46

4.3K 372 821
                                    

"İşte siparişleriniz." Garson, Harry ve Louis'nin yemeklerini ufak daire şeklindeki ahşap masaya bırakıp gülümsedi. "Başka bir ihtiyacınız olursa seslenebilirsiniz, afiyet olsun."

Louis gülümseyerek teşekkür edip çatalını eline aldı, iştahla bütün yiyeceklere bakındı. Harry'le okul antrenmanından çıktıktan sonra haftalık harçlıklarını birleştirip yemek yemeye gelmişler, her şeyi ortaya koymuşlardı.

"Hepsi leziz görünüyor. Hangisinden başlamalıyım bilmiyorum."

"Bence tavuk soteyi denemelisin, buranınki efsane bir şey."

Harry kaşığını makarna salatasına daldırıp koca bir lokma aldıktan sonra mmladı. Louis de Harry'nin önerisine uyup bir kaşık aldığında kendinden geçmişti. Sabah kahvaltısını sekizde yapıp, antrenman boyunca sadece su içtikleri için fazlasıyla acıkmışlardı.

Hava kararmak üzereydi. Ufuk çizgisinde son kez beliren masmavi gökyüzü, yerini arkasından gelen karanlık bulutlara bırakıyordu. Kar bu hafta tutmuştu, her yer bembeyazdı, kaldırımlar ise gerçekten kaygandı. Louis soğuktan pek hoşlanmazdı ama soğuk havalara aşık olmadığı söylenemezdi.

Tam o sırada Harry'nin durgun oluşu çarptı gözüne. Çatalını bırakıp elini tuttuğunda irkilmiş, şaşkın gözleriyle Louis'ye bakıyordu. "Harry... İyi misin? Maçın yapılacağı okula gittiğinizden beri çok sık dalgın görünür oldun."

Derin bir nefes alıp bardağına uzandı, ılık suyundan bir yudum içti. "Aslına bakarsan haklısın," diye mırıldandı bardağını bırakarak. "Durgunum çünkü bazı şeyler kafamı kurcalayıp duruyor."

"Nedir o?"

"Takım... Kendilerini son iki haftadır fazlasıyla saldılar. Her şey onlara çok basit görünüyor ama karşı takımı Koç'la izlemeye gittiğimde bu maçın o kadar da kolay geçmeyeceğini anladım. Laf da dinlemiyorlar, mecburen cezaya başvuruyorum."

"Ceza mı?"

"Geçen hafta okulda antrenman yapmaya gideceğimiz zaman hiçbiri bunu umursamadı. Ben de onlara ceza olarak mekik ve şınav verdim, çünkü istediğim vakitte gelmemişlerdi. Şimdi ise bir haftadır bana bu konu yüzünden kırgınlar, şaka yaptığımı falan düşünmüşler. İşi iyice salmalarından korkuyorum."

Louis, onun böylesine kırgın olduğunu asla tahmin edememişti. Elini tutup biraz daha ona yaklaştı ve Harry'nin gözlerindeki o kırgınlığı daha net görür oldu.

"Bunun bir yolu olmalı. Bu maçın okulunuz ve sizin için ne kadar değerli olduğunu onlara göstermelisin."

"Ama bu nasıl olacak ki? Bir haftadır yüzüme doğru dürüst baktıkları bile yok."

"Sen onların takım kaptanı olduğun kadar dostlarısın da, bu cezayı umursamamaları dostluğunuzdan kaynaklı olabilir. Ama bu demek değildir ki ne onlar, ne de sen haklısın. Sadece biraz alttan almayı deneyebilirsin."

"Nasıl yapmalıyım bunu?"

"Anladığım kadarıyla benimle konuştuğun gibi onlarla herhangi bir motive konuşması yapmamışsın. Eminim ki içten içe yapıyoruz ama ne olacak sanki ya da yapıyoruz bu işi, kazanırız diye düşünenler bile vardır. Onlara değer verdiğini, bu maçın hem takım için, hem okul için önemli olacağını anlatmalısın. Hepsi basketbolu seviyor ve bu işi gerçekten biliyorlar, ayrıca çok da iyi oynuyorlar. Fakat bana söylediklerini sadece Koç ve bana anlatmak yerine takımınla da paylaşmalısın."

Harry'nin düşüncelere daldığını fark edince gülümsedi. "Emin ol hiçbir şey kötü sonuçlanmayacak. Hatta motivsayonlarını artırmak için kamp yapılacağını bile söyleyebilirsin. Böylece keyifleri de yenilenmiş olur."

Angry Mascot | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin