61

3.5K 357 1.7K
                                    

Louis, elindeki orta boylu kraft çantayla koridorda ilerlerken, kalbinin göğüs kafesinin her iki yanından sıkıştırıldığını hissediyordu.

Aşk ilişkilerinde kalp kırıklığından ve Harry'le yaşadığı güzel anılardan başka çok fazla tecrübesi yoktu. Ergenlik çağına giren veya henüz erişmemiş olan insanların bile bu konularda ne yapacaklarını bildiklerini düşünüyordu, fakat kendisi bu işlere o kadar yabancıydı ki...

Gerçekten kötü bir şey yaptığını hissediyordu, emin değildi ama ona bu konularda akıl verebilen birileri de yoktu. Niall zaten bunu öğrendiğinden beri Harry'ye kızgındı, ondan fikir almak da pek işe yaramış sayılmazdı. Myles ise buna karışmayacağını söylemişti. Bu yüzden mantığıyla hareket etmeye çalışmaktan başka çaresi yoktu. Her zaman olması gerektiği gibi, hislerini ortaya atmaması gerektiğini düşünüyordu.

Koridorda Liam'ı gördü. Adımlarını hızlandırıp yanına geldiğinde genç oğlan yarı buruk bir halde gülümsedi. "Selam Lou, nasılsın?"

"İyiyim. Sanırım."

"İyi görünmüyorsun." Endişeyle yüzünü inceledi. "Uykusuz kalmış gibi görünüyorsun Louis."

Sınavlardan önce, sınav haftasında veya sonrasında doğru dürüst uyuyamıştı. İki gecedir de gece geç saatlerde ancak uyuyabiliyordu, aklı sürekli Harry'deydi.

Titrek ve zorlu bir nefes çektikten sonra boğazını temizledi. Elindeki çantayı ona uzatıp gülümsemeye çalışıyordu. "Şey... Bunlar Harry'ye ait. Ona verir misin?"

"Sen neden vermiyorsun?" Louis cevapsız bıraktığında kaşlarını çatıp çantayı aldı ve hafifçe aralayıp içine baktı. Bordo renkli hırkayı görünce tekrar ona döndü. "Bu hırkasını uzun zamandır giymiyordu. Liseye başladığından beri en sevdiği hırka, gözü gibi bakardı," diye güldü.

Louis, içinde bir şeylerin paramparça olduğunu düşündü. Gerçi artık neyin paramparça olabileceğini bile bilmiyordu.

"Artık giyebilir."

Oradan ayrılmak üzereyken Liam'ın eli bileğini yakaladı ve onu kendine çevirdi. Louis zorlukla nefes alarak ona baktı. "Louis, konuşursanız halledebilirsiniz."

"Denedim." Omuz silkti. "Ama ben affedilemeyecek kadar çok şerefsizce bir hareket yaptım." Liam bu dediğiyle şaşırdığında öylesine bir gülümseme takındı. "Harry bunu hak etmemişti. O haklı. Ondan özür diledim, umarım beni affeder ama- hepsi bu kadar. Sadece küs olmak istemiyorum. Kimseyle."

Liam onun ironi yaptığını anlamıştı ama yine de açıklama yapmak ve kendisini iyi hissetmesini istedi.

"Hayır. Harry'ye söylemeden gitmedin, ona zaten haber vermiştin sen. Harry kıskandığı ve kendi durumundan baktığı için izin vermedi. Fakat sen kandırılmış olduğunu bilmeden Charles'ın -eski sevgilin olduğu için değil, bir insanın- zarar göreceğini düşünerek rahat hissedememiştin, bu durumda senin yaptığın kötü bir şey değildi." Omzunu sıktı. "Senin yerinde olsaydım ben de aynısını yapardım."

Louis ağlayabilirdi.

Ama yapmadı. Bunun yerine dişlerini sıkıp çenesini hafifçe kaldırdı ve başını sallamaya çalıştı. "Teşekkür ederim," diye fısıldadı.

Liam iç çekerek elindekini tekrar Louis'nin eline tutuşturdu. Louis ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken, "Öylece kaçmak yok," dedi.

"Ama-"

"Off, kendimi Missingsound'ın klişelerinden birinde hissediyorum!" Louis anlamazca kendine bakarken, "Delinin teki, boşver," diye güldü. "Hadi, gidiyorsun."

Angry Mascot | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin