Jean-Francolis Millet - Oedipus Taken Down From the Tree (1939)
Istırap kesilmemiş kellede olur
Kesilmişinde değil
Öç alamazsın.
-Asuri şiiri, Asaf Halet Çelebi.Kendimi bildim bileli, daha sokakta arkadaşlarıyla top koşturan bir çocukken bile planlara ve düzenlemelere müthiş bir şekilde takıntılı bir yapım vardı.
Bir gün öncesinden ertesi günü en ince ayrıntısına değin kafamda planlıyor, zihnimde ince ince işlediğim ufak çaplı operasyonları ardı ardına dizerek tamamen öngörülebilir bir yarın ortaya çıkarıyordum. Yarına duyduğum heyecan bu planlara rağmen hala yerini koruyordu fakat kontrol manyağı olduğum bu konuyu, bir heyecanın uğruna satacak değildim. Ben her şeyi avucumda ve benim istediğim şekilde bulmak isterdim.
Bir oyun düzenlenecekse bunun kurucusu olmak benim harcımdı, bir şey parçalanarak yerle bir edilecekse tıpkı düzenlenmesi gibi bu da bana ait olmalıydı. Beni bir bütünün parçası haline getirmek isteyen herkes, olduğum süre boyunca patron olmama boyun eğmeli ve benim sınırlarımda üstünlük taslamamalıydı.
Bütün bunlar Jeon Jungkook kurallarından yalnızca biriydi, çakalı ve meleğiyle bir arada yaşadığımız bu hilekar dünyada kendi duruşunu bozmadan hayatta kalmanın yolu buradan geçiyordu. Bu noktada bencilleşmeyi bir suç olarak görmüyor, herkesin olduğu gibi benim de prensiplerimin olduğunu ve eğer benimle aynı yolda yürünmek isteniyorsa bunların koşulsuz kabul edilmesi gerektiğini söylüyordum.
Bakıldığında sunduğum denklem çok basitti. Arzularını gerçekleştirmenin yolu benim parmaklarımdan geçiyorsa öncelik benim arzularımdı, aksini şu güne dek kabul etmemiştim.
Fakat kadere bakın ki, bu denli büyük konuşmam ve belki de bu kaidelerimin yıkılması gerektiği dolayısıyla gecenin bir yarısı Kim Taehyung ile tanışmış, kendimde kanun dediğim ne varsa tatlı dili ve sivri zekasıyla hepsinin içine sızmıştı.
Beni bana düşman etmeden kendini tahtıma atamıştı ve işin ilginç yanı da şuydu ki, beni yerimden etmesinden zerre kadar rahatsız değildim.
Yeni efendinin kendisi olmasını kabullenmiş olmam koşulsuz sayılmazdı, zira dünyasını benim ayaklarımın altına serdikten sonra benimkine göz dikmişti. İkimiz arasındaki şaşmaz adaleti istediğimi biliyordu, buna dikkat ederek elimdekileri kucağına alıyor ve küstah bir tebessümle bak şimdi senin olana sahibim diyip benim ona ve onun sahip olduklarına olan ilgimi artırıyordu.
Hırslı biri olduğumun pekala farkındaydı; gözümü bile isteye ve bir saniye tereddüt etmeden karartıyor, yaptıklarım sayesinde keyiflenmekten kaçınmıyordu.
Beni diğerlerinden ayrı bir kefeye koysa da benimle restleşmekten delicesine zevk alıyordu. O beni ne kadar tanıyorsa aynı tanıdıklık bende de mevcuttu ve attığı adımdan en ufak fikrinin nereye çıktığına dair bütün yeşermelerin anlamını biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırçalar, satırlar ve biraz da yıldızlar , taekook
Fiksi PenggemarJeon Jungkook sergilere kaçak girmeyi kendine meslek edinmiş bir görsel sanatlar öğrencisiydi, ta ki son girdiği serginin sahibi olan Kim Taehyung onu yakalayana kadar.