Paul Delaroche - The Execution of Lady Jane Grey (1833)
Artık bırakılmaktan yapılma bir adam sayılırım,
Böğrümde kambur çocuklardan bir payanda.
-Kan Kalesi, İsmet Özel."Yaşamım boyunca geçirdiğim, hayatımın en sevdiğim dönemi üniversite yıllarımdır. Hatta ara sıra özlemini çekiyorum." dedikten sonra gözünün önüne düşen saçların karıştırmış ve gözlerini tekrar bana çıkarmıştı. "Cidden her yönden istediğim gibi geçirdiğim yıllardı, özellikle sonlarına doğru fikirlerimde ve dünyaya bakış açımda büyük bir genişlemeyi fark etmiştim. Hem özgürleşip hem de kendini kısıtlamanın verdiği o heyecandan eksiltmeden iliklerime kadar yaşadım, bir kuş gibi hissetsem de arada etrafımı çevreleyen kafesin varlığı beni ilginç bir şekilde tatmin ediyordu."
Anlatış tarzından belli olan hasreti bende o zamanlardaki halini görme isteği uyandırdığında şu anki olduğu adamdan ne kadar farklı olabileceğini kafamda tartıyordum. Geride bıraktığı her sene için kendinde de farklılaşan özellikler illaki vardı ancak asıl ilgimi çeken düşünceleri olgunlaşmamış toy Kim Taehyung'la karşılaşıp daha yeni yetme haliyle zihninde yeşeren dipsiz kuyulara şahit olmaktı. Şu an karşısında oturup muhabbet ettiğim adamın şimdiki hayallerinin hepsinin doğuş yerini anlattığı anılardan sonra ölesiye merak ediyor, yaklaşık 30 yaşındaki Kim Taehyung'un artık olmak üzere olan düşlerinin verdiği heyecan dalgaları yetmezmiş gibi genç bir delikanlıyken dahi aklının içinde hangi fırtınaları yetiştirdiği konusunda didik didik etmeden geçmek istemiyordum.
"Açıkçası," diyerek sözü aldığımda onu tanımadan önce dahi zihnimi bulandıran bir soruyu kelimelere taşıdım. "Üniversiteyi haddinden fazla okuduğunuz söyleniyor, yani yaşıtlarınız mezun olmuşken siz hala sınıf atlamaya çalışıyormuşsunuz."
Bunun bir iftira olduğunu söylemesini bekliyorken ciddi anlamda büyük bir kahkaha atarak, "Söylenti değil o," dedi. "Gerçekten de 4 yıllık üniversiteyi neredeyse 7 yılda bitirdim."
Hala sönmeyen gülüşüne eşlik ederek, "Neden böyle bir şey yaptınız peki?" demiş ve anlam veremeyen bakışlarımı üzerinden çekmemiştim. Kendimce aldığım notlara bir yenisi yerleştiğinde bir madde daha ekledim hayali büyük beyaz kağıdıma.
Not iki, tuhaf davranışlar silsilesi asla Kim Taehyung'un peşini bırakmıyordu ve şimdilik hayatının bazı kısımlarına ışık tuttuğu kadarıyla bile afallamadan edemiyordum. Koskoca bedeni 'Bunu da yapmış olamazsın?' cümleleriyle doluyken değişik bir adam olduğu yadsınamazdı.
"Üniversite hayatıma olan sevgimi çok hafife alıyorsun Jungkook." diyerek kurnazca tek kaşını kaldırdı. "Eğitmenlerle daha fazla vakit geçirmek, kendimi biraz bile olsa geliştirebilmek için geç bitirdim okulu. Kopamadım öğrencilikten."
Geri çekilip uzaktan halimize baktığımda, anki eski bir dostmuşuz gibi şakalar yapıyor, mimiklerini tamamen doğallıktan yana kullanıyor ve tüm bu sade haliyle istemsiz bir güven duygusunu kalbime aşılıyor olduğunu görüyordum. İlk başlarda yaşadığım gerginlikten en ufak bir eser dahi yoktu, bütün çekinme duygumu onunla birlikte zaman geçirmenin ve bunun yanı sıra onun kim olduğunu anlamaya başlamanın verdiği yakınlık duygusu öncesinde hareketlerimin önüne geçen utancımı tamamiyle ortadan kaldırıyordu. Aramızda oluşmaya başlayan bu bağı hala tam olarak adlandıramasam da bir eğitmen ve öğrenciden çok farklıydık, yeri geliyor bir arkadaş misali günlük hayattan sohbet ediyor ve gülüşüyorduk; yeri geliyor gidecek kimse bulamadığımda yanına koşacak kadar onu yakınımda görüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırçalar, satırlar ve biraz da yıldızlar , taekook
أدب الهواةJeon Jungkook sergilere kaçak girmeyi kendine meslek edinmiş bir görsel sanatlar öğrencisiydi, ta ki son girdiği serginin sahibi olan Kim Taehyung onu yakalayana kadar.