Bu gece ağlıyorum. Kaybettiklerime, yendiklerime, yenildiklerime, geride bırakanlara, geride bıraktıklarıma, ağlattıklarıma, acıtanlara, acıttıklarıma ağlıyorum. Biliyorum, hiçbir şeyi geriye alamayacağım. Biliyorum, şu an akan hiçbir gözyaşım geri gelip oturmayacak göz pınarlarıma. Hiçbir acı, yalnızlık ya da bu tarif edilemezlik şimdiki kadar özgün olmayacak. Gideceğim zamanı düşünüyorum ve planlar kuruyorum. Allah'tan son dileğim beni çıkışa götüren yoldaki engelleri yok etmesi üzerine olacak. Göğsümdeki o koca boşluk dolmuyor ve biliyordum. Biliyordum, bir gün bu boşluğa dayanamayacağımı ve gideceğimi. Dikiş tutmaz bir yara bu ve buna rağmen tuz basmaktan hiç vazgeçmedim. Ağlıyorum çünkü çaresizim ve savunmasızım. Ağlıyorum çünkü boğazımdaki düğümü hiç yutamadım ve bu oldukça canımı yakıyor. Kendimi Zeynep irem bayraklının "Üçüncü şahsın şiiri" şarkısında buldum bu gece ve tüm gözyaşlarım bu güzel besteye armağan olabilir. Yorgunum, ağlıyorum, tütünümün dumanını ciğerlerime dolduruyorum ve biliyorum. Gitme vaktim çok yakın. Şimdi saatleri saymam gerektiğini biliyorum. Sigaramdan bir ölüm. 'Sürekli acı çekmekten çok yoruldum. Sürekli ağlamaktan, kendimi bir hiçmiş gibi hissetmekten, sürekli düşünmekten çok yoruldum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Yanımda olan kimseyi göremiyorum. Şu dünyadaki en kötü şey birine alışmak. Alıştığın birini kaybetmek o kadar acı ki. Çok eksik hissediyorsun. O giderken seni hiç düşünmüyor. Bir iki gün ağlarım, sonra geçer sanıyorsun. Öyle olmuyor. Sonradan anlıyorsun ki o giderken senin bir parçanı da yanında götürmüş. O parçanın yeri asla dolmuyor. Eksikliği, boşluğu hep hissediliyor. Dinlediğin bir şarkıda, okuduğun bir kitapta, duyduğun bir seste aklına geliyor. Ağlıyorsun, ağlamaktan için sökülüyor. Bu acı hiç geçmeyecek sanıyorsun. Hep seninle kalacak. Geçer diyor herkes. Geçer mi bilmiyorum. Geçmesini istiyorum. Ağlamak, üzülmek istemiyorum artık. İçim yanıyor. İliklerime kadar hissediyorum acıyı. Bir daha hiç olmayacağını bilmek delip geçiyor yüreğimi. Nefes alamıyorum. Her nefes alışımda boğuluyormuş gibi hissediyorum. Herkese iyi olduğumu söylüyorum. Sanırım çok iyi bir oyuncuyum. İnanıyor herkes. Ne kadar acı çektiğimi, ne kadar kırıldığımı, parçalandığımı görmüyorlar. Hayatta hiçbir şey istediğimiz gibi olmuyor. Kabullenmek zorundayım. Bir daha asla olmayacağını, bir daha asla sesini duyamayacağımı, bir daha asla konuşamayacağımızı kabul etmek zorundayım. Ama olmuyor, yapamıyorum. Canım çok yanıyor. Kalbimi söküyorlar sanki. Her hücrem sızlıyor. Keşke unutabilsem. Keşke şu özlem denen lanet duygudan kurtulabilsem. Daha fazla üzülmek istemiyorum artık. Hayatıma acılarımı dindirmek, yaralarımı sarmak için girenlerin hepsi daha çok yara açıp gidiyor benden. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilmiyorum. Sadece çok özlüyorum. Bir an önce geçmesini istiyorum. Bu sefer gerçekten inanmıştım. Her zaman yanımda olacağına, beni hiç bırakmayacağına gerçekten inanmıştım. Yine hata yaptım. Yine yanıldım. Hala akıllanamadım. Beni hiç sevmediğini, bana hiç değer vermediğini düşünmek öldürüyor beni. İnsanlara inanmamam gerek. Herkes gider. Şu hayatta hep yanımızda kalacak biri yok. Eninde sonunda herkes bırakıp gidiyor. Bana neden bu kadar acı çektirdiğini düşünüyorum sürekli. Nasıl bu kadar bağlanabildim?