Edward Munch - Kıskançlık, ikinci versiyon (1896)
Halkın en büyük güce sahip olduğu devletten başka hiçbir devlette özgürlüğün yeri yoktur - özgürlükten daha tatlı hiçbir şey olamaz, fakat özgürlük herkes için eşit değilse özgürlük değildir.
-Devlet üzerine, Cicero."Hyung seni yere sermem sekiz dakikamı almaz bu arada." dedikten sonra kol kaslarını sıyırdığı tişörtünün el verdiği kadarıyla Namjoon hyunga şovunu yapmıştı. "Görüyor musun şunları? Ana kuzusu değiliz biz de."
Seokjin hyung menüye göz gezdirirken Namjoon hyunga delikanlılık yapma peşinde olan Hoseok'a kısa bir bakış atmış, "Keşke ana kuzusu olsaydın Hoseok." demişti. "En azından çizgi film karakterleriyle dolu pijamalarının bir anlamı olurdu."
Hoseok gururla omuzlarını dikleştirdi. "Öyle de mert adamım işte."
Hyejin masaya yasladığı dirseğinden güç alarak başını avuç içine yerleştirdi. "Hoseok'u vurabilecek kimse yok mu?" demiş ve bıkkınca iç geçirmişti. "Hayatımdan üç seneyi vaad ediyorum."
Yoongi hyung Hoseok'u şöyle bir süzüp, "Düşünülebilir." demişti. "Yaşamayı seven biriyim."
Bu laf üzerine Hoseok'un omuzları belirgin bir şekilde düşmüş, tatlı sayılabilecek bir huysuzlukla, "Şu paçozun üç yılı sana yetmez Yoongi." demişti. Bu tepki beklemediğim kadar samimiyet içerdiğinde kaşlarımı kaldırarak Jimin hyung ile göz göze geldim. Onda da benzer bir şaşkınlığı görmek Yoongi hyungun saman altından hiç bilmediğimiz suları yürüttüğünün kanıtıydı. "Benimle sinemaya gitmeyi kabul edersen sana hayatımın sonuna kadar olan yıllarımı garanti edebilirim."
Cümlesi ve imasıyla masa anlamsız bir sessizliğe sürüklenmiş, bu sessizlik Taehyung'un menüyü kapatarak masanın ortasına doğru gelişigüzel atmasıyla dağılmış, "Hakkını yemeyeceğim, fena teklifti." demişti. "Yoongi hyungun alarmları çalıyordur şimdi."
Yoongi hyungun Hoseok'un üzerinden ayırmadığı gözleri ışık hızında Taehyung'a çevrildiğinde, "Arayıştasın bakıyorum." dedi ve uyarıcı bir şekilde gülümsedi. "Belanı arıyorsun."
Taehyung keyifle arkasına yaslandı. "Cevap versene Hoseok'a." dedi geri adım atmadan. "Bu kadar bekletmek senin gibi bir centilmene yakışıyor mu?"
Yan yana olmalarından faydalanarak Yoongi hyung herkesin de gayet açıkça görebileceği şekilde elini uzatarak Hoseok'un bacaklarına koymuş, gözlerini Taehyung'dan çekmeden, "Jungkook," demişti. Ben o esnada gülmemek için dudaklarımı büzmüşken Hoseok'un yandan sırıtan yüzüne odaklanmıştım. "Senin çakma picassoya sahip çıkmazsan gece bitmeden tek ısırıkta yerim ve ben hiçbir zaman şakacı bir adam olmadım."
Tehditkar duran ifadesi gözlerimle buluştuğunda, "Nasıl istersen, hyung." dedim. "Aşıkların arasına girmesine sonuna dek engel olacağım. Sen kuruna devam edebilirsin, o iş bende."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırçalar, satırlar ve biraz da yıldızlar , taekook
FanficJeon Jungkook sergilere kaçak girmeyi kendine meslek edinmiş bir görsel sanatlar öğrencisiydi, ta ki son girdiği serginin sahibi olan Kim Taehyung onu yakalayana kadar.