Aslı, Levent ve Elif evden çıktıktan sonra salona geçip televizyonu açtı. Levent'le aralarında fazla bir samimiyet yoktu, sadece günlük konulardan konuşuyorlar ve hayatları hakkında bilgileri fazla değildi ama yine de bu akşam bir kutlama yapabileceklerini düşünmüştü. Tek yapacakları her akşam olduğu gibi yemek yemek ve minik bir sohbetti ama Aslı bugün fazladan özenmişti. Genç adam eve kız arkadaşıyla beraber gelince de Aslı üzülmüştü. Televizyonu açıp bir yarışma programı izlemeye başladı ama ara sıra aklına o ikisinin ne yaptıkları geliyordu. Sonunda onları aklından atmak için camı açıp biraz hava aldı, sonra mutfağa gidip kendine atıştırmalık koydu. Tekrar televizyonun karşısına geçip çerez yedi ve arkadaşlarıyla mesajlaştı. Zaman geçtikçe gece gelip çöküyordu ama Aslı biraz daha televizyon izlemek istedi. Uyandığında kendini Levent'in kucağında bulunca koltukta uyuyakaldığını anladı. Genç adamın onu kucağına alması tuhaf hissettirse de bir şey demedi.
Levent, genç kızı yatağına bırakırken ellerini çekmişti ama kafasını çekmemişti. Yüzü Aslı'nın yüzüne çok yakındı ve birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlardı. Tam o anda Levent dudaklarını kızın dolgun pembe dudaklarına götürdü. Alkollüydü ve alkollü olduğunu Aslı da hissetmişti. Alkol almış olmasa bunu yapmaya cesaret edemezdi, yapmazdı da. Dudaklarını tüy gibi dokundurdu ve öpmek için harekete geçmedi. 'Neden yanımda Elif varken seni düşünüyorum?' dedi genç kızın dudaklarına doğru. Hala dudakları birbirine değerken Aslı birkaç saniye afallamanın ardından elini genç adamın göğsüne koydu ve çekilmesini sağladı. Kendisi de yatakta oturur vaziyete gelip hızlanan nefesini düzene soktu ve ayağa kalkıp Levent'in karşısına dikildi. 'Kız arkadaşın var senin ya, nasıl yaparsın? Onu geçtim sen benim neyimsin ki benim kimseye vermediğimi izinsizce alıyorsun? Alkollüsün ve bu olay hiç yaşanmamış gibi davranacağım. Zaten birkaç ay sonra başka eve geçeceğim, o zamana dek hareketlerine dikkat etmen gerekiyor.'
'Kimseye vermediğin şey ilk öpücüğün mü? Onu senden ben mi aldım şimdi, öpücük bile sayılmaz Aslı, sen de biliyorsun.' bunları söylerken kısık sesle ve yuvarlayarak konuşuyordu.
'Şansını zorluyorsun Levent gerçekten. Takıldığının bu olmasına da diyecek bir şeyim yok. Lütfen yaşanmamış sayalım. Odana gitsen iyi olur.'
Levent odasına gitti ve bu gece hakkında uzunca düşünmeye başladı, Aslı'yı öpmekle boşlukta bulunmuştu; bir yolunu bulup özür dilemeliydi.
Sabah Levent erkenden kalktı, Aslı'nın gönlünü nasıl alacağını biliyordu. Gece düşünmüş ve ne yapacağını bulmuştu. Küçük bir kahvaltı hazırladı ve Aslı da sofraya gelince yemeye başladılar. Kahvaltı boyunca hiçbir şey konuşmadılar ve Aslı sofradan kalkarken genç adamın yüzüne bakmadan kısık sesle bir 'Eline sağlık.' dedi. 'Dur hemen gitme. Bir plan hazırladım bugün için. Dışarı çıkalım diyorum.' dedi Levent.
'Levent gerek yok bence, sağ ol ben odamda dinleneceğim.'
'Hemen öyle karar verme, zaten bir gün sadece. İyi gelecek dışarı çıkmak inan bana.' diyince Aslı isteksizce kabul etti. Belki dışarı çıkmak iyi gelirdi, evde arkadaşları olmadan çok sıkılmıştı, henüz alışamamıştı. Aslı önce duşa gireceğini söyleyip Levent'in yanından ayrıldı. Duşunu alıp bu sefer yanında getirdiği kayık yaka bluzunu ve kotunu banyoda giyinip saçını kuruttu. Levent de o sırada bir tişört bir pantolon giymiş salonda bekliyordu. Aslı salon kapısına gelip 'Ben hazırım, çıkabiliriz.' dedi.
Evden çıkıp yürümeye başladıklarında hala tek kelime konuşmuyorlardı. Levent genç kıza sormadan ikisine de büfeden birer dondurma aldı. Aslı teşekkür etti ve yürümeye devam ettiler. Yürüdükçe genç kızın henüz kaydını yaptırmadığı üniversiteye yaklaşıyorlardı. Az sonra Levent telefonunu çıkarp birisini aradı ve yerlerini tarif etti. Genç bir kızın onlara doğru yürüdüğünü gördüklerinde üniversitenin önündelerdi. Gelen kızın Mert'in sevgilisi Bade olduğunu anımsadı Aslı. Levent'e sorduğu 'Neden buraya geldik?' sorularına Bade gelince cevap aldı. 'Bade de Mert de ben de burada son sınıfız, biliyorsun zaten. Bugün sana okulu gezdireceğiz ve belki istersen kaydını da yaptırırsın. Kayıtlar dün başladı bildiğin üzere. Hadi okulu gezdirelim sana.' dedi Levent.
Üniversiteyi gezmeye önce Aslı'nın eğitim göreceği yerden başladılar. Bade ve Levent fakülte hakkında bildiklerini anlatırken Aslı'nın yüzünde güller açıyordu. Henüz üniversiteler açılmamışken okulu görüp tanımak avantajdı ve bu jestleri için Bade ve Levent'e minnettardı. Okulun her yerini gezmişlerdi; kafeterya, kapalı olimpik yüzme havuzu, sınıflar, amfiler... Aslı gelmişken kaydını da yaptırmak istediği için çok uzun bir süre geçmişti. En son bahçede oturup üçü beraber sohbet ettiler. Bade, Mert'ten bahsederken hep gözlerinin içi gülüyordu. Mezun olunca evleneceklerdi, geçtiğimiz mart nişanlanmışlardı. Mert ve Levent bu yıl mezun olsalar da Bade bu yıl son sınıfa geçmişti. Beraber okulun dışına çıkıp vedalaştılar. Aslı 'Teşekkür ederim bugün için. Çok iyi oldu okulu önceden görmek.' dedi Levent'e ev yönünde birkaç adım atmışken ama Levent kolunu tutup 'O tarafa değil, eve gitmiyoruz.' dedi Aslı merakla bakarken. 'Bir yere daha gideceğiz.'
'Nereye gidiyoruz akşam oldu? Hem acıktım.'
'Yemek yemeye gidiyoruz zaten. Dün yiyemediğimiz kutlama yemeğini yiyeceğiz.'
'Tamam o zaman sen ısmarlıyorsun değil mi?' dedi gülerek Aslı. Geceyi yaşanmamış varsayıyordu. 'Yemekler bugün benden.' dedi Levent de gülerek ve taksi çağırdı.
Taksiden Levent önce inip Aslı'nın kapısını açtı. Aslı da teşekkür edip restorana girdi. Restoranın kapısından girildiği anda şıklığı ve pahalılığı belli oluyordu. Modern sandalyelerin rengi masalarla aynıydı. Her masa birbirinden uzaktı ve aralarında çiçeksiz yeşil bitkiler vardı. Ortam çok şıktı. Çalan klasik müzik de kulağı okşuyordu. Garson eşliğinde masalarına giderken Levent, Aslı'nın sandalyesini çekip yerine oturdu. Aslı 'Bugün çok centilmensiniz beyefendi, alışmayalım sonra.' dedi espriyle ve samimiyetle güldü. Levent de ona gülerek karşılık vermişti. Cam kenarında iki kişilik bir masada karşı karşıya oturuyorlardı. Aslı başta alkol istemediyse de garsonun önerisiyle Levent'le beraber Safarin Chardonnay beyaz şarap ve kremalı makarna istediler. Siparişleri gelinceye kadar Aslı neden Psikoloji okumak istediğini anlattı.
'Çocukluğumdan beri istiyorum. İnsan psikolojisi, davranışları, düşünceleri hep ilgimi çekmiştir. Kendimi bir psikolog olarak düşünmek de hoşuma gitmiyor değil. Farklı insanlar görmek, tanımak ve onlar hakkında tahminlerde bulunmak istiyorum. İşte böyle, enteresan bir cevabı yok yani.'
'Bence senden iyi bir psikolog olacak, asla vazgeçme.' derken siparişleri geldi. Makarnalarını yerken Levent de kaç kardeşi olduğundan, kaç yaşlarında olduklarından, küçüklüğünden bahsetti. 'Hatta bir keresinde Nilüfer daha ilkokuldayken gece formasını giyip annemi uyandırmıştı, sabah olacak kahvaltı yapalım diye. Meğersem sınav telaşından uyuyamamış azıcık uyuyup uyanınca da sabah oldu sanmış. Daha ilkokulda stres olmaya başladı valla. Şimdi görsen lisede, sınav haftası olunca tüm ev diken üstünde oluyor.'
Aslı da Levent de gülüyordu. Yemekleri iyi geçiyordu, ikisi de dün gecenin konusunu hiç açmıyorlardı. Gerçekten kaliteli bir şarap olan Safarin Chardonnay'i Aslı çok beğenmiş olacaktı ki hemen bitirmişti. Akşamın geç saatleri olurken Levent hesabı istedi ve kalktılar. Bu akşamı organize etmek için Elif'i ekmişti. Ayrıca geldikleri bu restoran pahalı bir restoran olduğundan zar zor rezervasyon yaptırmıştı. Aslı'yla taksiyle eve dönerken konuştukları tek şey yemeğin ve şarabın güzelliğiydi. Evin önüne geldiklerinde Aslı anahtarıyla kapıyı açtı ve içeri girdi. Arkasından Levent de girip 'Hem kutlama hem de özür olarak kabul edersin umarım.' dedi. 'Dünü dünde bırakalım. Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Çok duymak istiyorsan affedildin. İyi geceler.' dedi Aslı da ve odasına girer girmez kapıya arkasını verip ellerini göğsüne götürdü. Ne zaman Levent'le baş başa vakit geçirse hep nabzı yükseliyordu. Onun kız arkadaşı vardı ve bu hisler Aslı için tehlikeli ve yeniydi. Henüz ne hissettiğini bilmiyordu.
Yeni bölüm tam 1125 kelime!!! Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, görüşlerinizi belirtmenizden mutluluk duyarım. İyi okumalar!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE
Teen Fictionİki insan arasında hangi şartta olursa olsun kaderden daha uzak bir mesafe olamaz. Çünkü kader, insanın yürümek zorunda olduğu en uzun yoldur. Hayata gelen her insan iyi ve kötüyü öğrenir. Yaşadığımız hayatlar karakterimizi biçimlendirirken en büyük...