'Diyelim ki seni önemsemeyen birini çok seviyorsun. Diyelim ki, o kadar çok seviyorsun ki, onun için büyük fedakarlıklar yapabilirsin. Bütün bunları biliyor ve seni önemsemiyor. Mesela; senin değer verdiğin hiçbir şeye, o değer vermiyor. Senin göze aldığın hiçbir şeyi göze almıyor ya da daha net yazmak gerekirse, bir pısırık olmayı tercih ediyor. Ama; sen her şeye rağmen çok seviyor ve vazgeçmiyorsun. Onun için mücadele ediyor ve bu mücadeleyi sonuna kadar vermek istiyorsun. Çünkü; sen onu istiyorsun. Her şey onunla olsun istiyorsun. Ona bir ulaşsan, her şey güzel olacak. Güzel olacak sanıyorsun değil mi? Yanılıyorsun... Seni önemsemeyen birini çok sevip, onun için mücadele etsen ve bunun sonunda onu kazansan bile, senin için hiçbir şey güzel olmayacak. Çünkü; o insan, kendi sorumluluklarını senin omuzluyor olmana alışmış olacak. Evlendiğinde de yine aynı şekilde sorumsuz biri olup, seni önemsememeye devam edecek. Bir müddet sonra acı çekmeye başlayacaksın. Çünkü; güzel sevilmediğinin defalarca farkına varacaksın. Mesela; çoluğun çocuğun olacak, bir de fark edeceksin ki, o sadece seni değil; onları bile önemsemiyor. Ve yine fark edeceksin ki, yaşadığın bir aşk değil; tek taraflı bir sevgi. Her şeyi bir kenara bırak. Aşkı, sevgiyi... Bir kenara bırak. O insanla huzurun olmadıktan sonra nasıl yaşayacaksın? Yaşadın diyelim, sen buna yaşamak diyebilecek misin? Seni önemsemeyen, kendi sorumluluklarını sürekli senin üzerine yıkan, güzel şeyleri görüp, bunlara değer vermeyi bilmeyen, senin için fedakarlıklarda bulunmayan ve korkak olan kimse için çaba sarf etme. Çünkü; o senin olsa da olmasa da; sonu hep aynı yere çıkar. Acıya... Sonra acılar büyür çocuk. Dağ olur. Ölür ölür dirilirsin. Ve fark edersin ki, aşkı yanlış bir insanda eksik yaşamışsın. Ömrün boyunca karşına çıkar bu eksiklik. O eksildiğin yerden yaralanırsın. O eksildiğin yerden, hep canın acır. Dedim ya çocuk. Acılar büyür, kanatır; sen küçük kalsan bile...
. Giderken 'soğudum' dedi...
O öyle dedi ya benim içim üşüdü o an. Oysa yüreğim yanıyordu, bilmiyordu...
Üstünden biraz zaman geçti...
Geçen yalnızca zaman oldu zaten. Benim içimdeki sızı hiç geçmedi. Bir gün öyle çok özlemişim ki dayanamadım. Belki erimiştir diye yüreğinin buzu, aradım...
Telefon ilk çaldığında önce pişman oldum, uzun uzun çaldı ama açmadı. Bir kere arayınca bir güç geliyor insana, sonra defalarca aradım. En sonunda açtı. Ben 'sesin' dedim, o 'neden aradın' dedi. 'Özledim' dedim, 'bu konuyu kapatalım' dedi...
Kapattık...
O gün bugün açmıyoruz bu mevzuyu. Ne o arıyor zaten ne de ben... Aklımda kalan tek şey özledim dediğimde 'bu konuyu kapatalım' dediği oldu. İlk defa o an nefret ettim içimdeki sevgiden, aşktan.
Sevmemesi hiç önemli değildi oysa, ama benim özlemimi önemsemesi o an çok koydu.
Ve o zaman bitti işte. O cümleyle her şey son buldu. Şimdi ölsem hasretiyle, bir daha aramam.
Çünkü ona yanan bu yürek, artık buz oldu...
O zaman söz verdim kendime;
ARAMAYACAĞIM bir daha!
Alışacağım yokluğuna.. Olması gerekenler olmamış ve yıkılması gereken tek kişi ben değilmişim gibi, ardım uçurumlarla doluyken herkes göğsüme yaslanmış, ve sanki kokunla birleşen saçların dengemi bozmamış gibi, ben de tutunamadım gibi. Olduramadım ya da olduramadık bir şeyleri, iki beden bir ruha sahip çıkamadık ve sokakta kaldık gibi. Her şey tamammış ve yarım kalması gereken tek şey buymuş gibi. Her şey hızlı hızlı ilerliyor ve yavaş yavaş yıkılıyormuş gibi. Adım adım eksiliyormuşum ve ilmek ilmek yok oluyormuşum sanki. Bir şeyler bizi öldürmeye yeltenmiş ama evde bulamamış gibi, zaten ev diye bir şey de yokmuş gibi. Bu şehir yıkılmaya yeltenmiş, yaşama alanım kalmadı, zaten yeryüzüne de sığamadım gibi. Bu yangınlar, yıkımlar, sarılmamış yaralar beni toprağa gömer gibi. Ve bu dizeler sabaha çıkarsa, birkaç kişiyi öldürür gibi.vekalbimdesin Ve mektup şöyle sonlanıyordu;
Ben ne yaptıysam, bizim için yaptım. Seni kırmışım özür dilerim. Ben istemezdim seni üzmek veya yormak. Sen üzülme diye gidiyorum. Seni yorduğum için üzüldüm. Oysa seni gözümden sakındığımı bilirsin. Biz birlikte her şeyi yenip, kendimize yenilmişiz. Sen bu aşk sorumluluğunu üstlenemedin. Her şeyden fazla sevmek yetmiyormuş demek, bilemedim. Dağları aşıp birbirimize takılmışız, düşmüşüz.
Sen hep gül olur mu?
Gülüşlerini aldığım için özür dilerim.
Sakın üzülme! Ben gidiyorum sen gül diye...