Tercih zamanından tercihlerin açıklanacağı güne kadar olan zaman Aslı'ya göre geçmek bilmemişti. O güne kadar sık sık yurda ziyarete gitti, arkadaşlarıyla telefonda konuştu, kitap okudu. Zaman yine de çok yavaş akıyordu. Bu süre zarfında Levent'le sadece akşam yemeklerinde ve kahvaltılarda konuşuyorlardı, onlar da havadan sudan birkaç kelimeydi. Anlaşmada olduğu gibi özel hayatlarına karışmıyorlardı. Banyo sırasında ve temizlikte de anlaşmazlıklar olmuyordu; yani çoğunlukla. Aslı evi tutarkenki endişesinin geçtiğini hissediyordu. Levent'le görüşmezken bile ne zararı dokunabilirdi ki? Yine de önlem olarak kapısını gece yatarken kilitliyordu.
Tercihlerin açıklandığı gün Aslı yine Levent'in kapısını çaldı. Geçen sefer uğur getirmiş bile olabilirdi, aslında sadece telefondan bakamadığı için gitmişti. Levent'le beraber siteye girip sonucunu görmeyi beklediler. Aslı bir eliyle gözlerini kapatırken diğer elini de heyecandan bayılmamak için Levent'in bileğine doladı. Şu an bu kadar heyecanlı olmasa bunu yapmayacağını Levent de biliyordu.
'Hadi aç gözlerini Aslı, sonucu merak etmiyor musun?' dedi genç adam. Aslı onun sözlerine başını olumsuz anlamda sallayıp 'Ya kazanamadıysam?' diye karşılık verdi. Levent tekrar 'Hadi ama sevineceksin.' diyince gözlerini açtı ve yıllardır hayali olan üniversiteyi, istediği bölümü kazandığını gördü. O an kendinden beklenmeyen bir şekilde sevinç kahkahaları atmaya başladı ve birden Levent'in boynuna sarıldı. Sevinçten ne yaptığını biliyor gibi gözükmüyordu. Levent de kollarını ona doladı. Sonra Aslı 'Pardon, birden sevinçle oldu. Kızları aramam gerek.' diyip kollarını çekti ve güle güle odasına gitti. İşte olmuştu, kazanmıştı. Hayallerine bir adım daha yaklaşmıştı. İçe kapanık karakteri yüzünden üniversite hayatı onu biraz korkutsa da biliyordu ki hiçbir şey hayallerinden daha önemli değildi. Hayatın arkadaşları dışında Aslı'yı sınayacak bir şeyi kalmamıştı.
Levent tercih sonucuna baktıktan kısa bir süre sonra Aslı'yı tekrar tebrik edip çıkacağını haber vermişti. Bunun üzerine kutlama yemeği yapmak için eksikleri almaya markete gitti. Geri geldiğinde rahat bir şeyler giydi ve önce mantı hamurunu yoğurdu. Mantı yapmayı yurttaki Yeter teyzeden öğrenmişlerdi. Bir gün oturup beraber mantı sıkmışlardı. O günün özlemi bile Aslı'nın canını sıkmaya yetmedi. Yalnız bir pazı mantıyı yapmak bile tek kişi olunca zordu. Mantıları buzdolabının alt kısmına yerleştirdi ve internetten tarifini geçen hafta bulduğu irmik helvasını yaptı. Acemi olduğu için fazla bir performans beklenemezdi ama dondurmayla servis yapmanın bunu telafi edeceğini düşündü. Mantı pişerken bol baharatlı, tereyağlı, salçalı sosunu da hazırladı ve acaba o beğenir mi diye düşündü. Yemek yapmayı bilse de buraya taşınmadan önce hiç birileri için yemek pişirmemiş, sofra hazırlamamıştı.
Akşamın geç saatleri yaklaşırken Levent hala gelmeyince Aslı yemeğini yedi ve helvasını dondurmayla tabağa koyarken anahtar sesi duyuldu. Ardından Levent mutfağın kapısına gelip 'Merhaba.' dedi. Aslı da 'Merhaba, kutlama için mantı sıkmıştım ve helva da yaptım. Sen gelmeyince yedim ama istersen ısıtıp yi-...' derken Levent'in arkasından bir kadın da içeri girmişti. 'Aa şey merhaba.' dedi Aslı. Gülümsemesi yüzünde donmuştu. İçeri giren mini etekli, askılı bluzlu makyajlı kadın içinde mantı bulunan tencereye şöyle bir bakış attı. 'Merhaba ben Elif. Levent'in ev arkadaşının kız olduğunu duyunca daha farklı beklemiştim, sen biraz küçük görünüyorsun. Domestik bir yapın var anladığım kadarıyla.' Bunları derken laf sokmaya çalışır gibi değildi, daha çok gördüğünü anlatır gibiydi. Aslı da sinirlense de tepki vermedi; kızılacak büyük bir şey değildi sonuçta. 'Tanıştığıma memnun oldum, size afiyet olsun.' dedi Aslı ve bir şey demelerine kalmadan hemen kendisini odasına attı. Levent'in kız arkadaşı olduğunu da, bu akşam geleceğini de bilmiyordu.
Levent ve Elif kendilerine sadece birer tatlı alıp salona gittiler. Tatlı bitince sohbet ederlerken Elif baş başa olmalarından mutluydu ama Levent 'İzninle bir Aslı'ya haber vereyim, belki o da bize katılmak ister.' dedi. Elif bu geceyi baş başa geçirmek istiyordu: 'Bence boşver, katılmak isteseydi kendisi de gelebilirdi. Dışarı çıkalım mı?' Levent de üstelemeyip kabul etti. Elif yeni açılan bir kulüpten bahsedince taksiyle oraya gittiler.
İçeride coşkulu bir kalabalık vardı, herkes dans ediyor, şarkıya eşlik ediyorlardı. Levent ve Elif de birer martini alıp bar taburesinde sohbete başladılar. Elif tuvalete gidince sarı kısa saçlı bir kadın Levent'in yanına gelip 'Tek misin?' diye sordu. Levent olumsuz yanıt verince uzaklaştı. Genç adam yakışıklılığı, uzun boyu ve vücuduyla dikkat çekiyordu. Tuvaletten döndüğünde sarışın bir kızın Levent'in yanından uzaklaştığını görünce Elif, Levent'e 'Sosyalleşiyorsun bakıyorum.' diye takıldı, dans etmeyi teklif edince de Levent dans edemediğini söyleyip reddetti. Elif de ayağa kalkıp Levent'in önünde dans etmeye başladı. Elif çok çekici bir kızdı ve yaptığı dansla daha da ateşli bir görüntü oluşturmuştu ama Levent ilgisini tamamen Elif'te toplayamıyordu. Çünkü kaçıncıyı içtiğini bilmediği martininin de etkisiyle aklı sürekli Aslı'ya gidiyordu. Evde onu tek bırakmıştı, ya başına bir şey gelirse diye düşündü ama birçok gece geç gitmişti ve Aslı'ya hiçbir şey olmamıştı. Gece daha da geçleşmeden Levent, Elif'ten izin isteyerek kalktı ve eve gideceğini, isterse ona da eve kadar eşlik edebileceğini söyledi. Elif çok bozuldu ama belli etmemeye çalışarak 'Sorun yok, ben giderim az sonra. Görüşürüz!' diyip Levent'i dudağından minicik öperek gönderdi.
Levent eve geldiğinde tüm ışıklar kapalıydı ama geçen hafta aldıkları televizyonun sesi geliyordu. Yavaşça salona girdiğinde Aslı'nın televizyon izlerken uyuyakaldığını gördü. Köşemde oturup bacaklarını uzatmış ama kafası koltuğun tepesine doğru geriye düşmüştü. Levent, Aslı'nın göğsünün üstünde birleştirdiği ellerinden kumandayı yavaşça alıp televizyonu kapattı. Aslı'nın yanına oturup birkaç saniye masum yüzüne baktı. Sonra ayağa kalkıp genç kızı başından ve bacaklarından kavrayıp kucağına aldı. Aslı yavaşça gözlerini açtı, uykusu derin olmadığı için uyanmıştı. Önce karşısında Levent'i görünce şaşırdı ve nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Levent durumu 'Uyuyakalmıştın, odana götürüyordum.' diyerek özetledi. Aslı 'Niye kucağına aldı ki, uyandırsaydı.' diye düşünse de çok uykulu olduğundan dile getirmedi. Levent gözlerini kızın gözlerinden alamasa da odadan içeri girdi. Yavaşça yatağına bırakırken yüzleri çok yakındı, genç adam ellerini başından ve bacaklarından çekti ama kafasını ondan uzaklaştırmamıştı. Aslı uykulu gözleriyle genç adama bakarken Levent birden dudaklarını kızın dudaklarına değdirdi.
Merhaba, okuyucu sayısının arttığını gördükçe çok mutlu oluyorum. Lütfen görüşlerinizi yorum olarak veya mesaj yoluyla belirtin ve oy verin. Okuyan herkese teşekkürler. 930 kelime olan bölümüm sizlerle! İyi okumalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE
Teen Fictionİki insan arasında hangi şartta olursa olsun kaderden daha uzak bir mesafe olamaz. Çünkü kader, insanın yürümek zorunda olduğu en uzun yoldur. Hayata gelen her insan iyi ve kötüyü öğrenir. Yaşadığımız hayatlar karakterimizi biçimlendirirken en büyük...