40

4.8K 435 981
                                    

Oy verip fikirlerinizi bırakmayı unutmayın, ben de mutlu oluyorum o zaman 😍

___

"Teşekkür ederim Bayan Tomlinson." Harry, Jay'in yaptığı sandviç ekmeğini alırken minnetle gülümsedi. Aynısından Louis için de yapmıştı, o da çantasına sıkıştırmaya çalışıyordu.

"Afiyet olsun canım benim, özlettin kendini. Ne zamandır gelmiyorsun!"

"En kısa zamanda daha uzun kalmak için geleceğimden emin olabilirsiniz." Sırıtarak Louis'ye baktığında, Louis de gülüşünü tutmak ister gibi dudağını ısırmış, çantasını kapatmaya çalışıyordu.

"Memnun olurum canım, annenle de tanışmak isterim. Louis'nin arkadaşlarını ve ailelerini tanımak benim için çok önemli, insanların arasındaki bağ ancak böyle gelişir," diye iç çekerken Harry de dudak büzüp başını sallamaya başladı.

"Gerçekten çok haklısınız, Bayan Tomlinson. Babamla da Bay Tomlinson tanışsa hiç fena olmaz. Ya da durun, en iyisi ailelerimiz tanışsın, bizim için de aile bağları çok önemlidir."

Louis kulaklarına kadar kızarırken çantasını omzuna atıp ona sus ve gidelim artık bakışları atıyordu ama Harry, içindeki o kurnaz çocuğu da yanına almış, Louis'yle gizlice dalga geçiyordu. Gerçi pek de dalga geçtiği söylenemezdi, aileler tanışsa n'olurdu yani?

"Bunu duyduğuma gerçekten çok sevindim. En kısa zamanda bir tanışma yemeği ayarlayabiliriz aslında."

"Iıı, evet artık gitsek iyi olacak yoksa geç kalacağız."

Harry'yi kolundan tutup çekiştirdiğinde, "Hoşçakalın Bayan Tomlinson," diye seslenip kapıya ilerledi. Önünde yürüyen oğlana sırıtmadan edemiyordu. "Nasıl, anlaşıyoruz ama değil mi?"

Louis kapıyı açtığında birkaç adım atmıştı ki, karşısında duran bedeni ancak fark ederek duraksadı. Niall, elinde iki adet cips paketiyle duruyor, şaşkın gözlerle bir Louis'ye, bir de Harry'ye bakıyordu.

"Niall?" Louis hayretle ona ilerledi. Niall kendine gelerek, bir adım geri çekilip gözlerini kaçırdı. Utanmıştı, İrlandalı'nın kızaran yanakları bunu açıkça gösteriyordu.

"Servise bugün binmedim. Şey, özür dilerim, birlikte okula gideriz diye düşünmüştüm ve dün olanlar hakkında biraz konuşurduk."

Louis gülümsedi. Arkadaşına asla küs kalamayacağını bilerek kollarını onun boynuna sardı. Niall da ona sarılıp titreyen dudağını ısırdı. İkisi de çabuk öfkelenirdi ama hatalarından ders çıkarmayı da iyi bilirlerdi.

"Aramızda asla kötü bir şey olamaz Niall."

"Ama sana çok çıkıştım..."

Louis, onun titreyen sesini duyunca istemsizce burnunun sızladığını hissetti. "Kes şunu gerizekalı, ağlayacağım yoksa. Bana karşı mı geliyorsun sen?"

Niall başını hızla sallayıp geri çekildi. İkisi de kızarmış gözlerle gülmeye başladıklarında, günün anlam ve öneminin unutulmuş olduğunu hisseden Harry arkadan boğazını temizledi. "O zaman artık okula gidebiliriz beyler, değil mi? Hadi Niall, sen de."

"Ben bisikletle giderim ya, sorun değ-"

"Yoo olmaz öyle, hadi." Harry şoför koltuğuna geçtiğinde, Niall çekinerek de olsa arka koltuğa oturdu. Louis de Niall'ın yanına oturmak üzereyken, Niall, dikiz aynasından Harry'nin hayal kırıklığına uğrayan bakışlarını fark ederek aniden kapıyı kapatıp şaşkın bir Louis'yi dışarda bıraktı.

Angry Mascot | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin