1' Yakalanma Sorunsalı

6.8K 366 166
                                    

Vincent Van Gogh - Girl in the Woods (1882)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Vincent Van Gogh - Girl in the Woods (1882)

"Bol para için bile olsa o özgürlüğünü satamazdı."

-Victor Hugo, Sefiller.









"Burası bir savaş meydanı dostum, karşındakine acıdığın an ölürsün."

İfadesiz bakışlarım yerde oturan ikili arasında gidip gelirken, kucağımdaki kaseye elimi daldırıp avuç dolusu cipsi ağzıma götürdüm. Arkada asla izlenmeyen fakat sürekli açık olan televizyondan reklam sesleri yükseliyor ve konsolun önünde bağdaş kurarak oturan iki arkadaşım birbirine karşı üstünlük davası güdüyordu. Kirpiklerimi yavaşça kırpıştırıyor, sanki bunu ne kadar ağır yaparsam zaman da o kadar yavaşlayacak gibi hissediyordum ve hayır, özel güçlerimin olması için uğraşmam şu anki ortamdan daha tuhaf sayılmıyordu.

"Görüyorum ki göz kapaklarınız can çekişiyor." dedi Jackson sonuna kadar ayırdığı gözleriyle karşısındaki bedene biraz daha yaklaşırken. "Eğer onları dinlendirmek isterseniz olası bir barış anlaşmasına hazır olduğumu belirtmek isterim."

Yağlı parmaklarımla göğsümü kaşıdığım sırada Hyejin omuzlarını dikleştirmiş, Jackson'ın gösterdiği hayali beyaz bayrağı alarak tırnakları arasında parçalamıştı. Birazdan dişlerini çıkaracağını bildiğimden artık içinde cips kalmayan kaseyi karnımın üzerine koyup daha rahat bir pozisyon alarak, "Ben bütün paramı Hyejin'e yatırıyorum, elveda Jack." dedim.

"Hiç boşuna uğraşma kahpe," Hyejin bir avucunu dizine yaslamış, diğerini de kaybettiğine emin olduğum dostum Jack'in ensesine atarak kendine çekmişti. Savaş davulları tokmaklandığında hevesle ellerimi birkaç kez çırptım ve tek başıma oynadığım kumarı kazanmanın sevinciyle bütün dişlerim gözükecek şekilde sırıttım. "Akşam yemeğini yüce İsa gelse dahi ben yapmayacağım."

Jackson uzun süre gözlerinin açık kalması nedeniyle neredeyse ağlamaya başlayıp "Büyük konuşuyorsun." dediğinde, Hyejin tehditkar bakışlarını ona dikmiş ve cevap vermesine fırsat kalmadan karşı tarafın gözünü kırmasını havaya zıplayarak kutlamıştı. Kaybettiği için kendini yere atarak bağıran Jackson'a üzülmüştüm çünkü galip olan bir Hyejin'den daha mendebur olan bir şey varsa o da göz kırpmama yarışında galip olan bir Hyejin'di. Yavaş adımlarla, bir oyuncu edasıyla düşman kuvvetlerin yanına gittiğinde ayağını Jackson'ın karnına bastırdı ve bir elini beline yerleştirerek diğerini havaya kaldırdı. "Kaybedeceğin yarışlara girme annecim." dedi sahte bir şekilde suratını asarak. "Sonra çok ağlıyorsun, üzülüyorum."

Bir süre numarasını devam ettirerek heykel gibi durmasının ardından kahkaha atarak yanıma zıpladığında ona gurur duyan bakışlar atmış ve bir beşlik çakmıştım. Kaybetmenin mağrur acısını üzerinden atamayan Jackson halının üzerinden mutlu yüzlerimizi izliyor, muhtemelen aklından bu cezadan nasıl kurtulacağını geçiriyordu. Her ne planlıyorsa bu imkansızdı çünkü bu akşam herkes evde yemek yemek istiyordu ve eğer aç kalırsak hep birlikte ona Hyejin'in zaferinden daha büyük acılar çektirebilirdik, karnı doymamış üç insan azmanı herif ve çok uzun tırnakları olan bir mutant birleşirse dünyayı bile ele geçirebilirdi.

Fırçalar, satırlar ve biraz da yıldızlar  , taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin