48

3.9K 391 1.1K
                                    

"Hadi Harry, yarım saattir bekliyoruz."

Harry nefes nefese kalmış hâlde, "Ya tamam, biraz daha bekleyin," diye söylendi telefonun diğer ucundan. "Sana olan özlemimden koşuyorum bu soğuk havada."

Louis yağcılık yakması üzerine gülerek başını salladı, sonrasında kaşlarını çattı. "Araban yok muydu? Neden koşuyorsun?"

"Anneme lâzım oldu, teyzeme gitmesi gerektiği için arabayı o aldı."

O görebilecekmiş gibi başını salladı. "Tamam, acele etmene gerek yok, biz bekleriz biraz daha."

Gülümsediğini işitti. "Bak bak, kıyamazmış da bana he..."

"Hemen yumuşayacağımı sanma," dedi ses tonu tam tersini söylerken. "Daha erken çıksaydın böyle olmazdı."

"Tamam ya," diye homurdandı. Bir ara ciğerlerine ilişen soğuk yüzünden öksürdü. "Geliyorum, aç kollarını."

Gülümsedi. "Onlar sana hiç kapalı değil ki..." Harry'nin nefesini tuttuğunu fark edince sırıtarak telefonu kapattı, telefonu kenara koydu.

"Onu gerçekten seviyorsun." İrkildi. Niall konuşana dek onun yanında olduğunu unutmuştu.

Birlikte kütüphaneye gelmişlerdi, iki gün sonra sınav maratonu başlıyordu ve Niall'la sınav haftasına her sene olduğu gibi kütüphaneye geçer, ders çalışırlardı. Bu kez Harry de gelmek istediği için Louis onu kıramamıştı.

"Elbette." Basit bir şeymiş gibi omuz silkti, çünkü ona gerçekten alışmış ve birbirlerinin hayatlarının birer parçası olmuşlardı.

"Telefonu kapattığın halde yarım dakikadır sırıtıp boş ekrana bakıyorsun, yanakların ağrımadı mı?"

Bunu dediğinde ancak sırıttığının yeni farkına varmış, parmaklarını dudaklarında gezdiriyordu. Niall'dan ilk kez utandığını hissetti ama gülümsemesine engel olamadı.

"Farkında bile değildim..." İç çekip ayaklandı. "Neyse, Harry gelene kadar kitaplığı gezeceğim."

"İyi ama o üst sınıfta, sen benle çalışabilirsin ki?"

Omuz silkip kitaplıkların arasında kaybolduğunda, Niall da ardından homurdanıp derse döndü. Myles da gelsin isterdi ama ne yazık ki o, kendileri kadar çalışmaktan hoşlanan bir tip değildi.

Louis de kitapların konularını ve kapaklarını incelemeye başladı. Harry olmadan çalışmak istemediğini fark edebiliyordu ve bu tehlikeliydi. Sanırsa... O olmadan birçok şey yapmak istemiyordu. Mesela puding yaptığında muzlu yapmak ve onu Harry'ye götürmek istiyordu. Ya da bisikletini artık sürmek istemiyordu. Harry'nin sürdüğü bisiklette onun arkasında olmak istiyordu.

Tehlikeli diye düşünüyordu çünkü bu onun kendisini düşünmesine engel oluyordu, fakat bunun da umrunda olmadığını fark ettiğinde ona çok büyük bir sorun gibi görünmedi. Aksine, sanki sıkıcı hayatı bir anda neşeyle dolmuş gibi hissediyordu.

"Louis?"

İrkildi. Elindeki kitap yere düştüğünde hızla eğilip onu almak istedi, fakat karşısındaki beden önce davranıp kitabı almış, ona uzatıyordu. Charles'a bakmadan kitabı çekip onu yerine koydu ve kitapları gezmeyi devam etti.

"Hatırlıyor musun, okul kütüphanesinde tanışmıştık. Sen yine bir kitap arıyordun ve ben de okuldaki kütüphanede görevliydim. Kitabı bulmanda, araştırmanı yapmanda sana yardımcı olmuştum."

Charles o zamanları hatırlayınca gülümsedi, Louis'nin ise kaşları buruşmuş gibi görünüyordu.

"Sana yardım etmek için cesaretimi toparlamaya çalışmam birkaç saniyemi aldı, çünkü seni hiç kaybetmek istememiştim."

Angry Mascot | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin