72

3.6K 302 1K
                                    

"Burada beş yaşındayım. Anaokulunda gösteri yapıyorduk, ben de Tweety olmuştum."

Louis ve Harry, Louis'nin odasındaki ikili koltuğa uzanmış, Louis'nin fotoğraf albümünü inceliyorlardı. Harry'nin ayakları koltuktan taşarken, Louis de ayak tabanlarını koltuk kenarına yaslayıp işaret parmağıyla bir fotoğrafı gösteriyordu. Harry, minik fındığının küçüklük fotoğrafını görünce gülmeden edemedi.

"Yaaa! Küçükken sana baksam Tweety'nin ninesi olmak isterdim!"

"Ne? Neden nine olurdun?"

"Sana daha yakın olayım diye," diyerek dudak büzünce Louis ister istemez kıkırdadı. "Şapşalsın ya."

Louis'nin fotoğraf üzerindeki elini kavrayıp parmak ucuna dudaklarını bastırırken "Ummah!" diye bir ses çıkarıp Louis'nin gülmesine neden oldu. Ona bakıp, "Şapşal ediyorsun beni," dedi.

"Hazzy, beni şımartıp duruyorsun ama!" Dudaklarını onun yanağına bastırınca ikisi de güldü.

"Sen şımartmak istediğim tek kişisin Lou, olsun o kadar." Kollarını Louis'nin etrafına sarıp şakağından öptü. Bu yetmedi, bir de burnunun ucundan öptü. Louis her kıkırdadığında iç geçiriyordu. "Gülmesene Lou'm. Daha çok öpesim geliyor seni."

"Ama huylanıyorum," diye kaşlarını kaldırınca, bu kez çenesine koca bir öpücük kazanıp güldü. Harry geri çekildiğinde uzun uzun seyretti Louis'yi. İnce, kiraz renkli dudaklarına ufak bir tebessüm konarken daha da bastırdı Louis'yi kendine.

"Beni çekip alıyorsun sıkıntılarımdan. Ne güzel bir şeysin var ya..."

Parmak uçlarını onun çene altında gezdirmeye başladı. "İlk zamanki kadar sıkıntılı hissetmiyorsun değil mi?"

"Kötü hissetsem daha ne yapacaksın?"

Uzanıp Harry'nin çenesini öptü. O iri mavi gözler yok muydu? Harry'nin sertçe yutkunmasına neden olmuştu bile. "O zaman daha çok sarılacağım sana."

"Bak işe ya," dedi mahsustan gözlerini irice açarken. "Birden kötü hissetmeye başladım he."

Louis hiç vakit kaybetmeden kollarını onun beline sarıp, daracık koltukta onun göğsüne uzandı. Kulağı altında atan kalbin şiddeti dudaklarına ufak bir tebessüm bahşederken gözleri usulca kapanmıştı bile. Albümün ortalarına düşmesini önemsemediler.

"Sen ve takımına güveniyorum. Öyle güzel oynayacaksınız ki, sonuç ne olursa olsun okulunuzda güzel ve gurur verici bir iz bırakacaksınız."

"Takımım ve Koç için gururluyum. Onlara güveniyorum. Ama ya ben... Babam hâlâ gelecekte basketbol oynamamı istemiyor. Sınava çalışmadığım her an azar yiyorum. Yapamayacağımı düşünüyor. Özgüvenimi o kadar sarsıyor ki kendime inanasım gelmiyor."

Louis kırgın hissetti. Bay Styles'ın oğluna olan sevgisini biliyordu; bir yandan oğlunun geleceği için yaptığı lafları her zaman Harry'den duyardı. Duymak kendini bile sıkıyordu ama sevgilisinin daha çok sıkıldığını bildiğinden, bunları içinde saklamasını istemiyordu. "Daha ne diyor ki?"

"İyi bir iş yapmam gerektiğini, süreklilik gerektiren bir iş dışında başarılı olamayacağım konusunda baskı yapıyor. Yapamasam bile etrafta iş mi yok sanki?" diye homurdanınca, Louis istemeden gülümseyip başını kaldırdı ve çenesini onun göğsüne yasladı. Harry de başını eğip onun yanağını okşamaya başladı.

"Babanın, senin geleceğin için ne kadar kaygılı olduğunu bilmelisin. Lütfen ona kızma, bu maç için seni ne kadar desteklediğini unuttun mu?"

Angry Mascot | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin