23

5K 467 1.4K
                                    

"İki kişi için iki bilet." Gişedeki kadın gülümseyerek biletleri Louis ve Harry'ye uzattı. "Küçük okyanusun tadını çıkarın. İyi gezmeler."

Biletleri ceplerine sıkıştırıp yürümeye başladıklarında Harry ne kadar rahat ve mutluysa, Louis bir o kadar heyecanlıydı. Tam yanında yürüyen bir takım kaptanı varken kalbi sıkışıyor gibi hissediyordu ama aynı zamanda ilk kez akvaryuma geldiği için de mutluydu.

Girdikleri yer, gerçekten de gişedeki görevli kadının dediği gibi küçük bir okyanusun duvarlara sıkışmış hali gibiydi. Etraf karanlıktı ama loş ışıklar ve camlardan yansıyan su sayesinde görüş alanları daha iyi açılıyordu.

"Daha önce buraya gelmiş miydin?"

Harry'nin sorusuyla gözlüğünü düzeltip başını sağa sola salladı. "Gelmedim."

"Daha güzel kısımları da var, bak." Duvarın içine yapışmış gibi bir fanusu andıran camı gösterdiğinde, Louis heyecanla o tarafa koşup cama dokundu. Dudaklarından kaçışan buhar camın yüzeyinde silik bir is bırakırken, şaşkınlıkla açılan gözleri suyun parıltısıyla ışıldıyordu.

"Çok güzel," diye fısıldadı deniz kestanelerine dokunabilecekmiş gibi. Harry ise Louis'nin yüzünü incelemekle meşguldü, yüzü, okyanusun derinlerinden yüzeye tırmanmış eşsiz bir mücevher gibiydi.

"Hmm... Evet, gerçekten güzel."

"Dikenli gibi. Acı verici görünüyor." Kaşları ortada birleşti. "Ayağıma batmasını istemezdim."

"O zaman dua edelim de öyle bir şey olmasın."

Louis ona kıkırdadığında Harry de hafifçe sırıttı. Alıngan biri olmadığına sevinmişti, bununla ilgili eski sevgililerinde hoşuna gidecek tecrübeler yaşamamıştı.

Ardından Louis etrafa bakınıp vatoz bölümünü keşfettiğinde aynı iri gözlerle o kısma ilerleyip yere doğru çöktü. Dalga dalga suyun dibinde yüzen vatozlar, cama yapışıp sırıtıyormuş gibi duran vatozu umursamadan süzülürken Louis gülüşüne engel olamadı.

"Şuna bak." Parmağını camdaki vatoza vurup Harry'ye baktı. "Spor salonunda beni izlerken sen."

Louis kahkaha atmaya başladığında Harry gözlerini devirmiş ama yine de gülüşüne engel olamamıştı. O eğleniyorsa kendisi de eğlenirdi, Louis mutluysa o da mutluydu ve dudaklarındaki o tebessümü görebilmek, gözlerindeki ışıltıyı izleyebilmek için her şeyi yapardı.

Louis, kendi okyanusunu keşfetmiş gibi camdan cama koşuyor, Harry de bir eli cebinde, diğeri telefondayken onu gizlice çekiyordu. Zaten ortam karanlıktı, flaşı da açamayacaktı ama mavi suyun önünde Louis'nin gölgesinin gözükmesi bile onu memnun ediyordu.

"Siz sevgili misiniz?"

Louis, yöneltilen soruyla şaşkınca camdan bakışlarını çekip yanlarında duran iki kıza baktı. On yedi yaşındaki iki kız onlara kıkırdarken, Harry sonunda ondan bakışlarını çekmesi gerektiğini anlayıp kızlara döndü.

"Ne?" dedi Louis nefesini tutarak. "Bu-bu da nereden çıktı ya?" Tedirgince gözlüğünü düzeltmeye çalışırken Harry sırıtarak boştaki elini onun omzuna sardı.

"Evet, öyle. Bir durum mu vardı kızlar?"

İki kız çığlık atmamak için yerlerinde titreşim moduna geçerken Louis Harry'ye öfke dolu bir bakış attı. Omzundaki elini tutup arkaya doğru iterken burnundan soluyordu. "Salak salak konuşmasana!"

Kızlar bir an için şaşkınca onlara döndüğünde Louis biraz daha utangaç hissetmişti, ama onun aksine Harry hâlâ sırıtmaya devam ediyordu. "Siz kusuruna bakmayın hanımlar, biraz utangaçtır da, ondan böyle yapıyor."

Angry Mascot | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin