'Senden son bir şey istiyorum.Bir gece seni evinden alıp deniz kenarına götüreceğim.Boş bulduğumuz bir banka oturacağız .Hazır rüzgar da benden yana eserken kokunu doyasıya derinden çekeceğim içime gözlerimi kapayıp.Sen denizi izlerken ben seni izleyeceğim."Buraya neden geldik?" diye soracaksın biraz umursamazca."Son bir kez daha kokunu çekebilmek,son bir kez daha yanımda olduğunu bilmek için "diyemeyeceğim sana.Sen bilmesende amacımı uyacaksın her dediğime."Acımızı paylaşmaya" diyerek gülümseyeceğim.Bana anlamamışcasına bakacaksın.Tekrar gülümseyeceğim.Sen cebinden bir sigara paketi çıkarıp önce bana uzatacaksın.'Oysa önceden içmediğimi bildiğinden sormazdın' diyemeyeceğim.Gözlerim dolacak ve içinden bir tane çekeceğim."Sevdiğin kız içiyor mu?" diye soracağım sen kendininkini yakarken.Çakmağı bana uzatıp sigarandan bir nefes çekerken seni izleyeceğim.Ağlamamak için kendimi sıkacağım.Dumanı üfledikten sonra başını sallayacaksın.Arkamı sana dönüp elimdeki sigarayı yakacağım.Gözlerimden inatla inmek isteyen bir damlayı hızlaca silip sana bakıp gülümseyeceğim."Ben daha önce hiç içmedim ki " diyemeyeceğim."Daha önce gerek görmedim "diyemeyeceğim.Sanki daha önce içmiş gibi bir nefes çekeceğim.Sen beni izlemeyeceksin bile.Artık konuşmam gerektiğini anlayıp söze başlayacağım."Canın yanıyor mu başkasıyla gördüğünde ?"diye soracağım.Başını denizden bana çevireceksin."Evet "diyip tekrar denize bakıcaksın.Gözlerim dolacak inatla .İçimden "Benimde "diyeceğim ama sen duymayacaksın."Sen bana dair her şeye sağırdın"diyeceğim devamında ama sen bunuda duymayacaksın.Bir nefeste ben çekiceğim yanımda olduğu halde dokunamadığım adama bakarak.Ben sana onu sorucağım ve sen onu bana her zerresi ayrı yakacak kelimelerle anlatacaksın .Bende sana seni anlatacağım ama anlayamayacaksın Sigaramız biticek ve gece bize veda edecek... '
Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya.. En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe! İşte o zaman koca bir yumruk gelir, oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk acıtır canını. Gözleri buğulanır kadının sonra. Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözlerinden; önce bir kaç damla, sonra bir yağmur seli.. Ve kadın ağlar; hem de çok! Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin, giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yara. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla daha çok kadını kadın yapar.Her damla bir derstir.Çoğu insan "ağlama" der bilmezler ki yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. İçlerinde ki zehirdir onları öldüren. Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler , yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Çok ağlayan kadınlar, biçok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur. Bilin ki gerçekleri kabul etmeye daha az hayal kurmaya başlamıştır. Bilin ki artık aşkın olmadığına inanmıştır. Bilin ki sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır.
Çok ağlayan kadınlar , eninde sonunda kendilerine sarılırlar.
Bazı adamlar, korkaktır, incitmekten, dokunmaktan, sevmekten ve sonrasında acı çekmekten korkar. Bazen acaba söylersem, kaybeder miyim korkusu ile başka birisi ile beraber oluşunu seyrederler.
Bazı adamlar, elini kaldırsa anca sevdiği kızın saç tellerine değer elleri. Hayatı boyunca bir kez bile doğru düzgün sevilmemiş olması nedeniyle; en çok onlar sever.
Bazı adamlar o kadar çok sever ki.. Uğruna onlarca sigara, onlarca şarkı ve onlarca kilometre gidilebilir.
Bazı adamlar büyük cüzdanları ile değil, büyük yürekleri ile konuşur. Cebinde eve dönüş parası yoktur; "karnın aç mı, bak doğru söyle" diyebilir.
Bazı adamlar aptaldır; olmayacağını bile bile , başkasıyla olduğunu bile bile genede sevmeye devam edebilir.
Bazı adamlar cesurdur. Normalde kafasını eğerek geçeceği bir ortamdan yanında sırf sen varsın diye, göğsünü gere gere yürüyebilir.
Bazı adamlar kekemedir, bir çok defa denemesine rağmen seni sevdiğini söyleyemeyebilir.
Bazı adamlar çok kıskançtır, biraz da komik; seni en komik anında bile kıskanabilir.
Bazı adamlar biraz babana benzer.
Biraz da annene.
Eve geç kalma, o elbiseyi giyme, o konuştuğun kimdi.
Bazı adamlar bitanem, hayatından öylece geçip gider, tutamazsın.
Gel diyemezsin, dön diyemezsin, özledim diyemezsin.
Öylece bakarsın arkasından.
Gidişleri de adamca olur..
'Bakın sevmek öyle cümlelerde filmlerde gördüğünüz gibi bir şey değil. yani öyle birkaç sevgi mesajı, birkaç gece, birkaç sahiplik fotoğrafları falan öyle değil. daha farklı. mesela onu görünce hızlanan kalbiniz değil. her adımda ona yaklaşma, onu görme hissidir sevmek. o adımları onun için atmaktır. bir sokak arasında elini tutmak, elini tutmak değildir sadece. benimsin diyebilmenin dışavurulmuş halidir sevmek. beraber içilen sigarayı küllükte söndürüp bunu fotoğraflamak değildir. onun ciğerinden çıkan o zehri bile ciğerlerinde hissetmektir. o masada yanan şeyin sadece sigara değil, ciğerleriniz olduğunun bilinciyle içmektir o sigarayı. rakı içelim, güzelleşelim mantığıyla içilen rakı değildir. suyla karışınca rengini kaybeden, ortaya farklı bir renk çıkan, birleşmenin, bütün olmanın bilinciyle içilen rakıdır, sevmek. birlikte fotoğrafı olmadığı halde, "olsun abi, ben onu hayal ediyorum... varmış gibi davranıyorum" demektir, sevmek. üstünden günler, aylar, yıllar geçmesine karşın, nefretle değil, hala, her şeye rağmen ilk günkü gibi bakabilmektir. kokusunu kilometrelerce öteden alabilmektir. damarlarında akan kanda hissebilmektir, sevmek. öyle çevresindeki üç beş insandan kıskanmak değil demek istediğim. esip tenine vuran rüzgardan kıskanmaktır, sevmek. keşkelerde değil, iyi ki'lerde saklayabilmektir. ihtişamlı sevmeleri geçelim. sevildiği için kendiyle onur duymaktır, sevmek. bir meyvenin olgunlaşmasını beklemek değil, düşüp onun toprağına karışmaktır. sadece sevinçlerine, kötüsüyle iyisiyle her anında yanında olmak, olmasan da yanındaymış gibi hissettirmektir, sevmek. dinlediği müziğin sözlerinde anlam aramak değil, o müziği onunla yaşamaktır. onu hep yanında istemek değil, kötü anında bile bir adım uzağında olmaktır, sevmek. siz sevmeyi değil, sevginin anlamını bilmiyorsunuz. gözle değil yürekle oluyor o. "saçlarını arkadan toplardı abi... tam değil. hafif yanlarını salardı aşağı. hele hafif bir rüzgar esse, saçlarını kıskanırdım rüzgardan. bilirdi, bilmezlikten gelirdi. severdim, görmezden gelirdi."
"Bazı kadınlar sol göğsünün altında mayın taşır beyler.
Oraya ilk ayak basan adam, ayağını çekip gitmeye kalkışırsa eğer;
mayın patlar,
kadın dağılır,
adam ölür, kadının sol göğsünde.
Sonra bir daha kim gelip giderse gitsin sol göğsün altındaki kente,
asla aynı etki yaşanmaz.
Bir mayın bir defa patlar beyler,
bir kadın, gerçekten, bir defa sever. "Bir şiir bir kez yazılır.
Bir kitap bir kez okunur" gibi çürütülebilir bir tez değildir bu.
Bir insan bir kez ölür, türündendir.
Hatta düpedüz eşdeğerdir ikisi.
Ve sevgilim, sana gelince:
Bir gün uğrarsan sol göğsümün altındaki kente,
hüzünlü bir sesle:
"Buralar eskiden hep benimdi" diyeceksin kendine."
'Günler sonra aradı adam.
Sanki yıllardır sesini duymuyormuş gibi heyecanlıydı kadın. İki kez öksürdü, yutkundu ve cevapladı.
Aynanın karşında konuşuyordu kadın, gözbebeklerinde adamın sureti belirdi.
Bir kez daha yutkundu. -Efendim ? -Nasılsın ? -İyiyim.
İyiyim diyebildi. Günlerdir içmekten rengi değişmişti oysa ses tonunun. Gözlerinin altında ağladığı gecelerden kalma baloncuklar. Dağınık saçları.. Yine de iyiyim diyebildi.
Telaşlı olduğu belli olmasın diye dudaklarını ısırıyordu. "Ben" dedi adam "seni özledim." Sahiden ihanet ettiği bir kadını özlemiş olabilir miydi bilmiyordu kadın. Bilmesi de gerekmiyordu. Hatta bilmese daha iyiydi. Zaten yeterince yorulmuştu, bütün hayatı boyunca yorulmuştu.
Adamın avuç içlerini, ağzının kenarını, burun ucunu öptüğü günleri hatırladı kadın ve yine belli etmemek adına yutkunup dudaklarını kanatana dek ısırdı.
Kanadı. "İyi günler" dedi kadın.
Sanki hiç kırgın değilmiş gibi.
Sanki unutmuş gibi adamın yalanlarını ve ihanetini.
Sanki iki yabancı gibi.
Yanlışlıkla aranmış gibi...
Oysa özlemişti.
Sancılıydı,
Ağrılıydı.
Adamın tek bir saç teli uğruna bu dünyayı ateşe verebilirdi.
Rüyalarında görüyordu adamı.
Hıçkırarak uyanıyor, fotoğraflarına bakamıyordu.
Korktu.
Bir kez daha düşerse kalkamayabilirdi.
Kazanmak ya da kaybetmek olarak görmüyordu elbette kadın ayrılığı ama kendini yenilmiş gibi hissediyordu.
Tükenmişti belki de bilmiyordu.
Bazı kadınlar arayamaz.
Bazı kadınlar söyleyemez özlediğini.
Bazı kadınlar kanayan dudaklarının arasında saklar söyleyemediklerini.
Bazen korkarlar.
Unutmazlar.
Unutmakta istemezler, tıpkı bilmek istemedikleri gibi bazı şeyleri.. Sahi bir adam ihanet ettiği kadını özleyebilir miydi ?vekalbimdesin 'Siz bayım,
her kadını kız çocuğu gibi sevin.
Dokunun içindeki kız çocuğuna,sadece hepsini aynı sevmeyin yada bir kaçını aynı anda.
Bazıları farklı sevilir...
Mesela şiir seven bir kadını,farklı sevin alelade sevgilerden anlamazlar.
Kitap okuyan kadınları, mutlu sonlara inandırmayın onlar her şeyin sonu olduğunu bilirler. Sonu olan sonzuluklarına değerek sevin.
Müziklerle dünyadan soyutlanan kadınları,soyutlanmış dünyalarında sevin. Onlara kaçmamayı öğretin ve asla kaçmayın.
Hayallerini resimlere döken kadınları,rengarenk sevin. Izin verin sizi gökkuşakları yapsınlar.
Sinirlendirdiğinizde ağlayan kadınları,ağlayınca sevin. Ağlamak unutmaktır biraz izin verin sizi unutmamak için yaptığınızı unutsunlar.
Sürekli gülen kadınları gözlerinden sevin,acılarını gözaltlarında yaşarlar.
Saçlarını kesen kadınları,son umutlarından sevin onlar umudunu kesmemek için saçlarını keserler.
Saçlarını kesemeyen kadınları,umudun var olduğuna inandırarak sevmeyin. Onlar umutlarını kestikleri için artık neyi keserse kessin geçmez bilirler.
Gökyüzüne uzun uzun bakan kadınları,onları gökyüzü yaparak sevin.
Boşluğa bakmayı tercih edenleri ise,düştükleri boşluktan çekerek sevin.
Ama bayım siz siz olun şiir yazan kadınları sevmeyin.
Onlara önce kendilerini sevmeyi öğretin,sonra onları şiir yaparak sevin çünkü o kadınlar anlaşılmadığında yazar anlaşıldığında yazılmak ister.
Böyle sevmeyi öğrendiginizde,güzel sevilmenin değerini göreceksinizdir inanın.
Kısacasını özetlemiş şair; "Sevgi emekmiş. Emek ise,
Vazgeçmeyecek ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş."