BERCESTE 3

21 2 0
                                    

Levent 23'üne gireli daha birkaç gün olmuştu. Bilgisayar Mühendisliği'nden bu yıl mezun oluyordu ve 5 yıl beraber yaşadığı 3 arkadaşından geriye sadece aynı bölümde okuduğu Mert kalmıştı. Levent'in o evden bir an önce çıkması gerekiyordu çünkü ev çok kötü bir haldeydi ve tonla masrafı oluyordu. Zaten Mert de haftaya sevgilisiyle başka bir eve çıkacaktı. Kontrat da zaten 3 hafta sonra bitiyordu. Şimdi bir ev bulsa nakliye, temizlik, alışveriş derken anca yetişirdi. Evsiz kalmak istemiyorsa bir an önce bir ev tutmalıydı. 

Levent daha küçükken annesiyle babası çok genç evlendiklerini, ani karar verdiklerini bahane gösterip boşanmışlardı. Birkaç yıl içinde de hem annesi hem babası başkalarıyla evlenmiş, ikisinin de başka çocukları olmuştu. Levent hiç üzülmedi ama içten içe ikisine de sinirliydi. En azından çocukları için evliliklerini yürütmeyi deneyebilirlerdi. Böyle düşünüyordu. Babasının Levent'ten 2 yaş küçük bir oğlu vardı. Emir... Çok hareketli bir çocuktu Levent'in aksine. Neşeli ve vurdumduymazdı. Hayattan keyif alır, her anın tadını çıkarırdı. Annesinin ise Levent'ten 7 ve 11 yaş küçük 2 kızı vardı. Nilüfer, liseye gidiyordu ve sıradan, mutlu bir hayatı vardı. Minik kardeşi Ayşenur ise bücür bir cadıydı. Sinirlendiğinde yüzünün aldığı şekle Levent çok gülüyordu. Kardeşlerinin hepsini seviyordu ama kendine itiraf edemese de biraz kıskanıyordu. Levent kardeşlerinin hiçbirine benzemiyordu. Uzun boylu, yakışıklı, esmer, kahverengi gözlüydü.

 Üniversiteyi kazanana kadar annesiyle yaşamış ve üniversiteye geçer geçmez bir ev tutmuştu ama artık o evden de ayrılma vakti gelmişti. Aynı şehirde yaşıyor olsalar da annesinin yanına da babasının yanına da gitmek istemiyordu. Onların yanında, yeni ailelerinin yanında kendini fazlalık olarak görüyordu. Şimdiyse yeni taşınacağı evi bulmuş ama o esmer kız da bu evi istiyordu. Levent'in bu evi mutlaka tutması gerekiyordu. Levent kıza bakmış olsa da güzelliğinin farkına henüz varmamıştı çünkü Aslı kafasını yerden kaldırmıyordu. Hasan Bey'in lafıyla şaşkınlıkla birbirlerine döndüğünde fark etti Aslı'nın güzelliğini. Sonra silkelenip gözlerini ondan çektiğinde bu kızın asla bir erkekle aynı eve çıkmayacağını düşündü. Zaten Aslı da duyar duymaz utanmıştı. Ama Levent kendinden beklenmeyen bir şekilde 'Neden olmasın? Ben bu evi tutacağım, istiyorsa ev bulana kadar burada kalabilir.' dedi. Der demez kendisi de şaşırdı. Bu sözle beraber Hasan Bey de şaşırdı, Aslı'nın kabul etmeyeceğini biliyordu. Aslı da hemen 'Ne münasebet! Bu evi ben tutacağım, siz kendinize başka bir ev bulursanız iyi olur!' dedi. Hasan Bey lafa hiç karışmayıp ikiliyi seyretmeye devam etti.  Levent sabırlı birisi değildi ve sinirlenmeye başlamıştı. Bu cadı ne demeye inat ediyordu ki? 'Evimin kontratı bitti bitecek ve benim ev tutmam lazım acilen. O yüzden bu ev benim olmalı.' dedi. Aslı ise 'Ben de bugün 18 oldum. Yurdun kapasitesi fazla değil o yüzden orada fazla kalamam. Benim de acilen ev tutmam lazım. O yüzden benim olmalı!' dedi. Levent kızın yüz ifadesinde takılı kalmıştı. Sanki lütfen der gibiydi. Başta emlakçıda dediklerinin yalan olma ihtimalini düşündüğü için pişman oldu o an. Ama evi ona bırakmamaya kararlıydı hatta kızla inatlaşmak hoşuna gitmişti. Hasan Bey o an müdahale etti. 'Duyduğuma göre birkaç ay sonra karşı dairedeki yaşlı çift yurtdışına gidecek çocuklarının yanına. Ben karışmam ama birkaç ay idare ederiz diyorsanız ben karşı daireyle konuşur ayarlarım orayı birinize. Aslı kızım eğer bana sorarsan Levent oğlumu ben tanırım, efendi çocuktur. Zararı dokunmaz sana. Yine de ben karışmam söyleyim, siz kararınızı verip yarın beni ararsınız. Daireyi her an başkası kiralayabilir, fiyatı uygun.' dedi. Hasan Bey söylediklerinde samimiydi. Levent'i uzun zamandır tanırdı, iyi çocuktu. Ama kızcağızın da Levent'in de kabul edip etmemesi onlara kalmıştı. 

Üçü beraber evden çıkıp emlakçının önüne geldiler. Hasan Bey gelen telefon araması üzerine gençlere veda edip oradan ayrıldı. Levent, Aslı'ya dönüp 'Biraz yürüyelim mi?' dedi. Aslı başını salladı ve yan yana yürümeye başladılar. Aslı, Levent'e yaşını, okuyup okumadığını, neden evi tutması gerektiğini sordu. Levent de fazla detaya girmeden bahsetti. Sonra Levent, Aslı'ya ne okumak istediğini, kardeşi olup olmadığını sordu. Pek de soru sormamışlardı birbirlerine, ne soracaklarını da bilmiyorlardı zaten. 

Bir süre sessizlik olduktan sonra Aslı 'Bazı şartlarım var.' dedi. Levent gülümser gibi oldu, şaşırmıştı. Kızın kabul edeceğini düşünmemişti. Levent 'Neymiş?' diye sordu. 'Öncelikle eve birilerini getirmek yok. Biri gelecekse en fazla birkaç saat durabilir ve gün içinde. Yani gece evde yabancı olmayacak. Sonra temizlik günü olacak. Ben yapmam diye bir şey yok. Birbirimizin hayatına karışmayacağız, birbirimizin odasına girmeyeceğiz. Tamam mı? Aklıma gelirse eklerim sonra.' dedi ve lafını bitirir bitirmez kafasını yoldan çevirip Levent'e baktı. Levent 'Tamam ama bir şey daha var, ben yemek yapmayı bilmiyorum. Temizlik tamam ama yemek işini ne yapacağız?' diye sordu. 'Eğer bana uyar dersen alışverişi beraber yaparız. Ben yemek yapmayı biliyorum. Kendime yaptığım zamanlar biraz fazla yapabilirim. Beraber yeriz. Ya da istersen herkes kendi başının çaresine bakar.' dedi Aslı. Levent aceleyle 'Yoo yoo bana uyar. Beraber alışveriş yapalım. Tamam diyorsan ben Hasan abiyi arayıp tuttuğumuzu söyleyim. Her şeyi yarı yarıya paylaşırız. Haftaya cumartesi de temizlik yaparız olur mu?' diye sıraladı. Aslı gülünce biraz acele ettiğinin farkına varıp Levent de güldü. Acaba Mert ne tepki verecek bu çılgınlığa diye düşündü. Aynı anda Aslı da kızlar delirdiğimi düşünecekler dedi içinden. Çok mu acele ediyordu acaba? Hiç tanımadığın biriyle aynı eve çıkmak değil bir yabancıyla tek kelime konuşmazdı bile. Ne olmuştu da karar vermişti böyle bir şeye hala anlamıyordu.

 'Arayabilirsin.' dedi. Levent, Hasan Bey'i arayıp konuştuğunda Aslı da bir banka oturmuştu. Konuşma bitince gelip Aslı'nın yanına oturdu.'Hasan abi 2 buçuk saate ev sahibini de alıp dükkana geleceğini söyledi. O zamana kadar istersen bir öğle yemeği yiyelim, tanımış oluruz birbirimizi. Ne dersin?' dedi. Aslı onaylayınca biraz daha yürüyünce bir yer bulup oturdular. İkisi de fazla konuşkan değildi ve Aslı hala şüpheliydi. Öyle olmakta da haklıydı çünkü bu adamı hayatında ilk kez görüyordu. Birkaç ay için bile olsa gerçekten yaptığı akıl işi miydi? Elbette değildi. Kaderin bir oyunu olsa gerek, kabul etmişti bu tehlikeli teklifi. Kader onlara daha ne gösterirdi bilmiyordu.



Merhabalar 930 kelimelik yeni bölüm yayında! Keyifli okumalar...

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin