66

4.2K 339 936
                                    

Louis, patili eli arasındaki parmakları kavrayıp onu kendi ekseninde döndürdü, diğer koluna doğru yatırdı. Genç kız ayı başlıklı Louis'nin yanağına ufak bir öpücük kondurdu. Louis başını kaldırıp boştaki eliyle şakağına dokunurken, kolundaki kız başını sanki seyirci varmış gibi boşluğa çevirerek, dudaklarını kapatıp kıkırdadı.

"Efsane!"

Amigo takımı ıslık çalıp alkış tutarken Louis ve kolundaki kız toparlanarak beşlik çaktılar. Wild Bear ve amigo takımından Rebecca müzik eşliğinde dans edecekti, bunun provası yapılıyordu.

Bu sırada tüm provayı küçük amfide izleyen Harry ve takımı, Arthur'un dirseğini Harry'nin omzuna yaslamasıyla ona döndü. "Bakıyorum da kıskanmıyoruz? Hayret!"

Harry keyifle, arkasında oturan Liam'ın bacaklarına yaslandı ve kollarını birleştirdi. Salonun karşısında prova için çalışan amigo takımındaki tek bir kişiye bakıyordu. Hâlâ barışmış olduklarını arkadaşlarına söylememişti.

"Yok yok, bu işte bir şey var," dedi Enes ayakta dikilirken. Ellerini beline yerleştirip, burnunu kırıştırarak gözlerini kıstı. Sanki miyopmuş gibi Harry'nin yüzüne eğiliyordu. "Ulan dişlerini görüyorum senin, otuz iki tane. Bak, diptekileri bile görüyorum he."

Takımdakiler kahkaha atarken, Harry sırıtmaya devam ederek Enes'i suratından itti. "Mutluyum herhalde oğlum, olsun o kadar."

"Gözde bana baktığında ben de böyleyim." Enes söylenip surat asınca Zayn ensesine vurdu.

"Neye borçlusun mutluluğunu?" Liam orta parmağını baş parmağına sabitleyip orta parmağını sertçe onun kafasına geçirdi. Harry yüz buruştururken güldü. "Ama bak bu kez sebep lazım bize, annenin kurabiye yapışını falan bahane edeceksen..."

Harry omuz silkti. Tam o sırada Koç salona girerek takımı toplamaya başlamıştı. Herkes oyuna daldığında basketbol topunu yakalama savaşı başlamıştı bile.

Louis, başlığını çıkarıp kenara koydu. Terden sırılsıklam olmuştu. Yavaşça amfiye oturup kenara koyduğu gözlüğünü taktı. Tam o anda Harry'nin görüntüsü netleşti, dudaklarına ufak bir gülümseme yerleşti. Harry topu kapıyor, yeterince uzun boylu değilmiş gibi kalabalığın arasından hızlıca sıyrılıyordu. Saçları sırılsıklam olmuş, alnına yapışmıştı ve âni hareketinde uçlarından ter sıçrıyordu.

Potanın önüne gelince kendisini engelleyen arkadaşı önünde durup, parmak ucunda yükselerek sağ eliyle topu fırlattı. Potada dönen top fileden süzülünce Louis heyecanla patilerini çırpıp ellerini birleştirdi. Harry göz ucuyla kendisine bakıp yamuk bir gülümseme ve ufak bir göz kırpış verirken kalbi öyle hızlandı ki, nefesini tuttuğunda Harry yeniden maça dönmüştü bile.

Barışmış olduklarının ertesi günü, Louis kolları arasında olduğu Harry'le uyanmayı ilk üç saniye boyunca anlamamıştı. Saat öğlen olmak üzereydi ve Louis, bir haftadır alamadığı uykusunu alabildiği ve hatta dinç hissettiği için gülümsemişti. İlk başta ailesine haber veremediği için panik yapsa da Bayan Styles eve geldiğinde ve onları uyurken gördüğünde Bayan Tomlinson'un numarasını aldığından Louis'nin evlerinde kaldığı haberini vermiş, Bayan Tomlinson'u ikna etmiş ve Louis'yi uyandırmamıştı. Her hatırladığında utanıyordu fakat umursadığı tek şey Harry'le oluşuydu.

Myles yanına oturduğunda arkadaşına su uzattı, böylece Louis de düşüncelerinden uzaklaşmıştı. "Su almayacağım şimdi," dedi. "Önce fermuarımı açar mısın? Çok sıcak."

Myles şişeyi kenera bırakıp Louis'nin sırtındaki fermuara yöneldi. Ara ara takılan fermuarı indirmeyi başarınca, Louis üzerindeki kostümü beline kadar indirdi. İçindeki koyu yeşil tişört neredeyse sırılsıklamdı ve dili damağı kurumuştu, yanındaki şişeyi alıp içmeye başladı.

Angry Mascot | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin