İyi okumalar :)
.
.
Mevsimlerin duyguları var derlerdi. Her mevsim kendi içinde güzel, kendi içinde hissederdi ama sonbahar bir başkaydı. Sonbahar'ın huzuru vardı, dökülen yapraklarında hüznü vardı, yağmurunda gözyaşı, rüzgarında umut vardı.
Bu iki yetimhane çocuğu için bile böyleydi. Sonbahar o iki çocuğa bile umuttu.
"Ben anlamadım," diye mızmızlandı küçük çocuk. Küçücük dudaklarını büzüp kollarını önünde bağlamıştı ama inadı gördüklerinden dolayı parıldayan mavilerine engel değildi.
"Yine neyi anlamadın?" Küçük kız kaşlarını çatarak kızgınlıkla ona baktı. Onları alabilmek için neler yapmıştı ama önündeki çocuk huysuzluk yapıyordu. Ne olurdu sanki bir kere de soru sormasaydı?
"Ama Asya," dedi çocuk gözlerini kocaman açarak, "burada bize bu kadar çok çikolatalı süt vermezler ki!"
Kız pes ederek omuzlarını düşürdü. Bilmiş bir tavırla omuzlarını silkti ve sinsi bir sırıtma ile arkalarındaki eski binayı gösterdi.
"Biliyorsun, teyzem yetimhanenin müdür yardımcısı. Ona biraz huysuzlandım ve zor da olsa dört tanecik çikolatalı süt kaptım."
Ama karşılığında bir hafta bana çikolatalı süt vermeyecekmiş, demedi kız oğlana.
Ardından tatlı gülümsemesiyle kocaman mavi gözlerini parlattı. "Yoksa o sümüklü Nebahat bize asla vermezdi bunları."
Kızın söylemesiyle ikisi de kahkahalarla güldü. Nebahat yetimhane müdürüydü, çocuklara bağırıp görevlilere yemek yetmeyince çocukların yemeklerinden kısardı. Kaan ve Asya onu birkaç gün önce odasında yalnız otururken görmüşlerdi. Asıl şaşırdıkları nokta bu değildi, koskoca kırk yaşında kadın çocuklar yaptığında kızıp cezalar verirken kendisini burnunu karıştırıyorken bulmuşlardı. Evet, kırk yaşındaki kadın burnunu karıştırıyordu! Henüz altıncı yaşlarını yeni doldurmuşlardı ve bu olay onlar için fazlasıyla komikti. Nebahat'ın onları fark edip, "Küçük sıçanlar, çıkın buradan!" diye bağırması bile onları etkilememiş bol bol gülmüşlerdi. Sonunda gülmekten gözlerinden yaş geldiğinde sakinleştiler.
O zamanlar sadece mutluluktan ağlarlardı.
"Eee, hazır mısın?" diye sordu kız heyecanla. Çocuk kocaman gülümsedi ve ellerini çırptı, alnına düşen kumral saçlarını elinin tersiyle itekledi ve karşısındaki kızı hevesle dinledi.
"Pipetlerimiz hazır, kutuların hepsini de açtım, ikimize de iki tane çikolatalı süt düşecek! İkisini de önce bitiren kazanır olur mu?"
"Yuh! İkisini de içecek miyiz? Çok fazla değil mi?"
Kız kaşlarını şakacıktan çatarak çocuğun bu saflığına güldü. "Ne sandın akıllım, o yüzden yarışıyoruz." dedi.
"İyi peki." diye mırıldandı çocuk, kocaman gözlerle imkansız gibi iki küçük kutu çikolatalı sütüne bakarken.
İkisi de ellerine birer kutu sütlerini aldı ve heyecanla birbirlerinin gözlerine baktılar. Sırayla saydılar.
"Biir."
"ikii"
"Üç!"
Aynı anda içmeye başladılar. Hızlı hızlı pipetten sütlerini içtiler. Hiçbir çocuk görmesin diye arka bahçeyi seçmişlerdi ve zaten o an kimse umurlarında değildi. Küçük kız kutunun bittiğini gösteren sesleri duyduğunda pipetinden yavaşça ayrıldı. İkinci kutusuna geçerken önde olmanın sevinci ile kafasını kaldırarak Emre'ye bakmak istedi. Ama şaşırıp kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESKİ SEVGİLİ
Humor* Bir yeni mesajınız var * @x.sude_x : Antika gibi çocuksun maşallah @x.sude_x: Seni bıraktığımda sümüklü bir şeydin, amcalara pipini gösteriyordun. @x.sude_x : Hatta ona buna göstermeye nasıl alışmışsan bana da göstermeye çalışmıştın. Kasa sağlam d...