78

3.6K 270 1.2K
                                    

Mezuniyet gününde son sınıflar bir hayli heyecanlıydı. Hepsi diplomalarını almak için sahneye çıkarken ailelerine bakınıyor, rahatlamaya çalışıyorlardı. Harry ise ailesinden daha çok Louis'yi izlediğinden heyecanı çok fazla hissetmemişti. Diploma puanı çok iyi değildi ama çok da umursadığı yoktu. Yıllardır dersle alâkası hiç olmamıştı. Görünüşe göre Harry'den başka hiçbir arkadaşı basketbola ciddi anlamda devam etmek istemiyordu.

Bay ve Bayan Styles ikisinin fotoğrafını çekmek istediğinde, cübbesinin içinde iyice dev gibi görünen Harry, Louis'yi kendine çekerek, onu kollarından sarıp Louis'ye gülümsedi. Louis'nin başında da Harry'nin kepi duruyordu. Harry'nin göğsünde tuttuğu diplomasını Louis de sarmaladı ve elleri birbirine kenetliyken Bayan Styles keyifle onları kadraja aldı.

İkisi de bu fotoğrafı bastırıp birlikte süsledikleri albümlerine yerleştirdiler.

Yıl sonu balosunda ise Zayn, mavi gözlü, sarışın, diş telli ve çok tatlı bir karaktere sahip olan bir kızın kendisini baloya davet etmesiyle şaşırmış, kızın zaten bu senenin başından beri ona âşık olduğu ortaya çıkmıştı. Bu nedenle Gözde'yle baloya gidecek olan Enes için üzülmeye fırsat kalmadan kızın teklifini kabul etmişti.

Yıl sonu balosu beklenildiğinden daha iyi olmuştu. Harry ve Louis, diğer arkadaşlarından bağımsız olmak yerine bir arada olmuş ve balonun keyfini çıkarmışlardı. Zayn ve yeni kız arkadaşı, Gözde ve Enes, Liam ve pek hoş olan kız ve diğerleri iyi anlaşıyordu. Arthur ise baloya yalnız katılmış, teklif ettiği hiçbir kız ona karşılık vermemişti.

"Hadi beyler," diye bağırdı Koç Brown, otobüsten yavaş yavaş inen öğrencilere. El çırparak uzun yolun tutması üzerine midesi bulanan öğrencileri iyice sinir ediyordu. "Biraz acele edin yahu, hava kararmak üzere! Çabuk çalı çırpı toplayın, çadırları kurun. HADİ!"

"Hocam çok haklı olmamakla beraber biraz haklısınız!" Enes, koltukaltları bile dolu olmasına rağmen, dilini dudakları arasına sıkıştırıp apar topar otobüsten inmeye çalıştı. Paytak adımlarla Koç'un peşine takılmış, adamın göz devirmesine neden olmuştu. "Akşam güneşinin keyfi yemekle çıkar. Bunu kaçırmamalıyız. Bakın şimdi mangal yakacağım, mis gibi doyuracağım sizi!"

"Enes boşuna uğraşacaksın. Daha yaşın kaç senin oğlum, ne mangalından bahsediyorsun!"

"Hocam aşk olsun ama! Memlekette bunu baba mesleği olarak yapıyoruz biz. Ciddi söylüyorum parmaklarınızı yiyeceksiniz."

"Şu an kimse aç değil, acıktıysanız bile birkaç şey atıştırıp işe koyulun, mangala ayıracak vakit yok."

"Hocam bu öfkeniz, huysuzluğunuz var ya? Bunlar hep açlıktan işte!" Elindeki poşetleri paldır küldür yere bırakıp mangal kömürünü çıkarmaya çalıştı. "Annem tavukları sosladı zaten, mis gibi kömür yakalım. O kömürün dumanı gözünüze kaçmalı. Asıl siz o zaman bakın, öfkeniz nasıl da yatışıyo'."

Koç Brown "Çattık ya," diye mırıldanıp, elleri belinde ona bakındı. Bir şeyler yapıyordu ama ses çıkarmamaya karar vererek, kolundaki kamp taburesini yanına kurup onu izlemeye başladı.

"Bak Lou," diye fısıldadı Harry. Elinde yuvarlak yapıda bir kılıf tutuyordu. "İkimizin rahatça sığabileceği bir çadır almıştım."

Louis şaşkınca güldü. "Sahi mi? Ya-yani sadece ikimiz mi?"

Harry sırıtarak fermuarı açtı. Kılıfın içinde iki dakikada rahatça açılabilen bir çadır vardı. "Evet, üç gün boyunca sen ve ben..." Ona yandan bir bakış atınca Louis gülmemek için dudaklarını bastırmak zorunda kaldı. "Sabırsızlanıyorum."

Angry Mascot | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin