5' Ben Kimim, Sen Kimsin?

1.4K 158 64
                                    

Vincent Van Gogh - Almond Blossom (1890)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Vincent Van Gogh - Almond Blossom (1890)

"Fin Du globe," dedi ev sahibesi.
"Ah, keşke dünyanın sonu olsaydı..." dedi Dorian iç çekerek. "Hayat büyük bir hayal kırıklığı."

-Dorian Gray'in Portresi, Oscar Wild.










"Nasıl yani?" dediğinde elindeki üzümlü kekten bir lokma daha ısırdı. "Klasik müzik dinlemiyor musun?"

Parmaklarım arasında tuttuğum papatya çayından yudumlamadan önce, "Bir nevi," dedim. Çayın sıcaklığı içerisinde aromasını veren bitkilerle beraber vücuduma tarif edemediğim bir rahatlığı yaymış ve ses tonum da bu rahatlığın getirisi olarak alçalmıştı. "Sadece metal müzik dinlemekten daha az hoşuma gidiyor. Bebeklerin uyumak için ninni yerine süpürge sesi dinlemesi gibi."

Ağzındaki lokmayı çiğnerken bir yandan söylediklerime kafa sallıyor diğer yandan çoraplarını çıkararak çıplak bırakmış olduğu ayaklarını tahta zemine sürtüyordu. Yaklaşık yarım saattir orta büyüklükteki odanın ortasına oturmuş, beş çayı yiyecekleri eşliğinde öylesine konulardan konuşuyorduk. Muhabbet ne ara buraya gelmişti bilmiyorum ama keyif aldığımı söylemeden geçemezdim. Kim Taehyung'un diğer günlere kıyasla daha az resmi olan halleri tuhaf bir şekilde hoşuma gitmiş, her gün karşılaştığım farklı bir yönü bana karakteri hakkında birsürü farklı tat deneyimlememe neden olmuştu.

"Sevmek zorunda değilsin tabi." diyerek beni destekledi. "Ama görünüşte o tipte bir insan olduğun sanılıyor. Yani biraz daha sessiz sakin müziklerin adamı gibi duruyorsun, piyanoyu bateriye değişeceğin hiç aklıma gelmezdi doğrusu."

"Herkes öyle söyler," dediğimde omuz silkmiş ve alışkın olduğum bir tavır olduğunu belli etmiştim. "Dış görünüşümle karakterim pek uyuşmuyor. Dışarıdan daha durgun gözüksem de aslında kişiliğim bunun tam tersi, yakın arkadaşlarım böyle söyler."

Gerçekten de öyleydi. Bu durum onları bazen şaşırtsa da Hyejin çoğu zaman karakterim ve fiziksel özelliklerimin birbirine bu denli tezat oluşuna bipolar bir manyak olduğumu söyleyerek tepki gösterirdi. Ama her defasında onu elimi sallayarak geçiştirir ve söylediklerinin gram umurumda olmadığını ifade ederdim. Zıt yönlerin hepsini barındıran biri olmam onların suçu olmadığı gibi benim de değildi ve sırf bu yüzden bunun üzerine saatlerce düşünüp kafa yormak yerine ben böyleyim deyip işin içinden sıyrılıyordum.

"Arkadaşlarından daha önce hiç bahsetmedin." diyerek merak tohumlarını ektiği bakışlarını bana çevirdi. "Nasıl bir çevreye sahip olduğunu öğrenmek istiyorum."

Sözü bittiğinde gözlerimi ondan alarak odanın içerisinde gezdirdim ve ona verecek bir cevap aradım. Ne diyebilirdim ki? Tek tük arkadaşım vardı ve zaten bunların hepsiyle aynı evde yaşıyordum. Arkadaşlarımla tanışma hikayem oldukça doğaçlama gelişmiş ve hiçbirini bir kritere göre seçmemiştim. Zamanın birinde tesadüfen karşılaşıp sonra da takip edemediğim kadar kısa bir sürede yakınlaşmıştık. Saatler boyu eğlenerek bilinmeyen sokakları karış karış gezip gece de birbirimize sığınan tiplerdik, fazla sırrı olan bir ilişkimiz yoktu.

Fırçalar, satırlar ve biraz da yıldızlar  , taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin