12' Boyalara Bulanmış Dudaklar

1.1K 123 169
                                    

Lasar Segall - A família enferma (1920)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Lasar Segall - A família enferma (1920)

Bu sebepten dolayıdır ki her sanat eseri herkesin ilgisini çekmez, kendi sanatçısını kendi şairini arar insanlar.
-Waldo Sen Neden Burada Değilsin, İsmet Özel.







"Ne yani?" diyerek bıkkın bir sesle inanamazcasına sordum. "Günlerce birlikte romantik dakikalar geçirdiniz ve sen, yılların lisanslı pezevengi Jackson, çocuğu kendine aşık edemedin mi?"

Ağlamaklı bir haykırışla karşılık verdiğinde, sesinin yüksekliğinden dolayı telefonu biraz uzaklaştırmış ve sabit bakışlarımla yürüdüğüm kaldırımdaki insanlara göz değdirmiştim. "Çok uğraştım!" dediğinde salya sümük ağladığına görmesem de emindim. "Eros şahit olsun ki, sandığından daha çok uğraştım. Ama çocuk bir türlü yan gözle bakmıyor bana. Çocuğu olsam ancak bu kadar masum bir sevgiyle yaklaşır."

Boğazımı temizleyerek zaten tamamıyla batırmış olduğu aşk hayatını kurtarmak adına birkaç cümle toparladım. "İyi tarafından bakmak lazım." dediğimde diğer taraftan birkaç hışırtı yükseldi. Muhtemelen yaptığı yanlış hamlelerden her geçen saniye daha da pişman oluyor, yetersiz oranda fayda sağlayan konuşmalarım da bu pişmanlığı körüklüyordu. "Ortada bir sevgi var fakat aşka dönüşmesi biraz zaman alacağa benziyor." dedim, ardından kendi kendime mırıldandım. "Yalnızca birkaç ay daha."

"Ne yapacağımı bilmiyorum," diyerek ciddi birkaç yakınma bıraktı. Ses tonuna bakılırsa köşeye sıkışmış ve gideceği yolu bulamıyor haldeydi. Bu hoşuma gitmemişti. "O kadar babacan yaklaşıyor ki, aşık olmasa da evcil hayvanı olarak sahiplensin diyorum artık."

Yandan bir sırıtışla söylediklerine belli belirsiz güldüm. Daha fazla depresif olarak aşk acısı çekmeyi göze alamadığından, konuşmalarını bir yerde şakaya çeviriyordu. Çünkü Jackson'ın melankolik halleri hiç çekilmez oluyordu ve dahası, yemek yemeyi dahi bırakarak kendini dünyanın tamamen dışına itiyordu. Anlayacağınız, kendini bedenine hapsedip hüzünlü aşk şarkılarıyla Jaebum ile ilgili bitmez tükenmez hayaller kuruyordu. Bu risk, oynamak isteyeceğim türden bir kumar değildi.

"Evdekilere anlattın mı bunları?" diyerek uzun zamandır lafını etmediğim bir konuyu ortaya attım. Bensiz ne yaptıklarını, gitmemin ardından abartılmaması gereken bir olay olsa da daha fazla büyütüp büyütmediklerini merak ediyordum. Ve bu merakımın odak noktasında da Hyejin vardı çünkü eğer söylediği sözlerden vicdan azabı çekiyorsa bunu mutlaka birine anlatırdı. Altından kalkamayacağı laflar ettikten sonra onun sorumluluğunu alacak kadar cesaretli miydi, yoksa geride kalarak ilk adımı benden mi bekliyordu? İşte asıl düğümlü olan nokta tam da burasıydı. "Hoseok'un bu konularda ne kadar tecrübeli olduğunu biliyorsun. Onun verdiği tüyoları yerine getirdiğin zaman çocuğun sana aşık olmaması için hiçbir sebep kalmayacak. Güven bana."

Fırçalar, satırlar ve biraz da yıldızlar  , taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin