37

4.7K 415 1.2K
                                    

"Sorun ne biliyor musun, Martin'in koca kafası ne istiyorsa yapman!"

Louis, iki yanında yürüyen Niall ve Myles'la koridoru adımlarken, göğsünde Martin'in kitaplarını tutuyordu. Niall'ın dediklerine sadece göz devirmekle yetindi. Ödevleri yapmayı neden kabul ettiğini bilseler ağızlarını açamayacaklarını, hatta büyük bir vicdan azabı çekeceklerini bildiği için sessiz duruyordu.

"Bunun sonunu ben iyi görmüyorum," dedi Myles. "Ödevlerini yaptırıp duruyor, ya seneye peki? Aynı şekilde devam ederse hiç iyi olmaz ki."

"Ödevleri yapan benim ama laf eden sizsiniz." Louis, dolabının önüne gelince bıkkın bir nefes aldı. "Önemli değil, yapıyorum işte."

Kendine ait kitapları çıkarmaya çalışırken Niall alnına vurmamak için çantasının sapını sıkıca tutmuştu. "Bu senenin başından beri sana takık! Abisinden ayrıldığın için ikisi de sana bunu bilerek yapıyor olmalı."

Louis, dolap kapağını sertçe çarpıp ona döndü. "Biz çıkmadık, Niall. Sadece konuştuk."

"Ve öpüşt-" Louis'nin öfkesinin git gide büyüdüğünü fark ettiğinde teslim olur gibi ellerini kaldırdı. O irileşen gözlere asla karşı koyamıyordu. "Tamam şampiyon, demedim bir şey."

"Deme zaten."

Oradan gitmek için arkalarını döndüğünde, Martin ve iki arkadaşının karşılarına çıkması bir oldu. Louis, Martin'in sırıtan suratına karşılık gözlerini devirirken arkadaşları kaşlarını çatmış, öfkeyle ona bakıyordu.

"Ah, biricik sağ koluma da bakın! Kitaplarımı korumak için onları sıkı sıkı sarıyor!" Martin kitaplarına uzanmak istediğinde Louis onları daha sıkı sarıp hafifçe geri çekildi.

"Veririm, ama bir şey hakkında söz vermen şartıyla."

Martin alayla kaşlarını kaldırıp "Öyle mi..." dedi. "Neymiş?"

"Ben ve arkadaşlarıma yemek ısmarla."

Martin'in kahkahası arkadaşlarını da güldürünce Louis'nin gözleri yeniden devrilmişti. Daha az gürültülü olamazlar mıydı?

"Gerçekten beni güldürdün Tomlinson. Ne diyebilirim ki, bunu yapacağımı cidden düşündün mü?" Louis'nin kolları arasındaki kitaplara hızlıca asılıp çektiğinde, Louis öfkeyle üzerine yürümeye hazırlandı ama Niall ve Myles kollarından tutup buna engel oldu.

"Kendi işini kendin yapmıyorsun, en azından hakkımı verebilirsin gerizekalı!"

"Sen bu işi gönüllü olarak yapmıyor musun?" Sırıttı. "Bu işin karşılığı yok ki!"

"Götün tekisin Martin! O kokuşmuş arkadaşlarını da alıp buradan defolup git."

Martin, kitapları arkadaşlarından birine verip Louis'yi sertçe omzundan itince arkasındaki dolaplara çarptı. Bunun üzerine Niall ve Myles'ın ona bağırması bir olunca, Louis ağzını açıp konuşmaya hazırlandı. Fakat Martin'in arkasında gördüğü beden durmasına ve kendi kitaplarına sarılarak gözlerini irice açmasına neden oldu.

"Bir daha bana küfür edersen seni mahvederim Tomlinson." Martin, omzunda hissettiği elle omuzlarını huysuzca silkeleyip "Şimdi olmaz," diye homurdandı.

"Ama acelem var."

Martin, yabancı sese döndüğünde, karşısında ne Styles'ı, ne de takım arkadaşlarını bekliyordu. Koridordakiler fısıldayarak yanlarından geçiyor, kimisi de durup şaşkınca onlara bakıyordu.

"Styles?" dedi şaşkınca.

"Evet, ben." Martin'in üzerine yürüyüp işaret parmağını sertçe onun omzuna bastırdığında çocuk irkilmişti. "Az önce senin Louis'ye olan yanlış bir davranışını gördüm. Ve bu gerçekten hiç. ama. hiç hoşuma gitmedi."

Angry Mascot | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin