Eski Sevgili • 28

23K 1.5K 771
                                    

Ben daha uzun sürer diyordum 60 oy sınırını geçmeniz ama kısa sürdü ya abclsnclsmflsmfl

Bu arada multimedya ve bölüm sonlarına film dizi replikleri bırakmaya karar verdim... Multi'de bu bölümün ilk repliği ↑

İyi okumalar :))

.
.

Sude

Hayatıma her ne kadar yeni insanlar almak zorunda bırakılsam da verdiğim kayıplar çok fazlaydı. Dünyası tek kişiden ibaret olan bir kız çocuğuna tüm dünyayı, şöhreti, parayı vermişlerdi ama o çocuğu geri verememişlerdi.

Ün ve bu kadar zenginliğin içinde nasıl mutluluğu bulamadın diye soranlar vardı belki. "Neden tek bir kişi için sana sunulanların hepsini geri ittin?"

Mutluluğu siz bulamazsınız. Mutluluk insanın ihtiyaç duyduğu bir temennidir, ve kimse mutluluğu bulamaz. Mutluluk, kalbinizde kilitli kapılar ardında saklanır ve onu hak edecek kişiyi siz seçersiniz. Yanlış bir seçimse eğer, en başta süren mutluluğunuz kısa ömürlüdür. Fakat doğru kişiyi seçerseniz sizin mutluluğunuz onun kalbinde, onun mutluluğu sizin kalbinizde yer bulur, nefes alır.

Ben mutluluğumu ona vermiştim. Kaan'dan öylece koparılıp götürülürken, ona verdiğim mutluluğum onda esir kalmıştı. Mutluluğum ona bağlıydı ve ben ikisini de bir daha bulamadım.

Bu yüzden şöhret ve zenginlik beni hiçbir zaman memnun edemedi.

İlk gelen Kaan, Yiğit ve Anıl'dı. Aslı ile sürekli kavga ediyor gibi gözükseler de ona değer verdikleri belliydi. Anıl'ın suratı bembeyazdı, Yiğit'in şapkası kafasında değildi ve stresten kendi saçlarına zarar verdiği belli bir şekilde karmakarışıktı. Kaan ise sadece susuyordu. Neler olduğunu anlatırken sadece bizi dinlemiş yine sesini çıkarmamıştı, ama hastanenin onu boğduğunu görebiliyordum. Hastane duvarları, acı çeken birkaç hastanın çığlığı andıran sesleri, etrafta koşuşturan çalışanlar ve ağlayan insanlar... Kaan hastanelere katlanamıyordu, etrafta sesler arttıkça içine kapandığını görebiliyordum.

Hatice ise belki de en çok etkilenen kişiydi. Geldiğinde çöktüğü duvarın dibinden kalkmamış, sadece etrafı izleyerek çıkacak olan herhangi bir doktor veya hemşireden haber beklemişti. Olanlardan dolayı kendini suçladığının farkındaydım, iki ucu boklu değnek gibiydi ama kafasında dönüp dolanan 'Araya girmeseydim daha iyi olur muydu?' düşüncesini görebiliyordum.  Üstündeki gömlek ve pantolon kana bulanmıştı, eve gitmeyi teklif etsem de istememişti. Bende aklıma kimse gelmeyince kıyafetlerini değiştirmesi için Poyraz'ı aramıştım. Benim dolabımdan birkaç parça alıp getirecekti.

Aslı'nın açık sarı renginde dalgalı saçları vardı. Buz gibi bakan gözleri, kalkık bir burnu ve sivri yapılı çenesi... Babasına benziyordu. Bunu o uzun boylu, dik başlı ve her an herkese meydan okuyabilecek bakışlara sahip olan adam göründüğünde anlamıştım. Aslı'yı tanıyan herkes anlayabilirdi bu adamın babası olduğunu. Normalde en az Aslı kadar güçlü bir adam olduğuna emindim fakat... O tam anlamıyla yıkılmıştı. Gözlerinin içi kıpkırmızıydı, gördüğü herkese kızını sorarak bize doğru yaklaşırken onu hepimiz izliyorduk fakat sadece iki kişinin canı farklı yönden yanmıştı.

Kaan ile o sırada göz göze geldiğimde kısa süre birbirimizde oyalanan gözlerimiz yine birbirini anladı. Bizim hiçbir zaman arkamızdan ağlayıp üzülecek anne ve babamız olmamıştı. Biz öksüz iki küçük çocuktuk.

"Kızıma ne oldu, nerede o?"

Herkes bu sarsıntının etkisiyle kendi köşesine dağılmış ve normalden kopmuşken yine ayakta kalan bendim. Hiç kimse bir babaya "Kızını şerefsizin biri taciz ediyordu, biz onu kurtarmaya çalışırken aynı şerefsiz yüzünden kafasını kaldırım taşına vurdu ve şanslıysak o kadar kaybettiği kandan sonra yaşayacak." diyemezdi. Bunu yine ben üstlendim.

ESKİ SEVGİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin