyen , insanlara tepeden bakan, biraz küstah ama oldukçada zeki ve yakışıklı bir gençti. Mustafa abi ise Metin abinin tam zıttı bir karakterdi. İnsanlara merhametle yaklaşan , büyükten küçüğe herkesle konuşup arkadaşlık edebilen , zeki ve Metin abi kadar olmasa da kendine göre albenisi olan bir gençti. Yalnız Mustafa abinin bir hastalığı vardı. Küçük yaşlarından beri süre gelen onu güçsüz düşüren bir kalp rahatsızlığı vardı. Bu nedenle yaşıtlarıyla takılamıyor , onlarla pek vakit geçiremiyordu . Eee doğal olarak da en yakın arkadaşı ablamdı. Aynı yaştaydılar ve ablam Mustafa abiyi anlayabilen tek kişiydi. Mustafa abi gibi ablamın da en yakın arkadaşı Mustafa abiydi. İkisinin bu güzel arkadaşlığını ben hep babamların arkadaşlığına benzetmişimdir.

Ve ablam Leyla, adıyla müsemma , gece gibi güzel , gece gibi asildi. Görenin dönüp bir kez daha baktığı asil bir güzelliğe sahipti. Ablamın dışı gibi içi de güzeldi . Sevgi dolu ,hayat dolu, kıpır kıpır , etrafına neşe saçan bir genç kızdı. Biliyorum şuan duyduğun sana inandırıcı gelmiyor ama ablam gerçekten hayat dolu bir insandı. Hayat işte insanın başına bazen öyle olaylar getirir ki benim ablamla senin annen aynı bedende iki farklı kişi olabilir. Her şey ama her şey hayatın kırıldığı o anlarda değişir.

Bizim hayatımızın da kırılma noktasını başlatan 1995 yılının yazıydı. Yazın başında ilk kırılma noktası ablam ve Mustafa abinin nişanlanması oldu. Bu ani ama birazcık da beklendik nişan iki aileyi de oldukça mutlu etti. Başta Şükrü amca ve Ayşe teyze olmak üzere herkes bu nişana çok sevindi.Fakat onların sevinci daha bir başkaydı. Mustafa abiyi anlayan, derdini bilen birisine emanet edecek olmaları onları ayrıca bir mutlu etmişti. Ama yinede bu nişanın en mutlu kişisi Mustafa abiydi. Mustafa abi kendini bildi bileli , içten içe ablama hep aşıktı , bu yüzden onun mutluluğu daha bir başkaydı.. Peki ya ablam ! Ablamda mutluydu en azından öyle görünüyordu. Aşk nedir bilmeden, aşkı hiç tatmadan giriştiği bu evcilik oyununda kendini mutlu zannetmesi normaldi . Mustafa abiye olan arkadaşça sevgisi,ile bir evliliği yürütebileceğini zannetmenin çocukça mutluluğunu yaşıyordu işte.

Ablam ve Mustafa abinin nişanlarının üzerinden daha bir ay geçmemişti ki hayatımızın tam ortasına bir şimşek gibi Vera girdi. İşte ikinci kırılma noktamız Vera oldu. Vera annesi Türk , babası Rus zengin bir iş adamının kızıydı. Babasının iş ilişkileri için kendisinden yaşça oldukça büyük bir adamla evlendirilmiş gencecik güzeller güzeli genç bir kadındı.Yaşadığı bu zoraki evlilik yüzünden ilk önce ruhu, sonra vücudu hasta düşmüş Şifa içinse bizim şehrimize gelmişti. Biraz güneş , sakin ve temiz bir doğa ve en önemlisi her şeyden uzaklaşmanın iyi geleceği düşünülerek ,o zamanlar ki evimizin hemen yanında ki küçük köşkü, Vera için kiralamışlardı. Vera ablamla aynı yaşlardaydı ,annesinden öğrendiği çat pat Türkçesiyle ve bazen de yardımcısı Pınar'ın tercümeleriyle ablamla güzel bir arkadaşlığın temelini atmaya başlamıştı.

Temmuz ayının başlarında ise Metin abi dört yıllık üniversite arkadaşı , en yakın dostu Emre'yi de yanına alarak üniversitenin bitişini ,güzel bir tatille ödüllendirmek için eve dönüş yaptı. Erkeğin güzeli olmaz derler ama Çağla baban gerçekten güzel bir adamdı.

ÖZLEM ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin