25' Bir Sözcük Bin Dudak Sızısı

950 88 54
                                    

Giovanni Paolo Panini - Roman capriccio: The Pantheon and Other Monuments (1735)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Giovanni Paolo Panini - Roman capriccio: The Pantheon and Other Monuments (1735)

Çoktan beridir unuttuğum bir ürperme beni sarıyor; insanlığın bütün acıları beni yakalıyor!
-Faust, Goethe.






"Al, iç şunu."

Koltuklara bedenini bir çuval misali bırakarak kafasını duvara yaslamış ve gözlerini kapatmış beden kendisine seslenildiğini anlayarak gözlerini aralamış, uzatılan su ve ilacı görürken yerinde doğrularak abisinin elinden kendi avucuna almıştı.

"Sağ ol." diyerek kuru bir şekilde mırıldanmış, bu yavan fısıltı onun yanındaki bedenin kulaklarına dolduğundaysa endişeyle derin bir nefes almıştı.

Aldığı telefonla hastaneye geldiğinde yaralı ve baygın bir şekilde denk geldiği Jungkook ile ilk şok dalgasını yaşamış, ardından elleri kanlı bir şekilde koridorun ortasında bulduğu kardeşiyle ikinci darbeyi yemişti.

Bu görüntüye şahit olduğunda ilk olarak aklına gelen senaryolar ise gerçeğini mumla aratacak derecede kötüydü ve hangisinin gerçek olup olmadığına kardeşini o halde gördüğü an karar verememişti.

Taehyung tek yudumla birlikte ilacı boğazından gönderdikten sonra gözlerini tavana dikerek bir nevi transa geçti, gözünde canlananlardan kaçmak için bir saniye dahi göz kırpmamaya razıydı çünkü göz kapaklarını her örttüğünde o siyah perdede Vincent'ının baygın hali canlanıyor, kalbine saplanan ağrının önüne geçemiyordu.

Her zaman pamukların arasında narin parmaklarla sevgiye buladığı kişiyi kanlar içinde ve kendinden geçmiş bir halde görmek, şimdiye değin gördüğü kabusların hiçbirine benzemiyor, adeta bambaşka bir şahsi cehennem haline evriliyordu.

Burnunu ince bir sızı ele geçirip de gözleri hafiften yanmaya başladığında dudaklarını ısırdı.

Jungkook'u hasta yatağından kaldırmak için elinde avucunda ne varsa, hatta sahip olmadıkları da dahil olmak üzere, her şeyini feda etmeye hazırdı.

Onun acıyla kavrulduğu her saniye için kendi hayatından bir şeyler feda etmesi gerekse bunu ikinci defa düşünmeden yapacağını biliyor, bu farkındalık onu bambaşka düşüncelere yönlendirse de oturduğu koltuktan bu fikirlerle bir yere varamayacağını kabulleniyordu.

Onun birkaç saat önce yaşanmış olsa da göz altına yansıyan morluklarını ve soluk beyaz tenini eski canlı haline kavuşturmak istiyor, bedenine kanlı bir şekilde hatırasını bırakan her yarayı sihirli bir hamleyle silmeyi arzuluyordu ancak biliyordu ki, şimdilik doktorlardan medet ummaktan başka çaresi yoktu.

Bu defa iyileştirici etkisi olduğuna inandığı sözcüklerin ve bir öpücüğün Jungkook'u ayağa kaldırmayı gücü yetmezdi, Taehyung bunun farkında olmaktansa toprağın altında solucanların besin kaynağı olmayı tercih ederdi.

Fırçalar, satırlar ve biraz da yıldızlar  , taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin