65

4K 373 1.3K
                                    

Önceki bölümleri mutlaka okuyun, bu bölümler yüzünden sizi bekletmek istemedim, yine hemen salayım dedim, keyifli okumalar 😙

- - -

Louis, ne kadar yorgun olduğunu bilse de gözüne uyku girmiyordu. Yine ve yine.

Elindeki kitabı kapatıp, kendine doğru çektiği bacaklarının üzerine yerleştirerek bakışlarını hemen yanındaki cama çevirdi. Bardaktan boşalırcasına yağan yağmur camında tatlı sesler çıkartırken, düşünceleri arasında gezindiği için dört sayfasını okuyup hiçbir şey anlamadığı kitabı daha fazla okumama kararı verdi.

Harry'ye birisi pasta mı yapmıştı?
Aralarındaki her şey bu kadar çabuk mu yayılmıştı?
Kız güzel miydi?
Havalı mıydı?
Harry ondan hiç hoşlanmış mıydı?
Eskisi gibi popüler olmak hoşuna gidiyor muydu?

Liam'ın dediklerine inanıyordu ama bir yanı kendi kendine bir şeyler üretiyor, karamsar düşüncelere girmekten kendini alamıyordu. Bu ihtimaller onu kırdı. Üzdü ve en çok da öfkelendirdi.

Tam bu sırada evlerinin önüne gelen tanıdık arabayı fark etti. Bu, Harry'nin arabasından başka hiçbir şey değildi. O kadar heyecanlandı ki apar topar kalkarken neredeyse düşecekti, ama tek ayağı üzerinde sekerek düşmekten kurtuldu ve aceleyle kapıya koştu. Annesi, yanından rüzgar gibi geçen oğluna şaşkınca bakıyordu.

Kapıya geldiğinde eli kapı kolunda bekledi, kalbi öyle çok gürlüyordu ki yağmurun sesini bastırıyordu. Zil çalar çalmaz derin bir nefes alıp ciğerlerine hapsetti ve hızla kapıyı açtı. Karşısında Harry yerine Bayan Styles'ı görünce heyecanı usulca söndü, yerini endişe aldı.

"Bayan Styles?"

Bayan Styles siyah şemsiyeyle kapıda dikiliyordu. "Ah, Louis... Merhaba."

"Merhaba Bayan Styles, iyi misiniz? Evimi bildiğinizi bilmiyordum."

"Hiç sorma... Harry'nin arkadaşı Zayn'in numarası vardı bende. Onu arayıp adresini istedim, o da Niall mı, Neil mi ne, öyle ismi olan birini arayıp aldı adresini. Sana bir türlü ulaşamadığım için bu yönteme başvurdum ne yazık ki... Kusura bakma, ama sana cidden çok ihtiyacım vardı."

"Hiç önemli değil. Ne oldu? Yoksa- yoksa Harry'ye-" Nefesi kesildi, ona bir şey olma ihtimal onu ürkütürken Anne hızla elini sağa sola salladı.

"Çok kötü değil, ama bir haftadır günden güne mahvoluyor sanki. Ben anlamıyorum ki bu çocuğu, depresyona falan girmiş!" İç çekti. "Aranızda bir şey mi var sizin?"

Louis panikle, "Bu-bu da nereden çıktı şimdi?" dedi.

"Harry sürekli senin adında şarkılar dinliyor. Brother Louis adında bir şarkı var, hayır eğlenceli şarkı ama yine ağlıyor! Ben anlamıyorum ki... Aranızda bir problem varsa çözün şunu, gerçekten hastalığında olduğundan daha huysuz ve çekilmez davranıyor!"

"Ne?" Afallamıştı. Okulda Harry'yi izleme fırsatı bulamıyordu, o kadar yorgun oluyordu ki boş bir sınıf bulup dinlenmeye çalışıyor, yine uyuyamıyordu. Harry'nin mesajları ise hep popülerlikle, kendisine pasta yapanı veya diğerlerini anlatmakla doluydu. Böyle bir şeyi hiç beklememişti.

Rüzgar sertçe suratını okşadığında Bayan Styles'ı kapıda bırakmanın iyi olmayacağını fark ederek hafifçe kenara çekildi. "Lütfen biraz içeri gelin Bayan Styles."

Anne şemsiyesini silkeleyip içeriye geçti. Montunu askıya asıp şemsiyeyi kenara bırakırken Jay mutfaktan çıkmış, önlüğüne ellerini silerek şaşkınca ikisine bakıyordu. "Merhaba?" Louis onları kısaca tanıştırdıktan sonra salona ilerlediler. Anne'in yanına oturduğunda kadın çok fazla bıkmış görünüyordu.

Angry Mascot | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin