BERCESTE 9

18 2 0
                                    

Güler, üniversite sınavının açıklanmasını beklemeden annesinin akrabalarının yanına, Çanakkale'ye gitmişti. Üniversiteyi de orada okumak istediği için şimdiden gitmişti. Leyla, üniversiteyi kazanırsa KYK yurdu için başvuracaktı, o yüzden hala yurttaydı ama Gamze ve Aslı yakında gideceklerdi. Gamze de akrabalarının yanına yerleşecekti. Bir süre orada idare edip, olur da bir iş bulup para kazanmaya başlarsa Aslı'nın yanına gelecekti. Aslı'yla ikisi öyle kararlaştırmışlardı. Aslı da tüm eşyalarını toplamış, geçen gün yeni aldığı valizin içine yerleştiriyordu. Geçenlerde eşyasını götürdüğü valizini geri getirmesi iyi olmuştu. Kalan eşyalarını iki valize zar zor sığdırdı. Kitapları, takıları, ayakkabıları, kıyafetleri derken valizleri kapatması zor olmuştu. Güler giderken olduğu gibi şimdi hepsi yine ağlıyorlardı. En çok ağlayan Gamze ve Emine'ydi. Aralarından en duygusal olan o ikisiydi. Zehra ve Leyla da bir köşeden 4 yıl beraber kaldıkları kıza bakıyorlardı. Beraber çok zaman geçirmişlerdi, sevinçlerini de üzüntülerini de acılarını da birlikte yaşamışlardı. Şimdi ayrılması zor geliyordu. Hepsi arkadaşları için en iyisi olmasını, hiç üzülmemesini diliyorlardı bu hayatta üzülmemek mümkünmüş gibi.

Aslı yurttan çıkmadan önce müdüreyle, müdür yardımcısıyla ve diğer arkadaşlarıyla vedalaştı. Aslı'nın ev arkadaşının bir erkek olduğunu ise sadece oda arkadaşları biliyordu. Valizlerle otobüse binmek istemediğinden bir taksi çağırdı. Taksi harekete geçip de Aslı camdan el sallarken kızlar da taksinin ardından su döktüler. Aslı yolun yarısına geldiğinde gözyaşlarını anca dindirebilmişti. Kapıya anahtarı sokup kilidi çevirirken Levent'in evde olup olmadığını düşündü ama eve girince dışarıda olduğunu anladı. 

Aslı odasında eşyalarını yerleştirirken bir yandan da şarkı dinliyordu o yüzden Levent'in geldiğini fark etmedi. Levent de içeri girdiğinde şarkı sesini duyunca afalladı; Aslı'nın bugün geleceğini bilmiyordu. Kapıyı tıklattı ama kız duymadı. Levent de girmesinde bir sakınca bulmayarak kapıyı araladı. Aslı'nın arkası dönüktü ve şarkı sesinden dolayı da genç çocuğun geldiğini anlamadı. Valizden bir şey almak için arkasını döndüğünde Levent'i görünce çığlık attı. Bir an için çok korkmuştu. Öyle sessizce yaklaşılır mıydı hiç? Levent hemen özür diledi: 'Kapıyı tıklattım ama sen duymayınca içeri girdim. Korkabileceğini düşünmedim.' dedi. Aslı da önemli olmadığını söyledi ve kısacık birbirlerine hal hatır sordular. Uzun uzun sohbet edecek bir ortak noktaları yoktu, o yüzden konuşacakları hemen bitti. Levent elini ensesine götürüp 'Şey ben biraz dağıtmışım galiba salonla mutfağı, en iyisi toparlayayım. Sen de eşyalarını yerleştir. Sürekli dışarıdan sipariş edince çöp birikti tabii. Bir de haber vermedim sana geleceğini bilmediğimden ama bugün birkaç arkadaşım gelecek buraya öğleden sonra. Söyleyeyim dedim.' dedi. Aslı da 'Ben yemek yapacağım zaten. Arkadaşların yemeğe kalacaksa biraz fazla yapabilirim. Ama bir dahakine lütfen haber ver birisi geleceği zaman.' diye karşılık verdi. Levent de 'Ben yemek söyleriz diyordum ama sen yemek yapacaksan çok iyi olur, sağ ol. Bir dahakine de söz haber vereceğim.' dedi ve mutfağı toplamaya gitti. Aslı da girerken bu dağınıklığı görmüş olmalıydı. Levent daha önce toplamadığına pişman oldu. Levent salonu toplamaya gittiğinde Aslı da mutfağa geldi ve buzdolabını açıp ne yapabileceğine baktı. Buzluktan dondurulmuş bezelye çıkarttı ve buzu çözülsün diye tezgaha bıraktı. O sırada sol alttaki çekmeceden pirinç çıkardı ve yeteceğini düşündüğü kadar pirinci ısıtıcıda kaynattığı suyu koyduğu küçük leğene attı. Daha sonra Aslı yağ koyduğu tencereye soğanları atıp az sonra da kıymaları attı. Levent de salonu toplamış, arkadaşıyla telefonda konuşuyordu. İçine havuçları, patatesleri ve bezelyeleri atan Aslı pilavı yapmaya koyuldu. 

Yemek yapmaya o kadar daldı ki genç adamın bir süre onu izlediğini anlamadı. Levent 'Geliyorlar az sonra, haber vermek istedim. Sen de istersen bize katıl, sohbet ederiz, tanışırsınız. İstemezsen zorlamam.' dedi. Aslı 'Yemekler olmak üzere. 20 dakika sonra yenmeye hazır olur. Yemekten sonra belki katılırım, ama yorgunum.' dedi. Levent başıyla onaylayıp sofrayı kurmaya başladı. Dörder takım koyduktan sonra o da Aslı gibi bir sandalyeye oturup beklemeye başladı. Kapı çalınca Levent açmak için gitti. İçeriye Mert ve sevgilisi Bade girdi. Aslı, Levent'in bahsettiği kadarıyla Mert ve Bade'yi biliyordu ama yüzlerini hiç görmemişti. Mert ve Bade'nin de Aslı'dan haberleri vardı. Ellerinde tatlı ve içkiyle içeri girdiler, Levent onları mutfağa yönlendirdi. Mert ve Bade kendilerini tanıtırken Aslı da 'Ben Aslı.' diyerek kısaca kendini tanıtmış oldu. 'Oo bu yemek kokusu ne? Harika kokuyor valla!' dedi Mert. Aslı gülümseyip tabaklara yemekleri koyarken Levent de ona yardım etti. Yemekteki konuşmaya Aslı hiç katılmadı. Yemeği yerken hepsi mest olmuş gibiydi. En son ne zaman böyle güzel bir ev yemeği yediklerini hatırlamıyorlardı. Levent, Mert ve Bade'yi salona yönlendirip tatlıyı koymada Aslı'ya yardım etti. Arkadaşlarının gelirken getirdikleri kırmızı şarabı eski evinden getirdiği kadehlere koydu. Aslı 'Ben istemiyorum, sağ ol.' demişti ama Levent onu 'Bir kerecik içmeden bir şey olmaz.' diyerek reddetti. Aslı daha önce hiç alkol almamıştı ama her şeyin bir ilki vardır diye düşündü.  

Salonda Aslı'nın bilmediği konulardan konuşuluyordu. Aslı'nın da katılabileceği bir sohbet açmaya çalıştılar ama Aslı pek oralı olmadı, pek konuşkan bir insan olduğu söylenemezdi. Diğerleri ikinci kadehe geçmiş, neşeli bir şekilde sohbet ederken Aslı ilk kadehini bitirdi. Köşem koltukta onlardan uzak oturuyordu ve konuşmuyordu. Ama sonra daha da durgunlaştı, gözleri dolmuştu birden. 'İzninizle ben çok yorgunum, yatacağım. Sizinle tanıştığıma memnun oldum.' dedi ve odasına gitti. Odasına giderken de mutfağa uğrayıp kendine bir kadeh daha doldurmuştu. İçtiği şeyin tadı hoşuna gidince bir kadeh daha aldı ama Aslı ağlamaya başlamıştı. Daha önce alkol almadığı için çarpmıştı. Gittikçe duygusallaşıyordu. Üçüncü kadehini yarılamışken kapı sesi duydu. Mert ve Bade erkenden kalkmışlardı çünkü yarın sabah Mert'in iş görüşmesi vardı.

Levent salondaki tabakları mutfağa götürürken Aslı'nın ağlama seslerini duydu. Levent'i ilgilendirmezdi ama çok merak etmişti; acaba bir sorun mu vardı? Şaraptan sarhoş olmuş olamazdı çünkü çok az içmişti. En iyisi salonda oturmaktı ama ağlama sesi kesilmeyince Aslı'nın kapısını çalıp onay beklemeden içeri girdi, acil olabileceğini düşünmüştü. Aslı üstünü değiştirmiş, kısa bir şort ve askılı giymişti uyuyacağı için ama aklına kaza günü gelince alkolün de etkisiyle ağlamaya başlamıştı. Levent içeri girer girmez 'Bir sorun mu var Aslı? İyi değilsen hastaneye gidebiliriz, ne oluyor?' diye sordu. Aslı hıçkırıklarının arasında 'O arabada ben de olmalıydım, niye yaşıyorum ki zaten?' diye kendi kendine konuşuyordu. Levent'in aklına kızın daha önce hiç alkol kullanıp kullanmadığı geldi. Gerçekten hiç alkol almamış olabilirdi çünkü kız bariz sarhoş olmuştu. Ne yapsam diye düşünürken kıza su getirdi. Aslı suyu içmediği gibi krize girmiş gibi ağlamaya başlamıştı. Adeta kendinden geçmişti. Levent kıza gerçekten üzüldü. Küçükken yaşadıkları kızı çok etkilemiş olmalıydı. 

Aklına gelen fikir etkiliydi ama umarım Aslı uyanınca hatırlamazdı. Hatırlarsa kız hem utanır hem de Levent'e kızardı. Levent, Aslı'nın kollarından çekip banyoya götürdü. Ayılması için yüzünü yıkaması yetmezdi. Kızı üstündekilerle beraber duşakabine soktu. Aslı itiraz edip mızmızlanıyordu ama ağlamayı da kesmemişti. Levent 'Üzgünüm.' diyip suyu açtı ve soğuk suyu kızın üstüne doğrulttu. Aslı soğuk su tenine değer değmez çığlık atmaya başladı. Levent'in aklına yine o gün gelmişti. Bazen aklına o an gelince başka bir şey düşünüp hemen aklından atıyordu ama şimdi kanlı canlı karşısındaydı. Kızın askılı tişörtü ıslanınca içindeki çamaşırı belli oluyordu ve zaten kısa şorttan görünen bacakları şimdi daha göz önündeydi. Levent önündeki görüntü karşısında gözlerini zorlukla Aslı'dan ayırdı ve suyu kapatıp havluyu Aslı'nın omuzlarına bıraktı. Odaya geri döndüklerinde Aslı'nın ağlaması kesilmişti ve uykulu bakıyordu. Levent, Aslı'ya üstünü değiştirmesi gerektiğini söylerken o çoktan yatağa bırakmıştı kendini. Levent kızı oturur vaziyete getirip havluyla bacaklarını kapattı. Dolabın kapaklarını açıp oradan başka bir askılı ve şort aldı. Aslı'nın önünde diz çöktükten sonra bakmadan havlunun altından şortunu zorlukla da olsa çıkarttı ve diğer şortu da binbir zorlukla giydirdi. Levent için gerçekten zor bir geceydi. Resmen ecel terleri döküyordu. Bakmamaya çalışarak tişörtünü de değiştirmişti ama her ne kadar bakmamaya çalışsa da kızın iç çamaşırlı vücudunu görmüştü ve kıyafetlerini çıkartıp giydirirken eli Aslı'nın tenine değmişti. Levent, Aslı'yı yatağına yatırıp odasına gitti. Aslı'nın az önceki halini unutmak için şişenin geri kalanını içmişti ama gözüne gece boyu uyku girmedi. 


Upuzuun bir bölüm yayında, tam 1240 kelime!! Oy verip yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Keyifli okumalar diliyorumm... 

 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin